Çin gerçekleri
Sene başından bu yana Çin’de olan bitenleri yorumlarsak önemli bazı çıkarımlara ulaşabiliriz. Her şeyden önce piyasaların Çin riskini ne kadar az anladığını ve tam büyüklüğünü kavrayamadığını gördük. Çin’in rezervlerinden hayranlıkla bahsedenlerin bir anda korkuya kapıldığı, ekonomide dengelenme iddialarının havada kaldığı bir 15 günlük süreç yaşandı. Maalesef Çin’den gelecek olan dalgalar henüz sona ermiş değil ve çok daha fazlası çok daha sert bir şekilde önümüzdeki dönemde karşımıza çıkacak. Yorumcuların “kur savaşlarından” bahsetmeyi sevdiğini hepimiz biliyoruz ve Çin para biriminde görülen gevşemenin ardından bu analiz hemen raflardan indirildi. Oysa Çin’in döviz rezervlerinde 2015 yılı içinde yaklaşık 600 milyar dolarlı gerileme olduğu gerçeği Çin’in savaş açmaktan ziyade gevşeme ile mücadele etmeye çalıştığını gösteriyor. Ancak gerçek şu ki Çin ekonomik büyüme ve sermaye hareketleri arasında bir secim yapmak zorunda. Ve bu seçimi ekonomi lehine yapacağından dolayı Yuan’ın çok daha değer kaybetmesi gerekecek. Döviz rezervine geri gelirsek; 2015 yıl içinde toplam rezervler 3.9 trilyon dolardan 3.3 trilyon dolara geriledi. Halen çok büyük bir rakam gibi görünüyor olsa da IMF’in kıstaslarına göre, yani kısa vadeli borçların yüzde 30'u + ithalatın yüzde 10'u+M2'nin yüzde 5-10'si civarı, tutması gereken rezerv 2.6 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Daha iyimser bazı hesaplarda 2 trilyon bulabiliriz.
Diğer bir gerçek ise rezervin bir kısmı illikit varlıklara ve yatırımlara bağlı. Bu miktarın ise 500 milyar ile 1.5 trilyon dolar arasında olduğu hesaplanıyor. Yani Çin’in doğrudan kur savunmasına harcayabileceği miktar görünen büyüklüğün çok daha altında bir oran. Bu rezervler 3 trilyonun altına düştüğünde spekülasyonun çok daha şiddetleneceği anlamına geliyor.
Çin’le ilgili diğer bir mit ise PBOC ve hükümetin her şeye hakim olduğu herhangi bir sorunu piyasaların güvenini sarsmayacak bir şekilde çözebileceğiydi. Oysa borsaların düşüşünü engellemek için koyulan 'devre kesicilerin' 2 kez çalıştıktan sonra kaldırıldığını gördük. Yüzde 5 ve 7 olarak koyulan limitlerin ne kadar acemice olduğunu söylemeye gerek yok. PBOC ise önce off shore Yuan’da görülen hızlı değer kaybı karşısında panikledi ardından faizleri yüzde 4’ten 68’e çıkartarak büyük bir piyasayı kilitleyerek cevap verdi. Dahası Ağustos ayında açıkladığı kaidelere uymayarak Yuan’nın hangi yönde ilerleyebileceğine dair algıyı da bozdu. Yani ne PBOC ne de hükümet eskisi kadar güven verici değil. Tabii bütün bu gelişmelerin altında ekonomide ve finansal sektörde birikmiş olan sorunlar yatıyor. Ve altını çizmek istiyorum bu sorunlar yıllarca bizimle beraber. Çin henüz tek başına bütün dünyayı resesyona sokabilecek bir ekonomi değil. Ama dünyanın geri kalanı da çok sağlıklı bir durumda değil. Dolayısı ile Çin krizi ile birleşebilecek bir Euro bölgesi krizi çok tehlikeli bir noktaya ulaşabilir. ABD ekonomisinin 2016 yılında resesyona girmesini beklemiyorum ama 2017 ve sonrasında 2008 krizinden daha karışık bir dönem bizleri bekliyor. Bu nedenle halen evinin içini düzene koymamış olanlar varsa şimdi harekete geçerse iyi olur.