Çin ekonomide yapısal dönüşüme gidiyor
Hafta başında Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) yaptığı toplantı da (Plenum) aldığı kararlar, bizim basınımızda Çin’de bir den fazla çocuğa izin çıktı olarak yer aldı. (Gazetemiz DÜNYA bunun dışında kaldı ve konuyu olması gerektiği gibi aktaran tek yayın organı oldu). Aslında alınan kararlar 1976 yılında ölen Mao Zedong sonrası yaşanan dönüşümün daha ileriye taşınması, hatta yeni bir dönüşüme yöneliktir. Bundan dolayı batı basınında genel kurul kararları manşetten verildi ve arka arkaya yorumlar gelmeye başladı. Bu yorumları buraya sığdırmak mümkün değil. Fakat google’a “China Economy and the Third Plenum” yazdığınızda yüzlerce makale ve haber bilgisayarınıza geliyor.
Çin devlet kapitalizmi modelini uygulayan ülkeler içinden en uç örnek konumunda. Bundan dolayı da ÇKP’nin devletin elinde tuttuğu gücü zayıflatacak kararlar alması şaşırtıcı. Çünkü bürokrasi de güç kaybedecek. Buna rağmen ÇKP’nin, Çin ekonomisinde yapısal dönüşüm yaratacak kararlar almasında ana etken, ekonomide tıkanma belirtilerinin güçlenmesi.Tıkanma belirtilerini kısaca özetleyelim:
• 2007/2008 krizine kadar %10 ve üzerinde bir oranda büyüyen Çin ekonomisi son yıllarda bu ivmeyi kaybetti, 2012 yılında %7,8, 2013 yılının üçüncü çeyreğinde %7,8 büyüdü. Yılı da %7,7 oranında bir büyüme ile kapatacağı tahmin edilmekte. Kişi başına düşen gelir 6 bin dolara ulaştı, fakat gelişmiş ülkeler için alt sınır olan 12.600 dolara çıkmadı.
• Çin ekonomisi çok hızlı büyümesinin etkisi ile ithalata bağımlılığı da yüksek oldu. Bundan dolayı ihracatçı olduğu kadar aynı zamanda ciddi bir ithalatçı ülke (özellikle hammadde) konumunda kaldı.
• Kırdan kente göç başlangıçta ücretlerin düşük kalmasını sağladı ise de, artan büyüme ücretlerinde yükselmesine neden oldu. Ucuz işgücünün büyüme ve ihracat üzerindeki olumlu etkisi azalmaya başladı. Üstelik düşük ücretle çalışan işçiler gelir dağılımındaki bozulmanın artarak devam etmesinden rahatsızlar. Yani ülkede politik risklerin yükselme ihtimali var.
• Çin bugüne kadar hiçbir ülkenin başaramadığı bir yatırım düzeyini tutturdu. Uzun süre ekonomik büyümesinin %40-45’i yatırım harcamalarından oluştu. Çoğu ülkede tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı %60-75 düzeyinde iken Çin’de oran %35-40’lar düzeyinde seyretti. Şimdi bu yapı tersine dönüyor. Çinliler daha çok tüketmeye başladılar. Son beş yılda tüketimdeki artış oranı %8,2 ve %10,4 aralığında seyretmeye başladı.
Tüm bunlar bir araya gelince ÇKP ekonomide yapısal dönüşüme gitme kararı aldı. Kararların ana başlıklarını vereceğim, ancak özü şu: Ekonomide serbestleşmeyi artırmak, bunun içinde mülkiyet haklarından, üretim faktörlerinde akışkanlığını artamaya kadar uzayan gerekli düzenlemeleri yapmak.
ÇKP’nin reform paketi 383 olarak adlandırıldı. Buna göre Çin ekonomisinin 3 ana aktörü var. Hükümet, iş dünyası ve piyasalar. Reformlar 8 başlık altında toplanıyor: yönetişim, rekabetçi politikalar, toprak, finansman, kamu finansmanı, kamu varlıkları, yenilik ve uluslararası ticaret ve finansın serbestleştirilmesi. Buna göre reformlar 3 temel amaca odaklanacak: yerel politikalardaki değişimi dış etkilere açmayı kolaylaştırmak, sosyal güvelik sistemini değiştirmek ve etkinsizliği ve eşitsizliği azaltmak için toprak reformu yapmak.
ÇKP bu kararlarla ülke ekonomisinin kapitalizmle evliliğine bir adım daha yaklaşma niyetinde. Ancak dış ticaret ve finansal serbestleşme her zaman iyi sonuç vermiyor. Bakalım Çin Güney Kore gibi mi olacak, yoksa Rusya gibi yeniden devletçiliğe mi sarılacak.