Çin parasının değerlenmesi küresel dengesizliği çözer mi?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Bugüne kadar küresel krizin sebebi olarak başlıca 3 farklı neden öne sürüldü. Birincisi 2000'li yılların başından itibaren özellikle ABD'de izlenen genişlemeci makro ekonomik politikalar. İkincisi finansal sistemin denetim ve gözetimiyle ilgili zaafiyetler. Üçüncüsü ise küresel dengesizlik adı verilen ve ABD'nin artan cari açığı, buna mukabil olarak gelişmekte olan Asya ülkelerinin ve de özellikle Çin'in artan cari fazlası olarak tezahür eden gelişme. Her ne kadar bazı akademisyenler ve yorumcular krize bu 3 unsurdan sadece birinin sebep olduğunu düşünse de, her bir unsurun ayrı ayrı etkisi olduğu herhalde daha doğru bir çözümleme olacaktır.

Bugün için birinci sebep ile ilgili fazla bir önlem alındığını söylemek zor. Aksine, kriz ile birlikte finansal sektörde likidite sıkıntısı yaşanması ve özel sektör talebinin çok zayıflamış olması, geçici bir süre için de olsa, daha da genişlemeci makro politikaların uygulanmasını zorunlu kıldı. Geldiğimiz noktada ise, bilindiği gibi, maliye politikalarıyla başlayarak tekrar ekonomi politikalarında sıkılaştırmaya gidilmesi gündemde. Bu konuda önce Almanya ve bu hafta da İngiltere bütçe açıklarını kısmaya yönelik uzun vadeli paketler açıkladı. Ancak bu sıkılaştırmaların fazla erken olduğu konusunda ciddi eleştiriler de var.

İkinci sebep olan denetim ve gözetim zaafiyetlerine yönelik önlemler İMF, BIS ve G-20 gibi uluslararası kuruluşlar ve platformlar nezdinde şekillendirilmekte. Kasım 2010'da açıklanması beklenen tedbirlerin 2011 başından itibaren uygulanması planlanıyor. Ayrıca pek çok gelişmiş ülke bu konuyla ilgili kendi önlemlerini de almaya devam ediyorlar (Son olarak İngiltere'nin bankalara ek vergi getirmesi ve bankacılık denetim kuruluşu FSA'i fesh etme planı gibi.)  Özellikle macro-prudential (makro ihtiyatlılık) olarak tabir edilen konularda denetim ağırlığının yeniden merkez bankalarına verilmesi gündemde.

Üçüncü sebep olan küresel dengesizlik konusu özellikle ABD yönetimi tarafından uzun süredir dillendiriliyor. Bu dengesizliği yaratan nedenler arasında ABD'nin düşük tasarruf oranı ile birlikte Asya ülkelerinin ihracata dayalı büyüme stratejileri, döviz rezervi biriktirme takıntıları, tasarruf bollukları ve döviz kuru rejimleri sayılmakta. Özellikle Çin'in uzun zamandır parasını ABD dolarına fiksleyerek değerini düşük tutuyor olması en çok öne çıkarılan sebeplerden biri. (Her ne kadar Çin 2005-2008 yılları arasında parasını dolara karşı %20 kadar değerlendirmiş ise de, küresel krizi bahane ederek, son 2 senedir tekrar birebir peg rejimine geri dönmüştü.)

ABD'nin Çin'e baskıları ve ithalata kısıtlama getirme yönündeki tehditleri bir ölçüde sonuç verdi ve nihayet geçtiğimiz günlerde Çin parasının değerinde belirli ölçüde esnemeye izin vereceğini açıkladı. Ancak, bu gelişmenin küresel dengesizlik problemini bir anda çözeceğini düşünmek yanlış olur. Bilakis, Çin'in yeni kur rejimi ile ilgili pek çok çekince de dillendirilmekte. İddiaları sıralarsak:

- Bu Çin'in G-20 zirvesi öncesi üzerindeki baskıları azaltmak için taktiksel bir hareketidir. Gerçekte renminbinin değerinde çok az oynamaya izin verecektir.

- Daha önce renminbinin revalüe edildiği 2005-2008 döneminde, değil küresel dengesizlikte azalma, aksine belirgin bir artış meydana gelmişti.

- AB esasen Çin için daha da büyük bir pazardır. Son dönemde, doların euro'ya karşı değer kazanması renminbi'nin de değer kazanmasına sebep olmuştur. Çin şimdi parasını dolara karşı revalüe etmekten çok, euro'ya karşı devalüe etmek istemektedir.

- Normal şartlarda parasını Çin gibi değersiz tutarak rekabetçi olmaya çalışan serbest bir ekonomide bir süre sonra ısınma oluşur, ve fiyat ve ücretler artarak kurun "de facto" değerlenmesine yol açar. Çin de ise, hâlâ esasen sermaye piyasalarının yoğun bir şekilde regüle edilip yönlendirilmesi, sanayide kullanılan enerji fiyatlarının yüksek oranda sübvanse edilmesi ve yoğun işçi sömürüsü gibi nedenler sayesinde ücret ve maliyetler bastırılarak, enflasyonist ortamın oluşması engellenmektedir. Bu nedenle aslında Çin'in çok daha geniş çaplı bir serbest piyasa reformu gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019