CHP-MHP-İhsanoğlu ve yeni söylemler

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Artık Cumhurbaşkanı dememiz gereken Başbakan Erdoğan yıllar boyunca muhalefeti herhangi bir konuda öneri getirememekle eleştirdi. Muhalefetin görevi icraatı eleştirmekti ama, bu yetmiyordu belli ki. Yetmediği de açık. Erdoğan da bunu gayet iyi kullandı. "Tamam, bizi eleştiriyorsunuz, siz ne yapacaksınız, bu sorunları siz nasıl çözeceksiniz, arada bir onu da söyleyin" demeye getirdi, doğrusu bunu da çoğu kez eğlenerek söyledi. 

Biz halkı tümüyle "kör, cahil, hiçbir şey görmeyen, hiçbir şeyden anlamayan" bir topluluk gibi görme hatasından arınmak durumundayız. Halk, bir şeyden vazgeçtiğinde onun yerine ne koyacağını bilmek istiyor kuşkusuz. Ve halkın temel derdi cebi, cüzdanı! Vatandaş bu cebin, şöyle ya da böyle, iyi ya da kötü, legal ya da illegal, hatta yasal ya da yasal olmayan şekilde dolmasını istiyor. Siz bu konuda mevcut iktidardan daha fazla, ama inandırıcı olacak şekilde vaatte bulunabiliyor musun, bulunamıyor musunuz, tüm konu bu aslında. 

Dar gelirli vatandaş bir yana, orta boy ya da büyük sanayici, ticaret erbabı... Onlar için de durum aynı sayılır. İyi kötü kurulmuş bir denge var ve bisiklet arada bir yalpalar gibi oluyorsa da gitmeye devam ediyor. Sorun, bisiklet bir nedenle durursa yaşanacak. Hepimiz biliriz; bisiklet durduğunda ayaklarınızı yere koyabiliyorsanız sorun yok da, ya ayaklar yere değmiyorsa, devriliverirsiniz; işte bunun kaygısı yaşanıyor. 

Yaklaşık bir yıl önce Ekonomi Muhabirleri Derneği'nin (EMD) konuğu olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile gazeteci dostlar arasında zaman zaman "inandırıcı vaatte bulunma" konusunda belirgin görüş ayrılıkları yaşanmış, sert sorular havada uçuşmuştu. Kılıçdaroğlu, vaatlerini kamuoyuna aktarmada medya engelini aşmakta zorlandıklarını dile getirmişti. Bu bir ölçüde doğruydu; ama tüm engel medya mıydı, bu tartışılırdı doğrusu. 

Türk halkı yoksul, Türk halkı geçim sıkıntısı çekiyor, ücretliler ve emekliler enfl asyon karşısında hep yenik düşüyor. Devletin resmi rakamları üniversite mezunu 25 yaşına kadar olan gençlerin üçte birinin işsiz gezdiğini gösteriyor. Türk gençliği, artık üniversiteye giremezsem stresini daha az yaşıyor, çünkü en büyük stres artık üniversite bitince başlıyor. Yani ortada böylesine sıkıntılı bir durum var. Neredeye kale boş, ama muhalefet topu filelere gönderemiyor. 

Hemen hemen her gün ana muhalefet partisi temsilcilerinden ekonomiye ilişkin raporlar, değerlendirmeler geliyor. İnsan çoğu kez "Bu kadarı da olmaz" diyerek okuyor gelen raporları, değerlendirmeleri. Hani "ilaç için" denir ya, bu raporlarda da ilaç niyetine dikkate alınabilecek bir öneri yok, tüm yapılan mevcut tablonun ortaya konulması ve eleştirilerin sıralanması. Ama bu yetmiyor, özellikle de vatandaşa, seçmene. 

Benzin fiyatının yüksek olduğunu herkes biliyor, geçim zorluğundan herkes haberdar, işsizlik deseniz öyle. Temcit pilavı gibi bu sorunları gündeme getirmek yerine arada bir "Şu şu şu yollarla bunları çözeceğiz" denilebilse... CHP böyle de diğer muhalefet partisi MHP'de durum farklı mı sanki. Aynı eğilim, aynı yaklaşım MHP'de de sergileniyor. 

İhsanoğlu farkı 
Başka eleştirilecek bir dizi yönü olabilir, vardır da. Ama çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu bile Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde rakibi Erdoğan'ı eleştirmekten çok kendi tercihini ortaya koydu. Erdoğan ısrarla icracı bir Cumhurbaşkanı olacağını vurgularken, İhsanoğlu, "Cumhurbaşkanı yol, baraj işlerine karışmaz" diyerek Çankaya'nın farklı bir makam olduğunun ve tercihini kesinlikle parlamenter sistemin sürmesinden yana kullanacağının altını çizdi. 

Yani İhsanoğlu, tüm politikasını Erdoğan'ı eleştirmeye ayırmadı, hatta politikasının çok azında bu unsur vardı. Muhalefet partileri, buradan bile bir mesaj alabilmeli. Mevcudu eleştirmek iyi hoş; ama "Olmamalı, yok olmalı" dediğiniz mevcut gerçekten ikinci planda kaldığında, sizin ne yapacağınız da bilinmeli. 

Şimdiye kadar en büyük eksiği bu yönde yaşadık. Bir yıldan az bir süre sonra çok önemli bir seçime daha gideceğiz. Hani klasik hale geldi gibi, genellikle "şimdiye kadarki en önemli seçim" deriz. Ama bu kez 2015 seçimi gerçekten de şimdiye kadarki en önemli seçimlerden. 

Artık Çankaya'da Başkanlık tarzı bir yönetim benimseyen bir Cumhurbaşkanı var. Erdoğan'ın, gerçek anlamda Başkanlık yapabilmesi, 2015 seçiminde ortaya çıkacak Meclis aritmetiğine çok bağlı. Ya AKP silip süpürecek ve istediği gibi bir Anayasa değişikliği ile Başkanlığın yolunu açacak, Çankaya dikensiz gül bahçesine dönecek ya da muhalefet partileri kendine gelecek ve 2015'e tüm güçleriyle asılacak.

Ama bu asılma, "Bu Çankaya'nın işi değil, Çankaya hükümetin işine karışamaz, bu yolsuzluklar, bu usulsüzlükler, bunlara dur deyin" çerçevesine sıkışır, inandırıcı vaatler, inandırıcı ve halkı ikna edici yeni öneriler geliştirilemezse, şimdiden söyleyelim 2015'te de değişen bir şey olmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar