Çip savaşında Avrupa da var
Geçen hafta, biz bayram tatiline hazırlanırken Avrupa Birliği çok önemli bir kanunu parlamentodan geçirdi. Geçtiğimiz yıl ABD’nin yürürlüğe soktuğu CHIPSACT paketinin bir benzeri Avrupa’da da yürürlüğe girdi.
ABD’nin yarı iletken endüstrisindeki şirketleri desteklemek için sunduğu yaklaşık 76 milyar dolarlık yatırım teşviki ve vergi istisnası paketinin bir benzeri Avrupa Parlamentosu’nda da kabul edildi. AB, 2030 yılına kadar işlemci, entegre devre üretimi ve inovasyonun geliştirilmesi için yaklaşık 43 milyar euro tutarında bir teşvik paketini onayladı. Yaklaşık 47 milyar dolar.
Dünyadaki durumu, tarihsel süreci daha önceki yazılarımda detaylıca anlatmaya çalışmıştım. Durumu kısaca yeniden özetleyeyim.
Dünyada tüketici elektroniğine (Bilgisayar, tablet, cep telefonu vs. ) yönelik talep son yıllarda inanılmaz ölçüde arttı. Buna kripto madenciliği eklendi. Otomotiv dünyası, üretimde elektronik parça kullanım oranını artırdı. Şimdi de tüm dünyayı saran elektrikli otomotiv furyası var. Bu araçlarda elektronik bileşen sayısı çok daha fazla.
Tüm bu talebi bir tarafa koyalım.
Japonya, Çin, Güney Kore ve Tayvan bu alandaki üretimde payını her geçen gün artırırken ABD pazar kaybediyor. Avrupa Birliği’nin toplam üretimdeki payı ise yüzde 10 seviyesinde. Pandemi döneminde, yarıiletken tedarikinde ortaya çıkan sorunlar bir yandan, ABD ve Avrupa’nın pazardaki paylarının azalması diğer yandan her iki kamp da bu alanda güçlerini artırmaya çalışıyorlar.
Çin’in yükselişi, Güney Kore’nin atakları, üretimi domine eden Tayvan’ın Çin ile olan politik durumu ve belirsizlik hem Avrupa hem de ABD’nin gelecekte bir belirsizlik yaşamamak adına bu adımları attığını gösteriyor.
Olası bir Çin-Tayvan çatışmasında tedarik zinciri yine kırılacak. Avrupa ve ABD, en azından tedarik sorunu yaşamamak adına yarıiletken endüstrisini destekleme kararı aldı. Bunun yanında, sürekli düşen pazar paylarını da artırmayı hedefliyorlar. Çin, bu alanda kendisini geliştirirken hem bu ilerlemeyi engellemek, hem de yarıştı geri kalmamak adına bu adımlar atılıyor.
Bir tarafta yapay zekâ savaşları, bir tarafta robotik endüstrisinin gelişimi diğer tarafta da yarıiletken endüstrisinden pay kapma çabası.
AB, yarıiletken dünyasında son 50 yıldır önemli bir ağırlığa sahip değil. Bunu artırmak istiyor. ABD, eski günlerine geri dönmek istiyor. Çin, liderliği eline geçirmek istiyor. Güney Kore, mevcut hakim durumunu korumak.
Görünen o ki önümüzdeki dönemde dünyadaki güç bu alanda kim hakim ise onun tarafına evrilecek. Bu konuda bizim de acil olarak bir atılıma geçmemiz gerekiyor.
Millet İttifakı’nın ve onların Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasında bu alanla ilgili vaatler var. Ancak ABD’nin 100 milyar dolara yakın, AB’nin 50 milyar dolara yakın teşvik paketleri ile yarışabilecek bir gücümüz var mı?
Bu alanda bir şekilde var olmamız, yarışa dahil olmamız gerekiyor.
Seçim sonucu ne olursa olsun, seçim sonunda ülke olarak acil şekilde tüm beyin gücümüzü bir araya getirerek yeni dünyanın getirdiği tehlike ve fırsatlara karşı nasıl yol alacağımıza yönelik bir politika oluşturmak, bu politikanın uygulanması için gerekli kaynağı nasıl bulup kullanacağımıza karar vermemiz gerek.
Eğer Türkiye yüzyılından bahsediyorsak, bu yüzyılın bizim yüzyılımız olabilmesi için öncelikli olarak yarıiletken endüstrisinde nasıl var olabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.