Çin ne yapıyor?
Geçen hafta Çin’in arka yüzünü yazmıştım. Bu ülkeye dikkat edilmesi gerektiğini de vurgulamıştım. Nitekim Çin bu hafta ulusal para birimi Yuan’ı (Renminbi) arka arkaya devalüe etti. Çin Merkez Bankası Yuan’ı ABD doları karşısında önce yüzde 1.9, daha sonra yüzde 1,6 ve dün de yüzde 1.1 oranında düşürdü.
Bu devalüasyonu başka bir ülke yapmış olsa, şimdi ki kadar ses getirmezdi. Ancak Çin dünya ihracatında yüzde 11.7, ithalatında yüzde 10.3 paya sahip. Dünya ekonomisi açısından hapşırsa, diğer ülkeleri yatağa düşürecek gücü var.
Çin bu devalüasyonu neden yaptı? Önce çıplak gözle öne çıkanları gerekçeleri yazalım:
- Çin'de ihracat Temmuz ayında, 2014 yılının Temmuz ayına göre yüzde 8'den fazla düştü.
- Sanayi üretimi Temmuz ayında, geçen yıla göre yüzde 6 arttı. Bu oran bizim için yüksek olabilir, ancak onların beklentisi yüzde 7 idi.
- Bu gerçekleşmelerin üstüne bir de yılın ikinci çeyreğinde de yüzde 7 büyüdü. Çin’in bu oranla istediği istihdamı yaratması mümkün değil.
- Bunu bildiği içinde büyümede kilit kalem olan ihracatı artırmak istiyor.
Çünkü Çin, mallarının dolar cinsinde (ya da Euro ve diğer ülke paraları) fiyatları düşünce daha fazla ihracat yapma olanağına kavuşacağını umuyor.
Çin bu gerekçeleri öne çıkardı. Ancak ifade edilmeyen bir başka gerekçe daha var. Bu da ABD’nin kriz sürecinde izlediği para politikasından kaynaklanıyor.
FED, genişleme politikasıyla yükselen ekonomileri zehirledi
Kriz sürecinde ABD Merkez Bankası FED, izlediği parasal genişleme politikası (Federal Reserve’s quantitative easing) ile adeta yükselen ekonomileri likidite bolluğu (düşük faiz politikası) ile zehirledi. FED şimdi faiz oranlarını yükselteceğini ilan etti. Bu sermaye akımının yükselen ekonomilerden, tekrar ABD’ye yönelmesine neden olacak. Çin devalüasyonla tersine dönecek bu akışa karşı cephe açtı. Böylece Çin’den çıkacak olanların getiri oranını da aşağıya çekecek. Amacı getiri oranı düşeceği için bir kısım sermayeyi ülkede tutmak.
Çin yaptığı bu atakla bir kumar oynuyor. Çünkü spekülatif sermaye bu hamleyi boşa çıkartabilir. Çin merkez bankası bunu biliyor. İki gün ara ile iki devalüasyon yaparak, spekülatörlere para politikasında aktif olacağını gösterdi.
Çin para politikasındaki bu hamlesiyle, aynı zamanda dış ticaret paydaşlarını kur dalgalanmalarından etkilenmek istemiyorsanız, gelin ticareti Yuan cinsinden yapalım demekte. ABD’ye de rezervlerimi dolar olarak tuttum, bütçe açığını finanse ettim. Biraz da sen fedakârlık et, daha fazla ihracat yapmamın önünde engel olma, döviz kuru bir savaş aracı ise, ben bu savaşta varım demekte.
İhracatımız üzerinde olumsuz etki yaratacak
Türkiye bu gelişmelerden olumsuz etkilenecek. İlk etki ihracatımız üzerinde olacak. Çin mallarının fiyatları düştüğü için ihracatta rekabet etme şansımız azalacak. İkinci etki ithalat üzerine olacak. Daha fazla Çin menşeili mal ithal edeceğiz. Çin ile 2014 yılında 22 milyar 57 milyon dolar, 2015’in Ocak-Haziran döneminde 11 milyar 222 milyon dolar olan dış ticaret açığımız daha da artacak. Bu açık önemli bir sorundur, aynı zamanda da izlediğimiz iktisat politikasının sonucudur.
Biz sorundur diyoruz, fakat bu ülkeyi yönetenler, yönetmeye talip olanlar bunlarla ilgilenmiyor. Onlar kimin hangi etnik kimliğe sahip olduğu, kimin ne kadar dindar olduğu ile uğraşıyorlar. Bir kısmı da halkı ayrıştırmakamacıyla, Türk Halkına, Türkiye halkları diyerek, oy devşirme peşindiler. Söylenecek tek cümle var “size ne benim etnik kimliğimden, size ne benim dindarlığımdan”. Türk Halkı bunu henüz söylemedi. Söylediği gün birçok sorun bitecek, sülün gibi gençler şehit düşmeyecek ve bu ilkel yönetici takımı oyun dışına itilmiş edecek.