Çıkış stratejileri
Yapı Kredi Yatırım'dan / Murat Berk
Uzun zamandır dikkat çekmeye çalıştığımız merkez bankaları ve hükümetler tarafından yürütülen küresel reflasyon çabalarıyla diplerden toparlanan ekonomiler ve yükselme trendinde olan hisse senedi piyasaları şeklinde özetleyebileceğimiz büyük tabloda henüz önemli bir değişiklik görülmediğini söyleyebiliriz.
Öte yandan, geçtiğimiz haftaki yazımızda bahsetmiş olduğumuz daha küçük resimde ise piyasaların en azından yükselişlerine bir mola verme ve düzeltme ihtimali gerçekleşiyor gibi görünüyor.
FED'in alışıldık olmayan para politikası önlemlerini kademeli olarak geri çekeceğine dair bazı FED guvernörlerinin de söylemleriyle beklentiler güçlendi. Bunun yanında diğer merkez bankalarının da gittikçe daha fazla çıkış stratejilerinden bahsetmesini de büyük olan "stratejik" tablodan farklı olarak küçük tablo olan "taktik"te bazı değişiklikler getiriyor. Ayrıca, özellikle Avrupa Birliği siyasi ve Avrupa Merkez Bankası yetkililerinin ABD dolarıyla ilgili yorumları geçen hafta piyasalarda oynaklığın artmasına katkıda bulundu.
Önceki yorumlarımızda sıkça belirttiğimiz gibi doların değer kazanması ve borsa ve emtialar arasındaki ters korelasyon tekrar kendini gösterdi. Dolar endeksi 77 seviyesini asarken, hisse senedi ve emtia piyasalarında satışlar devamlı arttı.
ABD'de geçen hafta açıklanan bazı veriler, özellikle de ISM ve tarım dışı istihdam, ekonomideki toparlanmanın hızına yönelik endişeleri artıran bir gelişme olarak öne çıktı. Daha önce değindiğimiz gibi bu durumda ABD ve Japonya gibi bazı ülkelerin ekonomilerinin çift dip yapabileceğine dair endişelerin artmasına neden oldu.
Türkiye açısından ise Merkez Bankası'nın faiz politikasını önemli bir biçimde değiştirmesinin kısa vadede düşük bir olasılık olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Bunun en önemli sebeplerinden birisi olarak ekonominin yavaş bir toparlanma sürecinde olması gösterilebilir. Ayrıca, üretimde gördüğümüz yavaş toparlanma devam ederken, tüketim eğilimini yansıtan daha güncel veriler de yavaş toparlanma görünümü ile uyumlu olduğunu düşünüyoruz.
Geçen hafta yurtiçinde açıklanan enflasyon haftanın en kritik verisiydi. Eylül ayında TÜFE yüzde 0,39 artışla, piyasanın yüzde 0,8'lik beklentisinden oldukça düşük geldi. Beklentilerden iyi gelen veride özellikle gıda ve giyim fiyatlarının etkili olduğu görülüyor. Bu doğrultuda yıllık enflasyon önceki ayki yüzde 5,33 seviyesinden yüzde 5,27'ye gerilemiş oldu. Geçtiğimiz yılın Ekim ayındaki aylık artışın yüzde 2,6 olduğu göz önüne alındığında, yıllık enflasyonun önümüzdeki ay açıklanacak olan Ekim verisi ile ciddi oranda gerileyeceği anlaşılıyor.
ÜFE ise aylık yüzde 0,62'lik artış ile piyasa beklentisine yakın gerçekleşti.Manşet TÜFE'deki görünüm haricinde de olumlu olan, çekirdek diye tabir edilen özel kapsamlı fiyat göstergelerinde de görünüm olumlu. Dokuz çekirdek göstergeden sekizinde yıllık bazda gerileme var.
Merkez Bankası'nın en fazla önem verdiği çekirdek fiyat göstergesindeki I, yıllık artış önceki ayki yüzde 3,8'e göre düşüş göstererek yüzde 3,4 olarak gerçekleşti. Özetle enflasyondaki eğilimin olumlu görünümünü koruduğunu düşünüyoruz. Son PPK toplantı tutanaklarında da Merkez Bankası faiz indirimlerine devam edeceğine dair sinyal vermişti. Bizce son açıklanan veri de enflasyondaki olumlu görünümü ve faiz indirim beklentimizi destekliyor.
Bu hafta yurtiçinde en önemli verinin Perşembe günü açıklanacak sanayi üretimi olduğunu söylemek gerekiyor. Bizim beklentimiz piyasa beklentilerinden biraz daha fazla yüzde 7'lik bir daralma yönünde. IMF-Dünya Bankası toplantılarından yapılacak açıklamalar da piyasalar açısından önem arz edebilir. Yurtdışında ise, İngiltere ve Avrupa Merkez Bankaları'nın toplantıları izlenecek. Her iki bankanın faizleri değiştirmeyecekleri tahmin ediliyorsa da yapılacak açıklamalar önem taşıyabilir.