Ciro üzerinden vergi iş dünyasını zora sokabilir

Burcu KÖSEM
Burcu KÖSEM burcu.kosem@dunya.com

Baz etkisi matematiksel bir kavram ve gerçeği tam an­lamıyla yansıttığı söylenemez. Basitçe ifade edecek olursam bir dönemden diğerine artış hesap­larken eğer başlangıç (baz) alı­nan dönemde gerçekleşme yük­sekse cari dönemdeki artış da göreli olarak düşük kalacaktır.

Örnek vermem gerekirse; mayıs ayında TÜİK’in açıkladığı aylık enflasyon yüzde 3,37, haziran ayında TÜİK’in açıkladığı aylık enflasyon ise 1,64. Aylık gerçek­leşen veriler bazında oranlara bakıldığında, fiyatların artış hı­zında neredeyse yarı yarıya bir düşüş olduğunu görüyoruz.

Ama köşedeki markete git­tiğimizde bu iyileşmeyi his­sedebiliyor muyuz?

Maalesef hayır… Çünkü iki ayın enflas­yon oranları arasında bu denli bir fark çıkmasının nedeni: Bir önceki yılın mayıs ayında yüz­de 0,04 olan enflasyonun bir ön­ceki yılın haziran ayında yüzde 3,92’e çıkması, yani baz etkisi…

Temmuz ayı enflasyon ön­görülerine gelecek olursam:

Akaryakıt zammı, ÖTV artış­ları, kirada yüzde 25 sınırının kalkması ve elektrik zammı… Tüm bunların normal koşul­larda Temmuz ayı enflasyonu­nu yüzde 4’lere kadar taşıması beklenir. Ancak Temmuz ayın­da yüzde 1 ile 2 arası düzeyde bir enflasyon verisiyle karşılaşaca­ğımızı şimdiden söyleyebilirim. Ve bu oran açıklandıktan sonra yine aynı tartışmaları yapaca­ğız. Zira Temmuz 2023 enflas­yon oranı yüzde 9,49 olarak, ha­ziran 2023’dekine benzer biçim­de hatta çok daha yüksek şekilde gerçekleşmişti.

Sonuç olarak bu matematiksel düşüşler her ne kadar görünüm­de Türkiye’nin enflasyonda dü­şüş patikasına girildiği algısını yaratsa da; gerçekte yaşadığımız hayat pahalılığı, buz dağının gö­rünmeyen tarafını oluşturuyor.

Gelelim bu hafta meclise sunulması beklenen Torba Yasa Yeni Vergi Paketi’ne…

Bu pakette yer alması kuvvet­le muhtemel olan asgari kurum­lar vergisinde net kar dışında satış hasılatı yani cironun yüz­de 2’sinin baz alınacak olması, asgari gelirler vergisinde de yi­ne matrah beyanı yerine zarar da kaydedilse ciro üzerinden vergi tahsil edilecek olması gi­bi çok önemli ve stratejik konu­lar var. Çünkü meclisten geçiril­mek istenen olası paket aslında reel kesimi bir anlamda kayıt dı­şına yönlendirip, ciroların önü­müzdeki dönemlerde birden bi­re azalış kaydetmesini de bera­berinde getirebilir.

Şirketleri zorda bırakabilir

Bazı şirketlerin yapısı gereği satış hasılatı yüksek ancak kar­lılığı düşüktür. Bazı dönemlerde yatırım faaliyetleri ve/veya pi­yasadaki mevcut konumunu sür­dürebilmek adına şirketler zarar da etse faaliyetini sürdürmeye devam etmektedir. Kazanç yani kârı baz almadan götürü usulü yapılacak bir vergilendirmeyle şirketlerin önemli düzeyde ha­sar alması hatta piyasadan silin­mesi söz konusu olabilecektir.

İş dünyasının eleştirisine konu olan taraf, yukarıda da izah etmeye çalıştığım biçim­de kurumlar ve gelir vergisi­nin doğal yapısından çıkarak, tek tipte bir götürü usulü ver­gi tahsilatının öngörülüyor oluşu.

Temel hedefin vergide adaleti artırırken enflasyonist yan etki oluşturmamak, gelir dağılımını gözetmek, yatırım, üretim ve is­tihdamı artırmak ve de ihracatı da korumak olduğunu bildiğim­den bu konunun önemi üzerine yazmaya devam ediyorum.

Sonuç olarak esas olan ver­giyi basitleştirmek olmalıdır. Tahakkuk sisteminden ziya­de tahsilatı esas alan, tahsila­tı da adaleti koruyarak tabana yaymak ve iş dünyasını yıp­ratmadan devletin kasasında artış sağlayacak yöntemler üzerine çalışılmalıdır.

İş dünyası neden itiraz ediyor?

İş dünyasının temsilcileri, şirketlerin denetimden geçmesine bile gerek kalmaksızın sadece satış hasılatının izlemeye girecek olmasının, gelir tablosunun yani kar-zarar tablosunun rafa kalkmasına ve muhasebe sisteminin tümden değişmesine yol açacağını düşünmekteler.

TCMB Başkanı da geçtiğimiz hafta enflasyon konusunda verdiği bir demeçte tek bir veri üzerinden değerlendirme yapmanın doğru olmadığını ifade etti. Aynı şekilde Türk vergi sistemini de sektörel ve ekonomik koşullardan bağımsız olarak ciro gibi tek bir hesaba göre kayıt içine almaya çalışmak da sağlıklı bir işleyişin önünü kesecektir.

Haftanın sözü

“Ekonomi, somut maddelerin konusu değildir. Ekonominin konusu, insanlar ve insanların anlamları ile hareketleri üzerinedir.” - Ludwig von Mises

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Varoluşsal Tehdit! 27 Mayıs 2024