Çin’in döviz kuru mücadelesi

Yu YONGDİNG
Yu YONGDİNG Çin’in döviz kuru mücadelesi [email protected]

Tüm dünya için oldukça meşakkatli geçen 2022 yılının ardından küresel ekonomiye yön veren devletlerin piyasalar üzerinde hakimiyeti sağlamak için vermesi gereken sınavlar bulunuyor. Asya’nın incisi Çin için de benzer bir sınav döviz kuru mücadelesi ile şekilleniyor. Çin Merkez Bankası (PBOC), 2023’te renminbi’ye (Çin’in resmi parası, birimi Yuan) şartlar ne olursa olsun, sermaye kontrollerini son çare olarak ele almalı. Döviz kurunun otomatik bir dengeleyici olarak hareket etmesine izin vererek, iyi huylu ihmal politikasını sürdürürse doğru bir adım atmış olur. Kısacası, hükümet büyümeye odaklanmalı ve piyasanın renminbi ile ilgilenmesine izin vermeli.

Değer kaybı korkusu var

Son iki yılda renminbi’nin değeri, küresel dengesizlikler hakkındaki tartışmalar ekseninde belirleniyordu. Dışarıdan bakanlar para biriminin değerinin düşük olduğunu düşünüp değer kazanmasını isterken, PBOC ise para biriminin fiili olarak ABD dolarına çıpasını korumakta ısrar etti. Fakat son yıllarda Çin’in para biriminin çok güçleneceğine dair endişelerin yerini keskin bir değer kaybı korkusu aldı. Çin›in cari işlemler fazlasını vermesine rağmen sermaye çıkışları 2015’ten bu yana döviz kurunu sık sık aşağı yönlü baskı altına alıyor. Çıkışların itici güçlerine bağlı olarak baskının kaynakları 3 kategoriye ayrılabilir. Bunlardan ilki kötüleşen yurt içi ekonomik koşullar, ikincisi ekonomik olmayan faktörler, üçüncüsü ise arbitrajdır.

2016’da 1 trilyon dolarlık döviz rezervi yanmıştı

Hatırlanacağı üzere hisse senedi fiyatları 2015 yılında çökerek, aylarca piyasada çalkantıya yol açmış ve GSYİH büyümesi ivme kaybetmişti. Söz konusu dönemde PBOC, renminbi döviz kurunu daha esnek hale getirmek için renminbi merkezi parite oranını ABD doları karşısında belirlemek için yeni bir kural getirmişti. Hareketin kendisi doğru olmasına nağmen renminbi değer kaybı beklentilerinde ani bir yükseliş de tetiklenmiş oldu. Bu olayın etkisiyle sermaye Çin’den dışarı çıkıyordu. Söz konusu çıkışlar 2016 yılının sonuna kadar devam etti. Renminbi’yi desteklemek için PBOC, bu dönemde yaklaşık 1 trilyon dolarlık döviz rezervini yakmak durumunda kaldı. 2018 yılında ise özellikle ABD ile artan gerilimler sermaye çıkışlarının ana itici gücü haline geldi. Mart 2018’den Mayıs 2022’ye kadar renminbi döviz kuru, Çin-Amerikan gerilimlerinin değişen yoğunluğunu yansıtarak önemli ölçüde dalgalandı. Bu dönemin büyük bir bölümünde, renminbi döviz kuru, dolar başına 7 CN¥ olan psikolojik açıdan önemli eşiğin altında kaldı.

İyi niyetli ihmal politikası taktire şayan bir hareketti

Renminbi-amortisman baskısının son zamanlarda artması, Mayıs 2022’de, renminbi’nin dolar karşısında benzeri görülmemiş bir oranda değer kaybetmesi ve Eylül ayında 7 CN¥ eşiğini tekrar aşmasıyla başladı. Bu sefer ana faktör, yatırımcıların Çin ile ABD arasındaki genişleyen faiz oranı farkından yararlanmak istediği arbitraj faaliyetleri oldu. Anekdot niteliğindeki kanıtlar, sermaye kaçışının da önemli bir rol oynamış olabileceğini gösteriyor. Geçmişte, renminbi’nin dolar döviz kuru CN¥7 eşiğine yaklaştığında, bazı ekonomistler eşiğin aşılmasına izin verilirse bir çöküşün gelebileceği konusunda uyarıda bulunurlardı. Bu sefer, endişelere rağmen, PBOC sürekli müdahaleyi reddetmekte kararlı ve tabii ki çöküş gelmedi. PBOC’nin en son renminbi amortismanına verdiği yanıt kısaca “iyi niyetli bir ihmal politikası” sözleriyle tanımlanabilir. Yani kısaca PBOC’nin iyi niyetli ihmal politikası taktire şayan bir hareket olarak hafızalarımızda şimdiden yer etti. Bu hareketle politika yapıcılar, bankalar için döviz rezervi gereklilik oranını düşürdü ve ticari bankaları çeşitli yollarla renminbi’yi desteklemeye ikna ettiler. Ancak döviz piyasasına önemli bir şekilde müdahale kesinlikle söz konusu değildi.

Sonuç olarak Çin’in döviz kuru mücadelesinde renminbi üzerindeki dış baskı azalıyor. Bu kısmen ABD’deki gelişmelerden kaynaklanıyor. Enflasyon art arda dört ay boyunca düştü ve belki de daha önemlisi, merkez bankacıları agresif parasal sıkılaştırmalarının (arka arkaya dört politika belirleme toplantısında 75 baz puanlık oran artışlarının) sürdürülemez olduğunun farkına varmış görünüyorlar. Bugünün enflasyonu hem talep hem de arz yönlü şokların bir sonucu olduğu için, faiz oranı artışları onu tek başına kontrol altına alamaz. Yapabilecekleri şey, zaten durgunluk riski altında olan ABD ekonomisinin stagflasyona maruz kalmasına neden olarak büyümeyi bastırmak. 

ABD faiz oranı artışlarına ilişkin piyasa beklentileri azalırken renminbi üzerindeki aşağı yönlü baskı da yumuşamış oluyor. Öte yandan, renminbi’nin değerine ABD merkez bankacıları karar vermiyor. Para birimi, Çin ekonomisine duyulan piyasa güveninden kaynaklanan temel gücünü koruyor. En önemlisi de renminbi’nin değer kaybetmesi Çin finans piyasasında herhangi bir paniğe yol açmadı, bu da Çinli yatırımcıların ve piyasanın kendisinin olgunluğunu yansıtıyor.