Ciro cesaret kâr akıl işidir
İSO'nun Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2022 Araştırmasının sonuçlarına göz attım. 2022 senesi itibariyle, 500 büyük sanayi kuruluşunun faaliyet kârı, FAVÖK ve vergi öncesi kâr rakamlarında artış var ancak faaliyet kârlılığı oranı, FAVÖK kârlılığı oranı, vergi öncesi kâr oranları düşmüş.
Bu durum, kâr edildiğini ancak kârın ciroya oranının azaldığını işaret ediyor.
2023’te bu oranların, büyümedeki hız kesme ve uygulanan makro politika nedeniyle biraz daha düşmesi muhtemel. Kâr rakamlarındaki artışın büyük ölçüde enflasyonist politikalar nedeniyle olduğunu söylemek mümkün, ancak oransal düşüş nereden kaynaklı?
Bu azalış konjonktürel mi, yönetsel mi?
Tahminimce, bu azalışın hem konjoktürel, hem de yönetsel sebepleri bulunuyor. Son 20 senede konjonktürle büyümeye çok alışmış olan şirketlerimiz, “kâr odaklı” değil, “ciro odaklı” bir yönetim tarzını tercih ediyorlar. Burada kâra önem vermiyorlar demiyorum, ancak şirket yönetim stratejileri, büyümeyi öncelikliyor. Dolayısı ile son 20 senede şirketlerde yönetim kasları bu eksende gelişti.
Konjonktür bozulunca, kâr oranları inişe geçiyor. Aslında bence esas sorun bu da değil! Esas sorun şirketlerimizin potansiyel olarak elde edebilecekleri kârı elde etmiyor olmaları. Sektör ortalamaları ile yetiniyorlar. Sektör ortalamaları da konjonktürle iniyor veya çıkıyor. Ortalamaya yakın kârlar yönetim kurullarınca yeterli görülüyor. Bu tutum doğru mu? Bence değil.
Kâr konjonktür kadar yönetim başarısı ile alakalı
Sektöründe herkes ortalama yakın seyrederken, ortalamanın çok üstünde, dikkat çekici kâr oranları yakalayan şirketler tanıyorum. Bu şirketleri diğerlerinden farklı kılan ne?
Diğerleri ile aynı koşullarda rekabet ederken, bu şirketler nasıl oluyor da sektörün kârlılık ortalamalarını bir hayli aşıyor. Cevap iyi yönetim. Dün “Dev Aynası” başlıklı bir yazı yazmış, ülkemizde iflas eden şirketlere değinmiştim. Bu şirketler bir zamanlar başarıdan başarıya koşmuş, kuşaktan kuşağa geçmiş şirketlerdi.
Sonlarını hazırlayan şeyin muhtemelen kötü yönetim olduğunu söylerken, kötü yönetim ile kötü yöneticiyi ayırmak gerektiğini düşünüyorum. İflas etmiş şirketlerin çoğunda aslında şirket sahipleri, yönetim kurulları ve tepe yöneticiler çok yetkin, donanımlı ve tecrübeli. Ancak şirket içi yönetsel sistemlerin yetersizliği, dış şoklar veya iç krizler bu insanları hareket edemez veya doğru kararları alamaz hale getiriyor.
Yani sorun insan değil, sistem. Kötü yönetim yöneticiden ziyade strateji ve sistem sorunları anlamına geliyor. Yüksek kârlılık oranları yakalayan, diğerlerinden bu yönde ayrışan şirketlerin de diğerlerinden en büyük farkı kâr odaklı yönetimi sistematik hale getirmeleri. Bunu besleyecek yönetim sistemlerini, kârlılık hedefleri etrafına inşa etmiş olmaları. Başarılı olan ve olmayanlar, hatta iflas edenler ile halen faaliyete devam edenler arasındaki en büyük fark burada.
Kâr akıl işidir
Yüksek büyüme cesur hamleler gerektirir. Yüksek kârlılık ise akıllı olmayı gerektirir. Kârlılık için tüm operasyonunuzu buna göre dizayn etmelisiniz. Kâr odaklı şirketlerin yönetim ve organizasyonu, süreçleri, teknolojiye yaklaşımı, yönetişimi, kültürü ve insan kaynakları buna göre şekillenir ve ciro odaklı şirketlerden farklılaşır. Yine iddialı olacak ancak ciro odaklı şirket yönetim felsefesi ile yüksek kâr elde etmenizin zor olduğunu düşünüyorum. Burada ciroyu artırmayalım demiyorum, aksine kâr odaklı şirket ciroyu da ciddi ölçüde artırma peşindedir, ancak sadece oraya odaklanmaz. Ya da farklı stratejileri uygular. Farklılaşma ve inovasyon üzerine kurulu stratejiler, buna uygun hızlı ve çevik operasyon modelleri, buna uygun insan profilleri ile çalışırlar. Kâr konusunda haftaya daha fazla sohbet edeceğiz.