Çin ve emtialar gerçeği

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Çin konusunu çok uzun süredir işliyorum ve yaşanabilecek gelişmelere karşı uyarılarda bulunuyorum. Önceki yazılarımda bakır ve demir cevherinin carry tradelerde (teminat mektubu ile ithal et, iç piyasada satıp Yuan al, Trusta yüksek getiri ile yatır, teminat mektubunu öde, kar al) nasıl kullanılabildiğini paylaşmıştım. Ancak elbette tek etkisi dolar-yuan paritesi üzerinde yaşanmıyor. Son günlerde bakır ve demir cevheri fiyatlarında yaşanan çöküşten sonra şimdi konuyu biraz daha detaylandırmak için doğru bir zaman olabilir.

Bakırın finansal sistemde yer edinmesi yeni bir konu değil yıllardır yapılıyor. Bu sırada yükselen fiyatlar genelde "Çin çok hızlı büyüdüğü için tüm bakırı emiyor" şeklinde açıklanıyordu. Oysa Çin "şüphecileri" ilk günden basit bir örnekle sistemin nasıl çalıştığını açıklamıştı. Çin'in 100 dolarlık bakır ithal ettiğini ardından da bakır kullanılan bir ürünü yine 100 usd karşılığında ihraç ettiğini düşünün. X-I sıfır ve parasal olarak bir değişim de yaşanmadı. Bu kez kredi ile bakır ithal ettiğini düşünün. Mantık doların düşüşüne oynamak olabilir. X-I yine sıfır. Ancak şimdi PBOC'ye giden bir 100 USD var. Kuru kontrol altında tutmak zorunda olan PBOC'de bunun karşılığında şimdiki değerle 615 yuan piyasaya sürmeli. Yani FX rezervi ve para arzı arttı. Devamlı altını çizdiğim gibi FX rezervi Çin'e verilmiş hediye para değil. Karşısında bir yükümlülük var. Bu nedenle bankaları rezervle yeniden sermayelendirmek ve para basarak sermayelendirmek arasında hiç bir fark yok. Bu işlem aynı zamanda krediye erişimin zorlaştığı dönemlerde de yapılıyordu. Bu işlemi bakırı üretiminde kullanan değil de sadece spekülasyona girmek için kullananların da yaptığını düşünün....

Bildiğiniz üzer tıpkı Altın gibi bakır da 2011 yılında zirve yaptı ve gerilemeye başladı. O tarihte Çin'in gıda ve gıda dışı emtia talebinde dünyadaki payını gösteren 2 tablo paylaşıyorum. Gıda kısmı ülkenin nüfusu ve beslenme alışkanlığı ile biraz daha mantıklı görülebilir. Ancak endüstriyel emtialarda Çin ekonomisi dünyanın 35%si olmadığı gerçeğine uyumsuz. Şu anda durum değişmiş midir? Bakır üzerinden devam edelim, 3. ekte stokların durumu var.2013'de  bakır ithalatı toplamın 44%si oldu. Talebin 40%si ülkenin geniş anlamda altyapı ve elektrik altyapısı kaynaklı yani reel.

Son 2 hafta içinde iki önemli gelişme birden oldu. Devamlı  belirttiğim gibi Çin bu gelişmenin sadece hızını kontrol edebilir,öteleyebilir ama durduramaz. 1- Carry tradeler terse döndü 2- 1997 yılından bu güne süre gelen bono piyasasında default olmayacağı düşüncesi sarsıldı. 

Carry trade zararlarının yanında temelde zararda olan ancak yüzdürülen şirketler ve krediler bu iki gelişme ile zora düşmüş durunda. Cuma günü bankaların çelik şirketlerinin bazılarından kredileri geri çağırdığı haberleri dolaşıyordu. Bakır ve demir cevheri fiyatları düşmeye devam ederse margin çağrıları artacak, çağrılar artarsa fiyatlar düşecek. 

Bu gelişme üretici firmalar ve Avustralya için de iyi bir haber değil. Tarihten bir örnek vermek gerekirse inşaat teknikleri ve asansörler gibi gelişmelerle gökdelenlerin ortaya çıkması neticesinde ABD'de oluşan çelik talebi 1929 yılına kadar yükselerek zirve yaptı. Ardından bu seviyeyi ancak 1941 yılında gördü. Kendisine gelmesi ise Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın Marshall Plan'ı ile yeniden inşaasını buldu.

1-399.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019