Çin'in mali teşvik paketi: Dünya için haberler iyi değil
ABD'de bu yılın şubat ayında kongrede "American Recovery and Reinvestment Act" yasalaşan 787 milyar dolarlık mali teşvik paketi şu anda uygulanıyor. Buna Obama'nın, 1 trilyon dolarlık maliyete ulaşması beklenen sağlık paketinin etkileri de eklenince, bu mali sene oluşması beklenen 1.6 trilyon dolarlık açığın önümüzdeki yıllarda daha da artmasının olası hale geliyor. 2010-2019 arasında ise toplam açığın 10 trilyon doların üzerinde olması muhtemel.
Mali sektör zararlarından oluşan faturayla birleşince, durum başta FED ve CBO (Kongre Bütçe Ofisi) gibi resmi kuruluşlar başta olmak üzere ABD'deki gözlemcileri ABD'de oluşabilecek borç krizi üzerinde tartışmaya itiyor.
Bu yıl, Pasifiğin öteki tarafında daha farklı bir makroekonomik resim içinde yine büyük bir mali teşvik paketi uygulanmaya konuldu. Çin'in 2009-2010 yıllarında uygulamayı planladığı 4 trilyon yuanlık (yaklaşık 600 milyar dolar) mali teşvik paketinden bahsediyorum. Paketin büyüklüğü, Çin GSYİH'sinin yüzde 12'si olarak ifade edilirse daha iyi anlaşılır. Türkiye'nin 2008 GSYİH'si üzerinden 90 milyarın üzerinde bir paketten söz ediyoruz.
Çin'deki teşvik paketi altyapı projeleri (%40), deprem sonrası yeniden inşa projeleri (%25), teknoloji ve bilim projeleri (%9), kırsal gelişim (%9) ve diğer küçük kalemlere ayrıldı. Bunların içinden altyapının altının çizilmesi gerekiyor. Çin uzun süredir zaten altyapıya para harcıyor. Örneğin, 1990'lı yıllardan itibaren Çin'de 50.000 km'ye yakın şehirlerarası yol inşa edildi. ABD'deki şehirlerarası yolların uzunluğunun 75.000 km olduğunu düşünürseniz Çin'de kısa sürede yapılan yolların büyüklüğünü bir perspektife oturtabilirsiniz.
Paketteki altyapı projelerinin içinde hızlı demiryolu hatları önemli bir yer tutuyor. Çin zaten, kısa olmakla birlikte dünyanın en hızlı tren hatlarından birisine sahip. Bununla birlikte, 2020 yılına kadar 25.000 km'nin üzerinde yemi demiryolu hattı inşa etmeyi planlıyor. Fortune dergisinin yaptığı araştırmaya göre, proje için bu sene içinde demiryollarına 50 milyar dolar yatırılırken bu rakam 2020 yılına kadar toplam 300 milyar dolara çıkacak. Fortune, Çin'de geçen sene 1,4 milyarın üzerinde tren bileti kesilmişken (Türkiye'de banliyoler dahil 100 milyonun altında) gelecek on yılda bu rakamın iki katına çıkabileceğini söylüyor.
Çin, Türkiye gibi altyapıya aç bir ülke. Dolayısıyla bu harcama paketi bir sürpriz değil. Ancak neden şimdi ve bu kadar büyük paket sorusunun cevabı krizin etkilerini ortadan kaldırma olduğu açık. Dışa açık ve daha önemlisi dışa bağımlı bir ekonomi olan Çin, ana müşterileri olan Avrupa ve ABD'deki yavaşlamanın ihracatçıları (ve dolayısıyla üreticileri) üzerindeki etkilerini azaltmayı hedefliyor. Fortune'un bizzat demiryolu işçileriyle yaptığı mülakatlara bakılırsa bunu başarıyor da. Yavaşlayan ihracat sektörlerinin serbest bıraktığı iş gücünü altyapı demiryolu gibi altyapı sektörleri çekiyor.
Çin bu politikasında başarılı mı? Bu yıl yüzde 8'in üzerinde gelmesi muhtemel büyüme rakamına bakılırsa cevap açık bir evet. Çin'in 'altyapı hamlesi' bir taraftan yeni istihdam oluştururken diğer taraftan Çin müteahhitlik şirketlerini güçlendiriyor. Türkiye'de boğaz köprüsü ya da Marmaray gibi büyük projeler büyük ölçüde yabancı müteahhitlik firmaları tarafından yürütülürken gelişmiş Çin müteahhitlik firmaları ve Çin'in çetrefilli bürokratik sistemi yabancı müteahhitlere pek şans bırakmıyor.
Öte yandan, Çin'deki mali genişleme ABD'de olduğu gibi bir borç krizi tartışmasını üretmiyor. Zira 1990'lı yıllardan 2002'ye sıfır civarından GSYİH'nin yüzde 2,5'lerine ulaşan bütçe açığı, 2003 yılından sonra gerilemiş ve 2007'de artışa geçmişti. Paketin etkisi ve gelirlerdeki daralmayla birlikte Çin bütçesinin bu yıl GSYİH'nin yüzde 3'üne yaklaşması bekleniyor. Ancak bu Çin AŞ için önemli bir sorun oluşturmuyor zira bir taraftan yüksek rezervleri diğer taraftan ise GSYİH'nin ancak yüzde 20'si seviyesinde brüt kamu borcuna sahip. Kısacası, ABD'den hayli farklı bir durum söz konusu.
Buna karşılık, Çin'in mali teşvik paketinin dünya ekonomisine etkisi pek ABD'ninki gibi olumlu olmayacak. Zira ABD halkı hâlâ tüketiyor ve ithal ediyor. Merkantilist Çin ise hâlâ tasarruf ediyor ve pozitif net ihracat yapıyor.
Hatta, Çin'deki paketin dünya ekonomisine net olarak negatif etki yapması da muhtemel. İçerideki altyapı hamlesiyle Çin'in tek faydası Avustralya gibi hammadde ve meta ihracatçılarına oluyor. Zira, dev talep meta fiyatlarının düşmesini engelliyor. Yakın gelecekte fiyatlar yükselme trendini güçlendirecek. Bu da, yavaş büyüme içinde enflasyonu tetikleyerek dünyanın meta ihracatçısı olmayan ABD'den Türkiye'ye tüm ülkelerinin korkulu rüyası olacak.
Sonuç: Önceki yazılarda altını çizdiğim gibi, çok beklenmedik olaylar olmadıkça bu kriz Çin'in ekonomik hükümdarlığını artıracak ve Batı ülkelerindeki sanayi kaybını (de-industrialisation) hızlandıracak. Bir çok alt sanayi sektöründe Avrupa ve ABD'nin "ceketini alıp çıkmasını" bekleyin. Türkiye'nin durumunu siz değerlendirin.