Çin'i sat, Türkiye'yi al

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

 

 

 
Ekonomik dönüşüm kavramını düşündüğümde, aklıma Çin ve Türkiye gelir. İki ülkenin de temel sorunları var. Her ikisinde de bir geçiş döneminin yaşanması gerekiyor.
Son haftalarda açıklanan Çin verileri piyasalara moral veriyor. Bu hafta yayımlanacak; ihracat, kredi ve enflasyon rakamlarının da iyi gelmesi bekleniyor. Bu rakamların yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Kredilerin büyümesine izin verirseniz, rakamlar da iyi gözükür. Çin verilerini incelerken, Dünya Bankası'nın eski baş ekonomistlerinden Justin Lin'in görüşleri gözüme çarptı. Lin, 2013 senesinde Çin ekonomisinde yüzde 8'lik bir büyüme öngörüyor. Bu oranın sonraki yıllarda da süreceğini belirtiyor. Bir ekonomist, bir çeyrekten ötesini göremez. Bir yıl sonranın tahminini yapmak abesle iştigal etmektir. Kaldı ki, Çin ekonomisinin bariz sıkıntıları var. Dönüşüm yaşanmazsa, yüksek büyüme rakamlarının inandırıcılığı da zaman içinde sorgulanır. Ekonomideki önemli sektörlerden birinde düzeltme yaşanması gerekiyor. 
 
Çin ekonomisindeki model yatırıma dayanıyor. Önce devlet yatırım yapıyor, sonra talebin oluşması bekleniyor. Bu bekleme sürecinde, kapasite boşa harcanmış oluyor. Modelin devam etmesi için, taze parasal kaynağa ihtiyaç duyuluyor. Oluşan gayrimenkul balonunun, bu kaynağı sağladığı söylenebilir. Arazi satışlarından elde edilen gelir ve emlaktan alınan vergiler ile imalat sanayi sübvanse ediliyor. Merkezi yönetim, yerel yönetimler, hatta imalat sektörü bile emlak fiyatlarına bağımlı hale geldi. Hiç kimse fiyatların düşmesini istemiyor. Oysa fiyatların düşecek çok yeri olabilir. Yeni yönetim, yatırıma dayalı modelden tüketime dayalı modele geçileceğini söylüyor. Gerçi bu konu son on yıldır konuşuluyor. İcraata geçilmediği gibi, tüketimin milli gelir içindeki payı da giderek düşüyor. Kolay bir iş olmayabilir. Güney Kore ve Tayvan dışında, bu ekonomik dönüşümü gerçekleştiren bir ülke yok. Tabii çözümü geciktirmek, sorunu büyütüyor. Çin'de devletin küçülmesi gerekiyor. Yatırımların azalması(ya da yatırımların büyüme hızının düşmesi) ve tüketimin artması, elzem gözüküyor. Tüketimi artırmanın farklı yolları olabilir. Yuan'ın değeri artırılabilir. Ücretler yükseltilebilir. Faizler artırılabilir.
Vergiler düşürülebilir. Politik anlayış değişmezse, Çin ekonomisi önümüzdeki yıllarda çok zorlanabilir. 
 
Gelişmekte olan ülkeler arasında, yapısal sorunlara sahip ülkelerden birisi de Türkiye. Cari açık ve enflasyon gibi temel sorunlar devam ediyor. Bunları çözmek için bir çaba var mı? Merkez bankası enflasyonla mücadele ediyor. Cari açık konusunda bir devlet politikasına ihtiyaç var. Şu aşamada böyle bir stratejik yönetim planı yok. Büyümeden ödün vererek, cari açığı düşürüyoruz. Bunu başarı gibi sunuyoruz. 2013 yılı büyümesinin, 2012'ye göre daha yüksek olmasını bekleniyor. Fakat daha iyi bir büyüme rakamı beklerken, cari açığın düşmesini bekleyen yok. Yüksek büyüme rakamını ve düşük bir cari açığı ne zaman birlikte göreceğiz? 
 
Türkiye değerlendirilirken, önce borsanın rekorları konuşuluyor. Reel sektörün durumundan, temel sorunlardan bahsedilmiyor. Yapısal sorunları birkaç köşe yazarı dile getiriyor. Reel ekonomi ile borsa endeksi arasında bu kadar kopukluk olan dünyada çok az ülke var. Diğer taraftan, temel sorunlar ortada olsa da, Türkiye üzerinde kısa dönemde oluşabilecek bir baskı yok. 2012'de olduğu gibi, piyasalar not artışı beklentisinden güç buluyor. Çin için kafalarda birçok soru işareti varken, Türkiye'ye yönelik pozitif algı devam ediyor. 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019