Çin: Kırılmalara Devam

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI [email protected]

Bu haftanın ilk günü küresel piyasalar tam bir çöküş yaşadı.  Asya piyasalarında borsalar yaklaşık %5 düşüş yaşadı. Çin'de Şangay borsası %9 değer yitirdi.  Avrupa’da Londra ve Frankfurt borsaları %5, ABD'de Dow Jones endeksi %6.5’lik kayba uğradı. Küresel piyasalarda Pazartesi günü yaklaşık 400 milyar dolar buhar oldu.Tablo daha vahim noktalara gitmeden Çin, Salı günü 0.25 baz puanlık bir faiz indirimine gitti, ortalık biraz duruldu.

Bu gelişmeler sonrası Çin kaynaklı yeni bir kriz mi geliyor korkusu piyasalara egemen oldu. Keşke piyasalar bu korku dalgasına girmeden önce Çin ekonomisine daha iyi anlamış olsalardı. Onlar tam aksine Çin ekonomisini sürekli övdüler. Aslında yaptıkları, ideolojilerinden kaynaklanıyordu. Çünkü Çin, ekonomide liberalizmi seçmişti, 2005’te girdiği Dünya Ticaret Örgütü sayesinde Batılı ülkeler Çin’de daha rahat at koşturuyorlardı. Üstelik karşılaştırmalı üstünlük teorisine uygun olarak (ve de faktör donatımı teorisi) kendi ekonomileri için gerekli, ancak üretim maliyeti onlar için yüksek olan ara malları, emek yoğun ürünleri, Çin’in üretmesi sağlandı, sonra da bunları düşük fiyattan ithal ettiler. 
Bunu örnekleyelim:

İngiltere’de  1 metre kumaş= 4 dolara üretilsin.

Çin’de    1 metre kumaş= 2 dolara üretilsin. 

Teori gereği Çin kumaş üretmeli, İngiltere’ye ihraç etmeli, uygulamada öyle oldu. Bugüne kadar her iki ülkede bu ilişkidençok memnundu. İngilizler yorulmadan daha düşük fiyattan kumaş aldılar. Çinliler de memnundu, ihracatı, üretimi ve istihdamıarttı, sonuçta GSYH yükselmiş oldu. Çin 1980’den bu yana bu modelle dünyanın en fazla ihracat yapan ekonomisi haline geldi.

2008 krizi Çin’in dengesini bozdu. Çünkü en büyük alıcı ülkeler ABD, AB, Japonya durgunluğa girdi. Çin’den ithalatları azaldı. Bu durum 2011 yılından itibaren Çin’in büyüme oranını aşağıya çekmeye başladı. Sonuçta 2015 yılının ikinci çeyreğine gelindiğinde büyüme oranı %7’ye kadar geriledi. Sorun sadece bu kadarla da kalmadı, kalmayacak. Çünkü Çin ekonomisinde yüksek büyüme oranlarının yarattığı balonlar, kırılganlıklar var. Bunları birkaç başlık altında toplamak mümkün:

- Emlak balonu: Emlak piyasasında fiyatlar şişmiş durumda. Hükümet fiyatların geri dönmemesi için sektöre yönelik talebi besleyecek kredi arzını artırıyor
- Menkul kıymetler (varlık) balonu: Bunun yaratıcı uluslararası finansal kuruluşlar. 
- Kredi genişlemesi balonuÇin kredi genişlemesini iki nedenle devam ettiriyor: tüketimi ve yatırımı artırmak. Çünkü 2010 yılında tüketimdeki büyüme oranı %9,4 iken, 2014’de %6,9’a geriledi. Yatırımlardaki büyüme oranı da aynı yıllar için %15,3 ve %7,6 oldu. Yani GSYH’nın iki önemli bileşeni tüketim ve yatırımların büyüme oranı düşüyor. Faiz oranında yapılan son indiriminde nedeni de bu azalışlar.

- Borç balonu: Çin’de özel sektör ve hanehalkı borçlanma oranı yüksek. Aslında kamu borçlanması ile birlikte Çin’in borçlanma oranı yüksek. Toplam borcun GSYH oranı 2000 yılında %121 iken, oran 2014’de %282’ye kadar çıktı. Çin yüksek büyüme oranını yakalama uğruna bu tuzağa düştü.

Tüm bunların yanında Çin’de yolsuzluk oranı yüksek, tam bir yandaş kapitalizmi sistemi ile işleyen bir kurumsal yapılanma var. Bundan dolayı krize girmeleri şaşırtıcı değil. Türkiye bu krizi iyi okumalı, çünkü çıkarılacak çok ders var.

colak-tablo.jpg
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019