Çin rüyası sona eriyor
Gazetecilik ve yazarlıktaki öngörülerimin bir süre sonra gerçek çıkması beni hakikaten mutlu ediyor desem yalan olmaz. Hani tevazu göstermek bir erdem olsa da bugünkü konu hakkında yaklaşık 6-7 yıl önce yazdığım köşe yazılarının gelinen noktada gerçeğe dönüştüğünü görmek en azından gurur veriyor. Bu kadar propagandanın ardından konuya dönelim artık.
Bugün sizlere biraz Çin’den ve Çinli üreticilerden bahsetmek istiyorum. Üstüne bir parça da Hindistan ekleriz… Öncelikle övünme sebebimi aktarayım.
Çin furyası ilk başladığında Türkiye’de inanılmaz bir rüzgar estirildi. Aralarında benim de bulunduğum basın mensupları Çin’e davet edildi oralardaki tesisler gezildi.
O dönem döndüğümde meslektaşlarımın aksine çok net olarak Çin işinin tutmayacağını belirtmiştim. Çünkü, Çin işini cazip kılan ucuzluk faktörünün işe yaramayacağı çok belliydi.
Üniversitede ekonomi okuyan, ekonomi servisi müdürlüğü yapan ve tevazu göstermeden söylemeliyim ki makro ekonomiyi bilen bir kişi olarak, Çinli’lerin ucuzluğunun sürdürülebilir olmasının imkanı yoktu. Çünkü, ucuz etin yahnisinin yavan olacağı gibi ucuz otomobil de kimseyi tatmin etmeyecekti. Tatminkar bir araç ürettiğiniz zaman da fiyatınız rakiplerin seviyesine gelecekti. Zira, her zaman burada altını çizdiğim gibi otomobil üretmek yerine otomobillere parça, teknoloji üretmediğiniz sürece boyunduruğunuz daima başkalarının elinde olur. Kalite için siz de parçaları Mercedes, Opel, Ford, Renault ve diğerleri gibi gidip Bosch’tan alırsanız ucuz olma şansınız kalmaz. Nitekim, geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırmaya göre benim yıllar önce yazdıklarım gerçek olmaya başladı. KPMG tarafından Türkiye’de otomotiv üreticileri arasında yapılan araştırmada, 3 yıl üst üste BRIC ülkelerindeki üreticilerin Avrupa pazarına girmesinden emin olan Türkiye otomotiv yöneticileri, bu yıl fikir değiştirdikleri ortaya çıkmış. Geçmiş yıllarda yöneticilerin yüzde 60’ından fazlası Çinli şirketlerin Avrupa pazarına girmesini beklerken bu yıl rakam yüzde 45’e gerilemiş.
Uzun yıllardır konuşulan ancak yoğun çabalara rağmen başarılı olamayan Çinli üreticilere olan inanç sarsılmış. Avrupa pazarının isteklerinden oluşan bariyerler Çin şirketleri için aşılamayacak kadar yüksek görünüyor. En çarpıcı örnek ise Qoros. Alman mühendisleri ve yöneticileri transfer ederek Alman teknolojisi ile Çin aracı üretip Avrupa pazarlarını kazanmak isteyen ortaklar, büyük ilgi toplamalarına rağmen bu hedeften vazgeçmek zorunda kaldılar. Çin’de bile başarılı olamayan şirket önceliklerini değiştirmek zorunda kaldı. Araçlar, kalitelerinin uluslararası düzeyde olduğu düşünülmesine rağmen birçok bariyere takıldı. Düşük marka bilinirliği, Çin araçlarının düşük kalite imajı, satış ağının yetersizliği ve sınırlı model sayısı başarısızlığa yol açtı. Yeni stratejiye göre şirket ancak Çin pazarında başarılı olduktan sonra Avrupa pazarına açılacak.
Nitekim, Çinli ve Hintli oyuncuların Avrupa’ya gelişlerinde ciddi bir rötar olacak. Ne zamanki 1 milyarlık nüfusun tüketim açlığını doyururlar, işte o zaman gözlerini yeniden Avrupa’ya çevirebilirler.