Çin Bono Piyasası

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Rezerv para olma konusunda daha önce pek çok kez yaklaşımımı paylaştım. Petrolün dolar bazında fiyatlanmaktan çıkartılmasından tutun da ülkelerin doları aradan çıkartarak kendi para birimleri ile ticaret yapmasına kadar pek çok fikir üzerinden doların rezerv statüsünü kaybedeceği senaryolarını sık sık okuyorsunuz. ABD'nin (aklı başında kesimlerinin) doların bu statüsünden mutsuz olduğunu düşünüyorum ama bunu bir kenara bırakırsak bu senaryoların tutarlı bir yanı yok. Elbette doların rezerv para birimi olarak kullanılmasında (2. Dünya Savaşı sonrası oluşan koşulları göz ardı ederek) ticarette payı (ki Euro Bölgesi daha önemli bir ekonomik blok bu açıdan) veya bağlı olduğu ekonominin büyüklüğü veya ABD'nin kullanmaya çekinmediği ordusunun gücü vs vs. önemli. Ancak hepsinden daha önemli bir nokta finans piyasalarının büyüklüğü,derinliği, ekonomi yönetiminin işleyişe uzak durması ve hukuki serbestliği. Frank dolardan çok daha sağlam bir para birimi ve hatta 2000 yılına kadar yüzde 40 altınla desteklenme şartı vardı. Ancak borçlanma piyasasının büyüklüğü +70 bn CHF ve sadece 23 ihracı var. Buyurun Çin'in rezervlerini park edin… Euro bölgesi büyüklük olarak ABD ile boy ölçüşen bir ekonomi. Ancak 2007 öncesinde Yunanistan bir yana paranızı İtalyan veya İspanyol tahvillerine yatırmış bir Japonya veya Çin rezerv yöneticisi olduğunuzu düşünün… Alman piyasasının ABD ile karşılaştırıldığında küçüklüğünden bahsetmiyorum bile. Merkezi ECB ve farklı "ülkeler" yapısı içinde var olan default riski nedeni ile ciddi anlamda rakip bir piyasadan söz etmek zor.

Çok sayıda örnek verilebilir ancak lafı uzatmaya gerek yok. Petrol ruble bazında işlem görüyor olsa ve siz elinizde milyarlarca ruble ile oturuyor olsanız bunu Rus tahvillerine değil yine dolara geçerek ABD tahvillerinde tutmayı tercih edecektiniz.

Salı günü hayata geçirilen Çin-Hong Kong linki bu açıdan bakıldığında küçük ancak önemli bir adım. Çin bono piyasası 10 trilyon dolar büyüklüğünde, yani ABD ve Japonya'dan sonra 3. büyük piyasa. Ancak aynı zamanda yabancılara büyük oranda kapalı bir piyasa (sadece yüzde 1,3'ü yabancıların elinde). Bu adım ile yabancıların da söz konusu piyasa girişi başlamış oldu ve hisselerin MSCI'ya girmesi gibi bonolar da endekslere alınmaya başlayacak. Nitekim yabancı rating şirketlerinin de bonoları değerlemesi söz konusu olacak. Henüz vade yapısı yeterince uzun bir piyasa değil. Bonoların yüzde 25'i 1 yıldan az yüzde 70'i ise 5 yıldan daha kısa bir vadeye sahip.

PBOC binasına gittiğinizde su içmek için mutfağa girerseniz buzdolabının üzerinde bir post-it göreceksiniz. Ekonomik büyüklük ?, SDR'a giriş ? , MSCI'ya giriş ? , Bono piyasasını açma ? diye uzayıp giden bir listeyi görebilirsiniz. Ancak günün sonunda Çin'in daha uzun yıllar yuanı dolar yerine rezerv para olarak görmek istediğini düşünmüyorum. İlerideki sistemde yuanın rezerv para olacağını da düşünmüyorum.

Son olarak benim Nobel kriteri olarak nitelendirdiğim (Nobel'in gittiği ülkeler) Milton Friedman'ın "feet vote" olarak tanımladığı bir kriter var. Kısacası HK'dan Çin'e mi gidiliyor yoksa Çin'den mi HK'a. Çin uzun bir yolculuğa çıkmış durumda ama görünen o ki ağır aksak adımlarla da olsa finans merkezi olma hedefine doğru ilerliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019