Clinton farkı
Amerikan kamuoyunun günlerden beri merakla beklediği başkan adayları Donald Trump ve Hillary Clinton arasındaki ilk tartışmanın yankıları devam ediyor. Ekonomik sorunlarla ilgili değerlendirmeleriyle tartışmaya iyi başlayan Trump, şahsını hedef alan sorular karşısında soğukkanlılığını kaybederek üstünlüğü rakibine kaptırdı. Rakibini zayıf tarafından vurmayı amaçlayan Clinton’ın bunda başarılı olduğu söylenebilir. İyi hazırlanmasının ötesinde, Clinton’ın sorulara daha sakin ve soğukkanlı cevaplar vermesinde uzun yıllar siyasetin içinde yer almasının ve devlette en önemli görevlerden biri olan dışişleri bakanlığı yapmış olmasının payı büyük. Birçok kişi Clinton’ın ağzından Trump’ın kadınlara, Hispaniklere ve müslümanlara yönelik sözleri dışında altı defa iflasını istediğini; şirketleriyle iş yapan insanların bir bölümünün paralarını ödemediğini ilk defa öğrendi. Trump iflas talepleriyle ilgili olarak illegal iş yapmadığını söylerken, vergi beyannamesini niçin açıklamadığı sorusuna ise şirketlerinin vergi denetimi altında olduğunu gerekçe gösteriyor. Peki Amerikan Vergi İdaresi’nin denetimin, kişi ve kuruluşların beyannamelerinde yer alan bilgileri açıklamalarına engel oluşturmadığı açıklamasına ne demeli? Başkan adaylarının gelirlerini ve vergilerini açıklamaları anayasal bir yükümlülük olmamakla birlikte bir teamül. Rakibi eşiyle müşterek beyannamesinde 2014’de 28 milyon dolar, 2015’de ise 10.6 milyon dolar gelir beyan ettiğini açıklarken, Trump’ın gelir ve vergisini açıklamamasının yanlış olduğuna şüphe yok.
***
Sayılı günlerin kaldığı seçim için Cumhuriyetçiler saflarını sıklaştırıyor. Son ana kadar Trump’ı desteklemeyeceğini söyleyen Cumhuriyetçi aday Ted Cruz, büyük bir manevrayla fikrini değiştirerek geçen hafta Trump’ı destekleyeceğini açıkladı. Yarıştan çekilen Cumhuriyetçi adaylardan Jeb Bush ve John Kasich dışında diğerleri Trump’ı destekliyor. Adayların amacı yüzde 20 civarındaki kararsız seçmeni kendi saflarına çekmek. Trump’ın Amerikan şirketlerinin ülkeyi terketmesine, istihdam üzerinde olumsuz etki yaratan ülke çıkarlarına aykırı ticaret antlaşmalarının yeniden müzakere edileceğine ilişkin söylemleri ilgi çekiyor. Vaktiyle Obama’nin söylediği gibi Trump da yurtdışındaki Amerikan sermayesini ülkeye geri getireceğini söylüyor. Ülke içinde vergi oranlarını düşürürken aynı zamanda ithalat üzerindeki vergilerin arttırılmasının bu konuda etkili olup olmayacağı şüpheli. Şirketlerin yatırım kararlarında vergi oranlarındaki farklılıklar önemli olmakla birlikte, yatırım kararlarını belirleyen en önemli faktör maliyetler. Amerikan şirketlerinin Uzakdoğu ülkelerinde yatırım yapmalarının en önemli nedenlerinden biri işgücü maliyetlerinin düşüklüğü. Çin’de işçiler imalat sanayinde ayda 300 dolara çalışırken Amerika’da 3 bin dolar kazanan işçiyle şirketlerin nasıl geriye geleceğinin cevabı şimdilik yok.
***
ABC News/Washinton Post’ın son kamuoyu yoklamalarına göre, Clinton rakibine göre az farkla önde. Seçmenlerin yüzde 46’sı Clinton’ı desteklerken, Trump’ı destekleyenlerin oranı yüzde 41. Seçimin galibinin kim olacağı yönündeki soruya seçmenlerin yüzde 58’i Clinton derken, yüzde 29’u Trump demiş. Ankette dikkat çeken bir diğer nokta, Trump’ın seçimi kazanacağını düşünenlerin oranındaki büyük azalma. Yılın başında Amerikalıların yüzde 42’si seçimi Trump kazanır derken, eylülde bu görüşte olanların oranı yüzde 29’a gerilemiş. Aynı soruyla ilgili olarak Clinton’ın oranında yüzde 54’den yüzde 58’e bir artış var. Ankette, Obama yönetiminin istihdam konusunda başarılı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 58. Halkın yüzde 60’ı Trump’ın kadınlara karşı önyargılı olduğu görüşünde. Dindarlar arasında Trump’ı destekleyenler çoğunlukta; Evanjelistlerin yüzde 69’u Trump’ı desteklerken, Clinton’ı destekleyenlerin oranı yüzde 21. En çarpıcı sonuç liberal ve muhafazakar seçmenlerle ilgili olanı. Liberallerin yüzde 85’i Clinton’ı yüzde 6’sı Trump’ı destekliyor. Muhafazakar seçmenler arasında ise Trump açık farkla önde; muhafazakarların yüzde 85’i Trump’ı desteklerken Clinton’ı destekleyenlerin oranı yüzde 15. Siyah ve Hispanik seçmenlerin büyük çoğunluğu Clinton’dan yana. Seçmenler güvenirlik sözkonusu olduğunda ne Trump’a ne de Clinton’a fazla güvendiklerini açıklamışlar. Kim başkan olmaya daha ehil sorusuna ise halkın yüzde 60’ı Clinton cevabını vermiş. Trump-Clinton tartışmasını izlerken bundan önceki seçimlerdeki tartışmaları hatırlamaya çalıştım. Obama-Romney, Obama-McCain arasındaki tartışmalar içerik yönünden daha zengindi. Bundan sonraki iki tartışmanın ne şekilde sonuçlanacağını bilemeyiz ancak, şu çok açık; bu seçimi hangi aday kazanırsa kazansın rakibinin zayıflığından dolayı kazanmış olacak.