”Çıktı açığı” ve işletme hakimiyeti
Tamer Berksoy, kendisine ve mesleğine saygısı olan bir akademisyendir.
İnsanları yakından tanımak için birlikte yemek yemeyi, yola gitmeyi ve iş yapmayı öğütler atalarımız.
Tamer Hoca ile epey zamandır yolculuklar da yapıyoruz, yemeklere de katılıyoruz , iş de yapıyoruz. Tanımanın verdiği güvenle, anlattıklarını can kulağı ile dinliyor; analizlerinden yararlanmaya çalışıyorum.
Dünya Gazetesi'ndeki yazısında diyordu ki:
" Çıktı açığı analizini, iktisat politikaları,özellikle de talep yönetimi açısından önemli bir analiz aracı olduğunu düşünüyorum. Nitekim, çıktı açığı analizi, günümüz merkez bankalarının para politikası kurgularında önemli rol oynamaktadır. Çıktı açığının varlığı ekonomide pozitif bir büyüme marjı olduğunu, toplam talebin genişletilmesi halinde ekonominin ısınmadan büyütülebileceğini gösteriyor. Hızlı büyüme evrelerinde çıktı açığı kapanıyor, bunun ötesine geçilince ısınma işaretleri ortaya çıkıyor. Dolayısıyla çıktı açığının varlığı ya da büyüyor olması, Merkez Bankasını enflasyon kaygısından uzaklaştırıyor ve bir parasal gevşeme marjı yaratıyor. Çıktı açığının kapanıyor olması da parasal sıkıştırma gereğine işaret ediyor."
Makroekonomik kararların etkileri ilgi alanımızın dışında değil. Bizim odaklandığımız alan ise , işletmeler ölçeğindeki "alternatif tepkilerin" neler olduğunu kavrama…
Çıktı analizinin yapısı
"Çıktı açığı analizinin" etkili sonuçlar üretebilmesi için, kararları alan iradenin bir dizi ayrıntıya hakim olması gerekir.
Hakim olmamız gereken ilk konu, ülkenin bütün üretim alanlarında "kapasitelerin" net olarak bilinmesidir.Bu bilginin varlığı konusunda ciddi kuşkularım var: Makine-donanım satın alırken sözleşme yapmasını bilmeyen, üretim odaklı olan, montaj ve deneme üretimlerinin etkilerini hesaplamasını önemsemeyen bir algının hala bugün hakimeyetini koruduğuna inanıyorum.
Boş kapasitelerin "talep esnekliği" konusunda da kafa yormak, hangi koşullarda ne gibi refleksler verebileceğini bilmek de işimize hakim olmanın bir başka aracı. Kapasite boşluklarının talep değişmelerine tepkisinin niteliğini ve hızını ölçemiyorsak, Merkez Bankası parasal gevşeme ya da parasal sıkıştırma kararlarını nasıl öngörebiliriz ki?
İş süreçleri, makine-donanımın yerleşimi, makine-donanımın birbirini bütünlemesi de talep değişmelerine uyum hızını belirler.
Bir başka boyut, işgücünün niteliğidir.Var olan kapasite ve teknik olanakların sınırlarını zorlayabilmemiz işgücünün yetişkinliğine bağlıdır.İşgücünün uyumu için eğitim ve kalifiye işgücü arzına da hakim olmalıyız…
Ayrıntı özeni
Ülkenin iş yapma kültürü, fiziki donanımları- yolları,limanları vb.- da çıktı açığının nitelik ve niceliğini etkiler…
İşyeri kültürü, yöneticilerin değer ve davranışları, ortak değerleri, ortak iradeyi,ortak yararları, ortak projeleri ve ortak kurumları hareketlendirecek "yönetişim ilkeline" bağlılıkları da çıktı ölçeğini etkiler.
Bir politika aracı olarak "çıktı açığını" kullanacaksak, o açığı yaratan etkenleri, açığın ölçeğini belirleyen işyeri düzlemindeki oluşumları net olarak bilmeliyiz ki,ülke ölçeğinde etkilerini dikkate alan politikalar üretebilelim.
Şimdi hep birlikte eğri oturup doğru konuşalım: Bu ülkede "çıktı açığı" potansiyelini, yani " üretici kapasitesi, teknoloji düzeyi, işgücü profili, yönetişim becerisi ve altyapı olanak ve kısıtlarına" ilişkin gerçekçi veri elde etmenin olanağı var mı?
Çıktı açığına, işletmelerimizin kendi iç örgütlenmesi açısından yaklaşırsak, doğru yatırım, etkin üretim ve hızlı tepki vermeyi daha iyi kavrayabiliriz.