Çin yatağa düşerse...
Ekonominin canlanmasına, güçlü emek piyasasına ve piyasaların para politikasının normalleşmeye başlamasına hazır olmasına rağmen Fed faizleri artırmadı. Fed’in kararına şaşırmadık ancak piyasalara bu denli sert satış gelmesinden ürktük.
Fed’in faiz artırmasını beklemiyorduk. Haziran ayında yayınladığımız “Fırtına Mevsimi” raporumuzda faiz artırımlarına Aralık ayında başlanacağı tahmininde bulunmuştuk. Yılın ikinci yarısında yayınlanan veriler büyüme ve istihdam tarafında beklentilerden iyi, enflasyon ve ücret artışı cephesinde öngörülenden zayıf gelerek dengeli bir görünüm çiziyordu.
Dışsal gelişmeler nedeniyle küresel finansal koşullardaki sıkılaşmayı da hesaba katınca Fed’in Eylül ayında faiz artırımına başlaması ihtimali oldukça düşüktü. ‘Fed vadeli piyasaları’ da Eyllül ve Ekim ayları için faiz artırım ihtimalini sırasıyla %30 ve %40’ın altında fiyatlayarak görüşümüzü destekliyordu.
Dolayısıyla Fed’in yedi yıla yaklaşan geleneği ni bozmayarak faizleri sabit tutması sürpriz değil. Ancak yapılan açıklamada dünya ekonomisi ve küresel piyasalardaki gelişmelerin – Çin’de sert iniş tehdidi diye okuyun- ABD büyümesini sınırlayabileceği ve enflasyonu baskılayabileceğinin bu kadar net bir şekilde vurgulanmasına şaşırdık.
ABD ekonomisini etkilenen değil etkileyen olarak görmeye alışmışız. Fed"in Çin"in yatağa düştüğü bir senaryoyu para politikası kararında dikkate alması önemki bir gelişme.
Fed açıklamasını nasıl okuyalım?
Fed’in açıklamasını iki şekilde okumak mümkün: (i) ABD ekonomisindeki canlanmayı yeterli görmeyen ve enflasyonda petrol şoku ve küresel yavaşlama yüzünden aşağı yönlü risk gören Fed birkaç ay daha beklemeyi tercih ediyor.
(ii) Fed Çin ekonomisindeki yavaşlamanın intizamlı olmayacağına ve dünya ekonomisi için tehdit oluşturacağına inanıyor. Çin’in ekonomisinde sert iniş tehdidi nedeniyle parasına değer kaybettireceği bir konjonktüre güçlü dolar ve yükselen faizlerle girerek ABD ekonomisini kırılgan hale getirmek istemiyor.
Piyasaların tepkisini nasıl açıklayabiliriz?
Açıklama sonrasında hisse senedi ve emtia piyasalarında sert bir satış dalgası yaşanırken, tahvil piyasasında seçici alımlar görüldü. Piyasaların tepkisini nasıl yorumlayalım? Piyasalar Fed’in faiz artırmasının gerekli olduğuna mı inanıyordu. Faizlerin artmadığı bir ortamda satış yaparak Fed’e mesaj mı veriliyor? Yoksa Çin kaynaklı risklerin Fed tarafından vurgulanması algıyı bozarak küresel risk iştahını baskılamaya mı başladı. Bizim görüşümüz Çin kaynaklı risklerin küresel risk algısını bozmaya başladığı fikrine daha yakın.
Senaryo analizi
Fed’in açıklamasını faiz artırımından önceki son mola olarak mı görmek lazım yoksa olası bir Çin krizi nedeniyle faiz artışının 2016’ya kayması olarak mı okumak lazım emin değiliz. Ancak
iki konuda kafamız net. Fed faiz artışına Aralık ayında başlasa da 2016 yılında yapacağı toplam faiz artışını sınırlayacak. Piyasalar bundan sonra Çin’den gelecek verilere ve Çin piyasasındaki gelişmelere karşı daha duyarlı olacak.
Ekonomi yönetimi
Küresel fırtınaların zaman zaman ara verse de devam edeceği bir senaryo da doğru ekonomik politikaların uygulanması her zamankinden daha çok önem taşıyor. Bu bağlamda bir iktisatçı olarak Başbakan yardımcısı Babacan’ın son dakikada karar değiştirerek aktif politikaya devam etme kararı almasına çok sevindiğimizi belirtelim. Ülkenin kutuplaştığı, toplumsal gerilimin arttığı, küresel risklerin arttığı bir ortamda ekonominin başında Babacan gibi Şimşek gibi piyasaların güvenini kazanmış işinin ehli kişilerin olması çok önemli.