CHP'nin sorunu liderlik ötesi bir sorundur!
Önümüzdeki hafta sonunda CHP olağanüstü bir kurultaya sahne olacak. Böyle bir kurultayın yapılması gerektiği konusunda, olaya dışardan bakan herkes birleşiyor, fakat seçime gidilen bir dönemde parti içinde yeni bir mücadelenin zamanlaması konusunda duraksayan Sayın Kılıçdaroğlu karar vermekte zorlanıyordu. Herhalde, partinin bu haliyle seçime girmesinin yaratacağı sıkıntıların, kurultayın sıkıntılarından fazla olacağını görmüş olmalı ki, olağanüstü kurultayın yapılmasına karar verdi.
Sizler de izliyorsunuz, partideki nüfuzlarının daha da eriyeceğinden endişe eden Sayın Baykal ve Sav, parti içi demokrasiye beklenmedik bir düşkünlük sergiliyorlar, kendi dönemlerinde ağızlarına almadıkları çarşaf listeyi savunarak parti meclisine daha fazla yandaş sokmayı umuyorlar.
Partinin önemli bir dönemece girdiği bu ortamda, Sayın Kılıçdaroğlu ile uyumlu çalışabilecek bir ekibin kurulması önemlidir. Dolayısıyla kendisinin blok liste oluşturması ama parti içindeki muhtelif eğilimleri temsil edecek, onların seslerini duyuracak bir yaklaşımla hareket etmesi uygun olur. Çoğunluğun parti yönetimindeki değişimi yansıtacak kişilerden oluşması zorunludur.
Uzun yıllardır lider yenileme işini başaramayan CHP'nin karşılaştığı sorun, yeni liderin ipleri eline sağlam biçimde almasının çok ötesinde bir mahiyet arz etmektedir. Kanaatimce sorun vahimdir.
Geride bıraktığımız yıllar içinde Türkiye çok önemli dönüşümler yaşamıştır. Çok kısa bir dönem içinde bir tarım ülkesinden bir sanayi ülkesine, kırsalın ağır bastığı bir ülkeden kent ağırlıklı bir ülkeye, devletin egemen olduğu kapalı bir ekonomiden, özel girişimin egemen olduğu ve dünya ile bütünleşen bir ekonomiye dönüşmüştür. Toplumun ihtiyaçları değişmiş, çeşitlenmiştir. Toplumumuz alışık olmadığı özgürlük talepleriyle karşılaşmaktadır. Demokrasi yolunda ilerlemekle birlikte önemli sorunlarla karşılaşmaktadır.
CHP'nin bu gelişmeler karşısında sosyal demokrat olduğu iddiasını nasıl uygulamaya dökeceğine ilişkin ciddi bir çalışma yapılmış, plan veya fikir üretilmiş değildir. Eski yönetim, sadece laiklik konusunda sert, toplumun çoğunluğundan kopuk, basmakalıp bir takım fikirler ileri sürmüş, bunun dışında olaylara karşı sistematik bir tepki vermemiştir.
Eski liderin beyanatlarını bir araya getirdiğiniz zaman tutarlı bir fikir çerçevesi ortaya çıkmamakta, insicamını belki de benim saptamakta başarısız kaldığım, bir "günlük demeçler" dizisi ile karşılaşılmaktadır. Ne parti teşkilatı ne de seçmen, partinin hangi siyasi tercihleri benimsediğini, hangi politikaları desteklediğini bilememektedir. Böyle olunca da, çoğu seçmene partiye oy vererek maceralara sürüklenecekleri endişesi hakim olmaktadır.
Kurultaydan Sayın Kılıçdaroğlu liderliğini sağlamlaştırarak çıkacaktır. Bana soracak olursanız, kurultay sonrasında bir süre seyahatlere, temaslara ara vererek partinin fikri yönünü belirleme sorununa eğilmesinde isabet vardır.
Seçime sağlam oluşturulmuş bir düşünce yapısı ve program ile girilir, tüm teşkilat aynı dili konuşur, aynı fikir ve politikaları savunursa, seçmen katında inandırıcı ve etkili olma şansları mutlaka artacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu bu liderlik ötesi sorunu aşmak zorundadır, yoksa seçimdeki başarısı geçmiş yönetimlere benzeyebilecektir.