Çin’in yerini Hindistan mı alıyor?
Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemde yaşanan değişimler, teknolojik gelişimle paralellik göstermiş, teknolojik gelişim iletişimi sınırsız hale getirmiş ve böylece küreselleşme olgusu tetiklenmiştir.
Küreselleşmenin etkisi özellikle iktisadi alanda kendisini hissettirmiştir. İktisaden yaşanan gelişimler ülkelerin güç anlayışında değişimlere neden olmuş; iktisadi güç, siyasi ve askeri gücün önüne geçmiştir. Bunun yanında askeri gücün kullanımının maliyetli oluşu ve ulusal kamuoylarının yanında uluslararası kamuoyunun da ikna edilme gerekliliği ekonomik unsurların ağır bastığı yumuşak gücü öne çıkarmıştır.
Sınırsız iletişimle birlikte her yerde her mala rahat ulaşılması ABD, Avrupa ve Japonya’dan oluşan çok merkezli ekonomik yapıya farklı merkezler de eklenmiştir. Henry Kissinger, yeni sistemin büyük oyuncularını Çin, Rusya ve Hindistan olarak ifade etmektedir. Bu ifadede dikkat çeken nokta ise Asya’nın ağırlığı olmuştur. Dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Asya, dünyada en hızlı büyüyen ekonomilere sahip olmuş ve bölge GSYİH bakımından da en büyük kıtasal ekonomi haline gelmiştir. Milli gelire göre ülkeler sıralandığında, Kissinger’ın yeni ekonomi merkezleri olarak ifade ettiği Çin 2’inci, Hindistan 5’inci, Rusya ise 8’inci sıradadır.
Rusya, Ukrayna işgali nedeniyle tecrit edilmiş durumda. Küresel üretim, pandemiden sorumlu tutulması, Rusya’ya olan desteği ve en önemlisi ABD’ye küresel bir rakip haline gelmesi nedenleriyle Çin’den uzaklaşmaya başladı. O zaman yatırıma aç, ucuz üretim yaptırılacak, demokrasi anlayışı Batı’ya daha yakın, hele hele Çin ile olan sınır sorunları nedeniyle güvene dayanmayan ilişkisi Hindistan’ı “bulunmaz Hint kumaşı” haline getirmiştir. Hindistan son yıllarda parlatılan bir yıldız oldu.
Kendisinin Batı’ya yakınlaşma isteği de bu parlatmayı hızlandırdı. Hindistan nüfusu 1 milyar 426 milyona ulaştı ve Çin’i geride bırakarak 2023 yılı itibariyle dünyanın en kalabalık ülkesi haline geldi. Nüfusun yüzde 66’sı çalışma potansiyeli olan yaş gruplarına ait. Yaşlı nüfus düşük.
Türkiye'ye acil değişim planı şart
Ülkede okur yazarlık oranı yüzde 78. Eğitim sistemi, 2022 verilerine göre 32’inci sıradadır. The Times Higher Education tarafından 2022’de yayınlanan etki sıralamasında ise 4’üncü sırada yer alırken ülkenin sekiz üniversitesi dünyada ilk 300’e girmiş durumdadır. The Economist tarafından yapılan “Dünya Demokrasi Endeksi” sıralamasında Çin’in çok önündedir.
Bunların yanında kültürel bir mozaik ve farklı dinlerin bir arada yaşayabilme kültürünün geliştiği bir ülke olması Hindistan’ı öne çıkarıyor. 2022 verilerine göre, GSYİH’sı 3.385 trilyon dolar. Kişi başı düşen GSYİH’sı 2 bin 85 dolar olurken, bu rakım satın alma paritesine göre 7 bin 96 dolardır. Ülkenin 965 milyar dolarlık dış ticaret hacmi küresel anlamda önemli bir büyüklüktür. Hindistan Küresel İnovasyon Endeksi’ne (GII) göre, 132 ülke arasında 46’ncı sırada yer almaktadır.
Hindistan, alt orta gelirli ekonomi grubu arasında 3. sırada yer almakta. Bu veriler, ülkenin yenilikçi bir ekonomi haline geldiğini ve üretim kapasitesinin arttığını göstermektedir. Keza S&P Global ve Morgan Stanley gibi uluslararası kuruluşlar da Hindistan’ın 2030 yılına kadar üçüncü büyük ekonomi olma yolunda ilerlediğini öngörmekte. Hindistan önemli bir pazar ve üretici olma potansiyelinin yanında turizm, sağlık ve teknoloji gibi sektörlerde de büyük yatırım fırsatları sunmaktadır.
Bu fırsatlar ülkeyi, üretim ve hizmet sektörlerinde yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için önemli kılmakta. Tüm bunların yanında üretimin ulaştırılması konusunda Süveyş’e yakınlığı, Batı dünyasında Hint kökenli siyasetçilerin varlığı ile uluslararası teknoloji şirketlerindeki Hintli mühendis (yazılım alanında) fazlalığı küresel iş birliği için önemli avantajlar sunuyor. Görünen o ki Hindistan, Çin’in üretim merkezi konumuna talip. Batı istekli. Olabilirliği yüksek. O zaman Türkiye olarak acil bir değişim planı hazırlamak şart…