Cins tashihi vergisi
YRD. DOÇ .DR. YUSUF İLERİ - Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Vergi alanında doğru bilinen yanlışlar hayli fazladır. Böyle olunca bunların bazıları mükellefi gafil yakalar ve ona vergi olarak döner. Bunlardan biri taşınmaz satışı alanındandır. Vergi yasalarımıza göre bir taşınmazın elden çıkarılmasından sağlanan kazanç ya ticari kazanç ya da değer artışı kazancı olarak vergilendirilir. Değer artışı kazancından dikkat edilmesi gereken husus elden çıkarılma süresidir. Burada beş yıllık bir süre vardır. Yani eğer iktisap tarihinden itibaren beş tam yıldan fazla süre geçmişse kazanç vergilendirilmeyecektir. GVK’nın “Değer artışı kazançları” başlıklı Mükerrer 80’inci maddesinin 1’inci fıkrasının 6’ıncı bendinde taşınmazların “iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların 2016 yılı için 11 bin TL’yi aşan kısmının değer artışı kazancı olarak vergilendirileceği hükmedilmiştir. Ne ver ki bu soyut hüküm somut yaşamda büyük sürprizler yaratabilmektedir. Zira vergi idaresinin uygulamalarında cins tashihi müstakil bir “iktisap” olarak kabul edilmektedir. Böyle olunca da onlarca yıl önce iktisap ettiği bir gayrimenkulü vergi yok diye elden çıkaran vatandaş, sonradan büyük bir vergi tarhiyatı ile karşılaşmaktadır. Vergi yükü de öyle böyle değil; kazancın 66 bin TL’yi aşan kısmı için vergilendirme yüzde 35 oranında gerçekleşmektedir. Tabii gecikme faizi ve vergi ziyaı cezaları da cabası. Satış tutarından indirilecek tutarlar ise pek dişe değmez türden.
Zira, GVK’nın “Safi Değer Artışı” başlıklı mükerrer 81’inci maddesine göre taşınmaz maliyet bedeliyle değerlenecektir. Elden çıkarma nedeniyle satıcının üzerinde kalan giderler ile ödenen vergi ve harçlar maliyet bedeline ilave edilecektir. Maliyet bedeli demek tarihi değer demektir. VUK’un 262’nci maddesinde maliyet bedeli, bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerin ve bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamı olarak açıklanmıştır. Bu hesaplamada satış tutarından indirilecek tutarlar düşük kalacağından vergi matrahı yüksek çıkmaktadır. Nitekim, Kanun koyucu artan gayrimenkul fiyatları karşısında maliyet bedeli eksenli bir tenzilatın yetersiz kalacağını görmüş olmalı ki maliyet bedeline TÜFE ve ÜFE’li bir ilaveyi de devreye sokmuştur. Kanun koyucu kimi durumlarda taşınmazın maliyet bedelinin mükellefçe tespit edilemeyeceğini de görmüş, mükelleflere takdir komisyonuna müracaat hakkı tanınmıştır. Defter tutan mükellefler ise, maliyet bedeli yerine son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değeri esas alacaklardır.
Sorun, kanunda iktisapla neyin kast olunduğunun açıklanmamasından kaynaklanmaktadır. Ali Püsküllüoğlu “Türkçe Sözlük”te iktisap edinme, elde etme”, Ejder Yılmaz “Hukuk Sözlüğü”nde ise “Kazanma, kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme” olarak açıklanmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan 25.03.2011 tarih GVK- 76/2011-2 sayılı Gelir Vergisi Sirküler’inde cins tashihini yeni bir iktisap olarak kabul etmektedir.
Hani idarenin, taraflı davrandığını “vergide en fazla sayıya yükselmeyi” kamu yararı ilkesine dönüştürdüğünü kabul etsek dahi Danıştay kararları da bu yönde bir seyir izlemektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu genelgesinde, cins değişikliği (cins tashihi), bir taşınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüştürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan işlem olarak tanımlanmıştır. Özetle, “Cins tashihi” tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın niteliğinin değiştirilerek bir başka nitelikte tapu kütüğüne tescil edilmesidir. Buradaki hassas nokta şu: Mükellef cins tashihinin yeni bir iktisap olduğunu bilse, beş yıllık sürenin ikmalini cins tashihinin yapıldığı tarihe göre hesaplayarak taşınmazını satışa çıkaracak ve tamamen vergi dışı kalmak imkanını yakalayacaktır.
Çünkü cins tashihi tarihinden sonra beş yıllık sürenin tamamlanmasına kısa bir sürek kala yakalanan vakalar vardır. Vergilendirmeye dayanak yapılan sirkülerin, Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu yok. Konunun az ya da yanlış bilinmesinin bir nedeni de bu. Tabii ki idare için mesele vergi almak hem de en yüksek sayıya ulaşarak almaksa, mükellefinden de vergiden kaçınma (dikkat kaçırma değil) hakkı vardır. Bu da silahların eşitliğiyle sağlanır. Vergi alanında silahların eşitliği demek; olaya uygulanan kuralın aleni ve anlaşılır olması demektir. Vergide açıklık, mükellefin sorumlu tutulabileceği vergiyi bizzat ya da danışmanı yardımıyla bilebilecek durumda olması, alenilikse vergi uygulamalarının açık bir şekilde yürütülmesini ifade eder.