Çocuk bakımı 'torba'da
KAGİDER 15 yıldır, iş hayatında kadınlara eşit fırsat sağlayacak ortamın yaratılması için kamu yönetimini daha güçlü adımlar atmaya teşvik etmek adına önemli çalışmalara imza atıyor. Bu çalışmalar kapsamında öncelikli alanlarından biri de çocuk bakımında kamu desteğinin gerekliliği konusu.
Bu çalışmalar olumlu bir sonuç verdi ve KAGİDER’in 2010 yılında AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) ile oluşturduğu ‘Çocuk Bakım Kamu Finansman Modeli’ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunulan torba yasa kapsamında çocuk bakım desteği olarak yer buldu.
Kanun tasarısının bir an önce yasalaşması kadınlar adına çok önemli; nitekim KAGİDER ve Danone Türkiye tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre bebek sahibi oldukları için işten ayrılmak zorunda kalmış olan kadınların yüzde 60’ı uygun bakım hizmetleri alabildikleri takdirde işe dönebileceklerini ifade ediyorlar. Kadınların ekonomik olarak güçlenmeleri için herşeyden önce, iş ve annelik arasında karar vermek zorunda bırakılmamaları gerekiyor. Ekonomik alandaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kaynağında ise ev içi ücretsiz bakım emeğinin kadınlar ve erkekler arasındaki dengesiz dağılımı yatıyor.
Bu dengesiz dağılım kadınların ücretli çalışma hayatına eşit şekilde katılmalarına engel oluyor.
Bu konuda çok sayıda çalışma ve araştırma var. Bu çalışmaları çok kez gündeme getirdik, fakat gelişme oldukça yavaş.
Fransız modeli
Fransa bu açıdan başarılı bir model oluşturuyor. Fransa’da doğurganlık oranı diğer Avrupa ülkelere kıyasla oldukça yüksek. Ortalama her kadın iki çocuk doğuruyor. Çocuk sayısının artması, kadının evde oturması anlamına da gelmiyor. Fransa’da kadınların istihdama katılım oranı yüzde 80’e ulaşıyor. Fransız modelinin başarısı, ülkedeki çocuk bakım hizmetlerinin yaygın ve etkin olmasından kaynaklanıyor.
Fransa’da çocuk bakım hizmetleri ilk başta dernekler sistemi ile başlamış. Bundan 70 yıl önce devletin güçlenmesi ile, devlet hizmeti olarak verilmeye başlamış. Çocuk bakım hizmetleri, Fransa’nın doğum oranlarını destekleme politikasının en önemli unsurunu oluşturuyor.
Bundan birkaç yıl önce Fransız Kalkınma Ajansı yönetiminde, Development Analytics firması tarafından hazırlanan Türkiye’de Çocuk Bakımı Hizmetlerinin Artırılması ile Kadın İstihdamının ve İş Gücüne Katılımının Desteklenmesi isimli rapor önemli bazı gerçekleri ve rakamları ortaya koymuştu.
Bazılarını hatırlayalım;
- Eğer kadın çalışmak istiyorsa, bunu sağlayacak fırsatların ve ortamın yaratılması gerekiyor. Siyasi politika gerekiyor. Türkiye’de, çocuk bakımı hizmetleri konusunda, düzenlemelere uyum gösteren şirketlerin sayısı çok az. Yasal düzenlemeler yeterince kolaylaştırıcı değil; çok sayıda teknik engel söz konusu.
- Emlak fiyatlarının yüksek olması, kreş sayısının artmasının önündeki önündeki önemli engellerden birisi.
- 0-6 yaş okul öncesi eğitimde yeterince uzman personel bulunmuyor.
- Kreş fiyatlarının pahalı olması da, ailelerin çocuklarını kreşe göndermeleri önündeki bir diğer engel.
- Ailelerin büyük bir bölümü çocuklarını erken yaşta kreşe göndermeyi tercih etmiyor. Türkiye’de 3-6 yaş arası çocuk nüfusu 3 milyona ulaşıyor. Bu çocukların sadece üçte biri kreşe gidiyor. OECD ortalaması ise yüzde 80’lere ulaşıyor. Fransa’da ise 3-6 yaş çocukların yüzde 100’ü okul öncesi eğitim alıyor.
Türkiye’nin OECD ortalamasına ulaşması için 2 milyon çocuğun daha okul öncesi eğitime katılması gerekiyor. Bu da 42 bin yeni kreş binası anlamına geliyor. Kadınların istihdama katılması için yasalara düzenlemeler ve değişiklikler şart. Bu açından AÇEV ve KAGİDER’in çalışmasının torba yasaya girmiş olması önemli.
Bakım sigortası kadın istihdamını artırır
Bu konuda önemli çalışmalara imza atan bir diğer kurum da TÜRKONFED. TÜRKONFED tarafından yayınlanan rapora göre, 2010-2015 döneminde 1 milyon 112 bin kadın bakım sorumlulukları yüzünden işini bıraktı. Bunun başlıca nedenleri, kreş sayısının yetersizliği, kreş ücretlerinin yüksekliği ve hizmet kalitesine olan güvensizlik olarak sıralanıyor. TÜRKONFED İDK Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yılda sadece yüzde 1'lik kısmının yaşlı ve engelli bakımı için bir fona ayrılması halinde, engelli ve yaşlı bakımı ile rehabilitasyonu alanlarında istihdam artışı sağlanabileceğini ifade ediyor.
TÜRKONFED 3. İş Dünyasında Kadın Raporu’nun sonuçlarını hatırlayalım: 2017 yılı Mart ayı itibarıyla, yoksul hanelerde bakıma muhtaç yaşlı ya da engelliye bakan 485 bin kişiye bakım ödeneği verilmesine rağmen, bu kişiler profesyonel bakıcı olmadığı için sosyal güvenceleri bulunmuyor. Nitelikli bakım elemanı ihtiyacı çok yüksek olan Türkiye’de, bakım sigortasının kurulması ve etkin bir şekilde uygulanması halinde, kısa dönemde söz konusu hizmetlerde çalışacak ilave 500 bin kadın için, uzun dönemde ise yaşlanan nüfus ile birlikte 1 milyon kadın için ilave istihdam sağlanabilir. İşgücü piyasasından uzaklaşan kadınlar da geri dönebilir. Çalışan kadınların toplamda yüzde 7,2’si yarı zamanlı çalışırken, bu oran en düşük gelir grubu olan 830 TL ve altındaki grupta yüzde 15,9’a kadar çıkıyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre Türkiye, emeklilik ve yaşlılık harcamalarına daha fazla kaynak ayırıyor. Yüzde 8 yaşlı nüfus oranı ile AB (Yüzde 19,2) ortalamasının çok altında olan Türkiye’de yaşlılık harcamalarına ayrılan pay yüzde 48 ile 28 AB üyesi ülkenin de üzerinde bulunuyor.
Dul ve yetim aylıklarına ayrılan pay ise AB ortalamasının neredeyse iki katına ulaşıyor. Kadınların işgücüne katılımını kolaylaştıracak çocuk, yaşlı ve engelli bakım hizmetlerine yönelik sosyal güvenlik harcamalarına ise Türkiye’nin daha az kaynak ayırdığı görülüyor. Aile ve çocuk harcamalarında ise söz konusu payın AB ortalaması yüzde 8,55 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 3,12’ye düşüyor. Bu tablo ile genç nüfusa sahip bir ülke olan Türkiye’nin, aileye ve çocuğa yönelik sosyal güvenlik mekanizmalarını daha etkin kullanması gerektiğinin altı çiziliyor.