Çin, Afrika'nın en büyük ortağı oldu
Çin 114 milyar dolara ulaşan ticaret hacmiyle, 2010 yılında ABD'yi geride bırakıp Afrika'nın en büyük ticaret ortağı oldu. Etiyopya, Zambiya gibi ülkeler Çin'in "fan"ları arasında. Çin, ticarete odaklanırken, Afrikalı liderler de, Batının serbest piyasa modeli yerine, devlet güdümlü Çin kalkınma modeline yöneliyorlar.
Çin, Afrika kıtası ile ekonomik ve siyasi bağlarını güçlendiriyor. Pekin'in kıta ile ilgilenmesinin temelinde doğal kaynaklardan ve yükselen orta sınıftan pay almak yatıyor.
Çin'in 2010 yılında Afrika ile gerçekleştirdiği ticaret hacmi 114 milyar dolara ulaşmış durumda. Çin'in Afrika ile ticaret hacmi 2009 yılında 79.8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Bu oran 2000'de 10 milyar dolar, 1980'de ise sadece 1 milyar dolar boyutundaydı. 2009 yılında ABD'nin Afrika ile ticareti 78.9 milyar seviyesinde gerçekleşti.
Afrikalı hükümetler, Çin büyüme modelini örnek alıyor
Çin, ticarete odaklanırken, Afrikalı liderler de, Batının serbest piyasa modeli yerine, devlet güdümlü Çin kalkınma modeline yöneliyorlar. ABD'li yetkililere göre Çin, devlet kapitalizmini yumuşak güç olarak kullanıyor. Afrikalı hükümetlerin Çin modelini tercih etmeleri, Çinli şirketlere ABD'li şirketler karşısında önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. Öyle ki, 2010 yılında Afrika genelinde gerçekleşen anlaşmaların yüzde 40'ı Çinli şirketlere aitken, sadece yüzde 2'si ABD'li şirketler tarafından gerçekleştirildi.
ABD: Çin'in sorumlu bir yatırımcı olması lazım
ABD, Çin'in Afrika'ya yönelik yatırımlarını ve yardımlarını destekliyor; fakat Pekin'in yolsuzlukla mücadele için çok daha şeffaf bir finansman modeli uygulamasını talep ediyor. Özellikle de çevre ve çalışma standartları konusunda. ABD'ye göre, Çin, sorumlu bir yatırımcı olduğu takdirde, Afrika'da çok daha yapıcı bir rol üstlenebilir.
Çin: Hedef Batıya alternatif olmak değil, iş yapmak
Çin'in ABD'ye verdiği cevap ise son derece net. İşte Afrika işlerinden sorumlu temsilci Luiu Guijin'in sözleri: "Çin'in hedefi kendi ekonomisini desteklemek için iş yapmak ve Afrika hükümetlerini de bu işe dahil etmek. Pekin, Batıya alternatif olacak özel bir büyüme modeli pazarlamıyor. Bizim tek yaptığımız deneyimlerimizi paylaşmak. İnanın ki Çin'in amacı ideolojisini, yönetim ve ekonomik büyüme modelini ihraç etmek değil. Biz bu modelin olgun bir model olduğunu düşünmüyoruz."
Yardım ABD'den, model Çin'den
Oysa Afrikalı liderler böyle düşünmüyorlar. 2007 yılından bu yana ABD hükümetinden 4 milyar dolar yardım alan Etiyopya, Çin'in büyüme modelini örnek alıyor ve batının kalkınmaya yönelik "Yara bandı" yaklaşımını eleştiriyor.
Güney Afrika, kamu şirketlerinde karlılığın nasıl artırılacağını öğrenmeleri için üst düzey devlet yetkililerini Pekin Komünist Parti Okulu'na gönderiyor.
Çin'in kıtada üstelendiği rollerden bir diğeri de, Cezayir, Nijerya, Zambiya gibi Afrika ülkelerinde, yabancı yatırımcıyı çekmeyi amaçlayan ekonomik bölgelerin inşaa edilmesine yardımcı olmak. Kıtada yatırım yapan Çinli kamu şirketlerini, Çinli tekstil üreticileri ve inşaat şirketleri de izliyor.
Çin'in devlet kapitalizmi ve yatırımcılık ruhu Afrika için çok önemli bir model oluşturuyor; çünkü aynı Çin gibi, Afrika'nın da yatırıma ihtiyacı var.
Farklı yöntemler
ABD genel olarak sivil toplum kuruluşlarına para göndermeyi tercih ederken, Çin, yardımlarını Afrikalı liderlerin ihtiyaçları doğrultusunda devlet organları yoluyla kanalize ediyor. Örneğin, 2009 yılında Çin, mineral zengini Kongo'nun altyapı çalışmalarına yönelik 6 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Eylül 2010 tarihinde ise Gana ile altyapı ve diğer projelere yönelik 15 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Afrika Kalkınma Bankası tarafından 2010 yılında yayımlanan bir rapora göre, Afrikalı bankalar Angola'ya 9 milyar dolarlık kredi ve finansman imkanı tanıdı. Angola, Çin'in en önemli petrol tedarikçileri arasında yer alıyor.
Afrika'da bir Çin dostu: Zimbabwe
Zimbabwe'de bir okulda, Çin'de en yoğunlukla konuşulan Mandarin lehçesi eğitimi veriliyor; Konfüçyüs felsefesi öğretiliyor.
Çinli bir kamu şirketi ülkedeki elmas madenini işletiyor.
Yeni parlamento binası, futbol stadı ve tarım okulu Çinli şirketler tarafından inşaa ediliyor.
Zimbabwe ekonomisi de tamamen Çin modelini örnek alıyor: Ekonomi devletin kontrolü altında.
2000-2008 yılları arasında, Robert Mugabe yönetimi sırasında, Zimbabwe ekonomisi yarı yarıya daraldı. ABD ve diğer Batılı ülkelerin yaptırımları karşısında, Mugabe yüzünü Çin'e dönmeyi tercih etti. Çin'den gelen krediler ve yatırımlar ise ülke ekonomisinin ciddi bir şekilde canlanmasına yol açtı. Çin hükümeti en son olarak Zimbabwe'ye 687 milyonluk yeni bir kredi paketi sunacağını açıkladı. Haziran ayında onaylanan 98 milyar dolarlık krediyle ise bir savunma okulu kurulacak.
Afrika, 2040'ta Çin pazarına yetişecek
Afrika'ya yardım etmenin yanı sıra, Afrika'nın doğal kaynaklarından yararlanmak ve yükselen orta sınıfın yaratacağı tüketim gücünden pay almak çok önem taşıyor.
1 milyar nüfuslu Afrika'da, şehirde yaşayanların sayısının 2040 yılında 240 milyona ulaşacağı ve bu nüfusun günlük gelirinin 20 dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu, yılda 1.7 trilyon doların üzerinde bir pazara denk geliyor.
İstihdam piyasasındaki nüfus oranının da önümüzdeki yıllarda hızla artmaya devam edeceğine dikkat çeken uzmanlar, Afrika pazarının 2040 yılında Çin pazarına yetişeceğini söylüyorlar. Kıtada en hızlı gelişen sektörler giyim, güzellik ürünleri, otomotiv, süt ürünleri, mobil iletişim ve çimento sektörü olarak sıralanıyor.