Çin emek pazarında neler oluyor?

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Çin-Japon-Amerikan üçgeni

Bir dönem Amerika'da tanık olmuştum. Detroit'teki otomobil işçileri ortaya konan Japon arabasından kırarak bir parça almak için balyoz sırasına girerlerdi. Çünkü Amerikan pazarına Japon arabası yığıyorlardı. Aynı şey elektronik eşyada da oldu. Pearl Harbor baskınında "Tora Tora" çığlıkları ile Amerikan donanmasının gemilerine bomba yağdıran pilotlar gibi, Amerikan pazarına elektronik eşya yağdırdılar. Elektronik  araç yapan firma işçileri Japon işçilerine tepki gösterdiler; Japon yapımı televizyonları parçaladılar. Şimdi Amerikan pazarında "Ne alırsan 1 dolar" şeklinde Çin malları var. Bu kez Amerikan işçileri Çinliler'e kızıyor. Ama bu dünyada her şey mümkün. Geçen haftalarda Amerikan'ın güçlü işçi konfederasyonu Başkanı Çinli oto işçilerini cesaretlerinden dolayı kutluyordu. Nedeni, Çinli işçilerin Japon Honda fabrikasında ücretlerinin artması için yaptıkları grev ve direnişleri idi.

Çin işgücü pazarındaki gelişmeler

Çin, bir süredir imalat sanayi için ucuz işçi cenneti idi. Ortalama aylık ücret 197 dolar. Bu rakam, benzeri işte çalışan Amerikan ve Alman işçisinin ücretinin yirmide biri. Ama ücretler geçen yıla göre daha fazla.Çünkü işçilik ücretleri Çin'de yükselişte. Bunun çeşitli nedenleri var. Birincisi arz ve talepdeki değişim. Yapılan yatırımlarla işçiye olan talep artıyor. Öte yandan işçi arzında azalma var. Köylerinden koparak evlerinden uzaklarda çalışmaya giden işçiler yakınlarında açılan fabrikaları tercih etmeye başlamış. Öte yandan, Çin nüfusunda değişim yaşanıyor. Gelecek yıldan itibaren 16-29 yaşlarındaki Çinli sayısında keskin düşüş olacak. Bir diğer faktör, beklentilerin yükselmesi. Çinli işçi artık sırf karın tokluğuna çalışan uysal çocuk değil. Yaşamdan daha fazla şeyler bekliyor.

İşçi hareketine karşı hükümetin tutumu

İşçi hareketlerine Çin hükümetinin tepkisi değişik. Örneğin, özelleşmeden dolayı işini kaybedip gösteri yapanları polis hemen dağıtırken yabancı firmalardaki Çinli işçilerin gösterilerine hoşgörülü davranıyor. The Economist dergisi bunu üç nedene bağlıyor. Birincisi, yabancı firmaların Çinli işçilerine sert müdahalesinin yabancı basında ses bulma olasılığı. Bu dönemde Çin aleyhine bir hareket yaratmak istemiyorlar. İkinci neden, kızgın işçilerin öfkesini yabancılara yöneltmek. Yani hükümete öfke duyacaklarına yabancılara kızsınlar diyorlar. Üçüncü neden ise tamamen ekonomik. Şu ana kadar Çin ekonomisi yatırıma dayalı bir büyüme gösteriyordu. Şimdi işçilerin de para kazanıp tüketim yapmaları ve tüketimle ekonomiyi canlı tutmak amaçlanıyor.

Emeğin organize olması

Ekonomi de bir güçler dengesidir. Bir yanda üretici, öbür yanda tüketici. Bir yanda sermaye sahibi, öbür yanda emekçi. Güçler dengesinde iki tarafın da kazanabilmesi, "kazan/kazan" ilkesinin geçerli olması için iki tarafın güçlerininin denk olması gerekir. Beşeri sermaye birikimi güçlü olan emekçiler bir şekilde haklarını koruyabilmektedir. Ancak beşeri sermaye birikimi güçlü olmayan emekçilerin kendi haklarını korumakta en önemli faktör organize olabilmeleridir. Bu da sendika demektir. Ülkelerin siyasal selameti için de güçlü emek organizasyonlarına ihtiyaç vardır. Eğer emek güçlü olmazsa siyasette de sesini duyuramaz, ağırlığını koyamaz. Hakları birer birer ellerinden alındığında sadece seyirci kalır.

Çin, uzun yollardan geldi. Mao'nın çocukları sonunda 1989 yılında baskı rejimine başkaldırdılar. Herkes hatırlayacaktır o meşhur resmi. Bir kişi Tiananmen meydanında  tankların önüne çıktı ve tankları durdurdu. Şimdi ekonomik hakları için mücadele veriyorlar. Onu da başaracaklardır. Mücadele ederek aldıkları hakları da kolay kolay kaybetmeyeceklerdir.

Sonuç

Çin örneğinden çıkaracağımız dersler var. Sürdürülebilir kalkınma için sermaye birikimine gerek var. Yabancı sermayeye fazla güvenmemek gerekiyor. Ucuz emek peşindeki küresel şirketler şimdi Çin'den Vietnam ve Kamboçya'ya kaymaya başlamış bile. Ucuz işçiliğe dayalı cazibe merkezi olmak bile bile ucuza gitmek oluyor. Bunun için beşeri sermayenin güçlendirilmesi gerekiyor. Bunun da temelinde eğitim yatıyor.

Hakça bir paylaşım için emek cephesinin de organize olması, güçlü olması gerekiyor. Ancak toplu sözleşmeden toplu sözleşmeye ortaya çıkan ücret sendikacılığı anlayışından farklı bir sendikacılığa ihtiyaç var. Üyelerinin beşeri sermaye birikimlerinin güçlenmesi için çalışan,  siyasal arenada da emekçi haklarının korunması için çaba harcayan bir çağdaş sendikacılık anlayışına.

Küreselleşmenin gittikçe yaygınlaştığı bu dünyadan iyi pay almak için güçlü ve organize olmak gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019