Çocuk Berkin’in ölümü hukuku üstün kıldırmalı
ocuk dendiğinde her seferinde aklıma, rahmetli Dağlarca’nın bir destan tadındaki “Çocuk ve Allah” şiiri gelir. Açar bir yerinden birkaç dize okurum. Berkin Elvan’ın ölüm haberini duyduğumda yine öyle oldu.
Açıp birkaç dize okudum:
“Çocuklar korkunç Allah’ım / Elleri, yüzleri, saçları. / Uyurlar bütün gece / Yok sana ihtiyaçları / Çocuklar korkunç Allah’ım / Bebek yaparlar haçları / Aşina değiller hatıranıza / Severken aynı ağaçları.”
Garip bir tesadüf, 16 Haziran 2013’te Taksim Gezi Parkı eylemlerinde polisin ağaçları koruyan eylemcileri dağıtmak için attığı gaz kapsülünün kafasına isabet ettiği 14 yaşındaki çocuk Berkin Elvan komaya giriyor ve 269 gün sonra eriyip 16 kiloya düşerek ölüyor. Dağlarca’nın dizesinde olduğu gibi Berkin ölüyor “Severken aynı ağaçları.” Sonra bir başka yerden birkaç dize okudum. Sanki, Berkin ölümü sonrası sessizce bu dizeleri bize mırıldanıyor:
“Niçin böyle örtmüşler üstümü / Çok muntazam ki bana hüzün verir / Ağarırken uzak rüzgarlar içimde / Oyuncaklar gibi gelir./ Gözlerim örtük, fakat yüzümle görüyorum/ Ağlıyorum, nur gibi / Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha / Duvardaki resimlerin nasibi / Anneciğim büyüyorum ben şimdi/ Büyüyor göllerde kamış / Fakat değnekten atım nerde / Kardeşim, su versin ona, susamış”
Çocuk Berkin’in vurulmasının, komaya sokulmasından bu yana o “Öldüren kapsülü atan polis” ortaya çıkarılamadı. Kimliği “sır gibi örtüldü.”
O polisi göreve gönderirken “öldürücü kapsülü” insanlara doğrultarak ateş etmesine izin veren amirleri “sır gibi örtüldü.”
Toplumsal olaylarda “öldürücü kapsüllerin” kullanılmasına imkan tanıyan mülki amirler de, siyasiler de bu yarattıkları ortamın “özeleştirisini” yapmadıkları gibi, “suçun üstünün örtülmesine” seyirci kalarak, suça ortak oldular...
Berkin’in ölümü sonrası toplumun her kesiminden şiddetli ve ortak tepki dile getirildi / getiriliyor.
Gençler elde “ekmek” kendilerinin de “Berkin Elvan” olduklarını dile getiriyorlar...
Herkesin ortak talebi, “Sorumluların bir an evvel bulunup cezalandırılması”. Adaletin yerini bulması, hukukun üstün kılınması...
Tesellimiz bu ölüm sonrası ortaya konan talebe uygun olarak “fişeği ateşleyenin de, ona emir verenlerin de, bu öldürücü fişeğin kullanılmasına izin verenlerin de adelet önüne çıkarılması” olacaktır.
Yönetim alanındaki siyasilerin de kuru taziye demeçleri yerine, “Özeleştiri ile yönetim hatalarını kabul ederek toplumdan özür dilemeleri, hukuku üstün kılmak için söz verip harekete geçmeleri” gerekecektir.
Ancak, bu gelişme yaşanabilirse, çocuk Berkin’in ölümü, her alanda ihtiyacımız olan, “Adaletli toplum” için “Hukukun üstünlüğü yolunda bir adım” olacaktır...