Chelsea buysa biz yokuz!

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Fenerbahçe'nin İngiliz devi Chelsea'yi Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda şoka sokan 2-1'lik galibiyetinden 6 gün sonra taraflar bu kez kozlarını Stamford Bridge'te paylaşmak üzere bir araya geldiler. İstanbul'da ne Avram Grant'ın ne de futbolcularının anlamadığı bir şekilde sarı-lacivertli temsilcimize mağlup olan 'maviler'in evlerinde çok daha iddialı oldukları biliniyordu. Zaten İngiliz takımlarının genel futbol karakteri sahalarında rakiplerini bunaltan bir baskıyı zaman zaman kurabilmelerinde yatıyordu. Fenerbahçe önünde de defansı hataya zorlayan bu baskıyı deneyeceklerinden sanıyorum futbola kafa yoran kimsenin şüphesi yoktu. Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden bir diğer takımımız Beşiktaş, Anfield Road'da bu baskıya karşı koyamamış ve ilk yarısını 2-0 mağlup kapattığı maçın ikinci yarısında 6 gol daha yiyerek hepimizi üzmüştü. Ancak bu noktadaki fark Beşiktaş'ın bu sezon pek çok yazımıza konu olan yapısal sorunlarına karşın Fenerbahçe'nin çok daha dengeli bir kadroya sahip olmasıydı. Her şeyden önce kemikleşmiş bir taktiksel anlayışa sahip olan sarı-lacivertliler, bu sisteme yüzde 100'e yakın uyum sağlayan 11 kişilik oyuncu kadrosunu da ortaya çıkarmayı başarmış bir ekipti. Rakip Chelsea ise deplasman taktiği olan 4-3-2-1 ile İstanbul'a gelmiş ve objektif olmak gerekirse maçın ilk 60 dakikasında Fenerbahçe'ye top yapma imkanı tanımamıştı. İlk maçın kilit oyuncularından Drogba'ya Lugano tarafından uygulanan etkili markaj 60. dakikadan sonra İngiliz temsilcisinin topu Fenerbahçe yarı alanında tutmasına engel olmuş ve sarı-lacivertliler Zico'nun hamlesiyle kanatlara monte edilen Deivid-Kazım ikilisini kullanarak sonuca gitmişlerdi. İngiliz takımlarının birçoğunda gördüğümüz üzere Chelsea'nin de iki temel taktik stratejisi mevcuttu. Deplasman taktiği olarak adlandırılan fakat maçların zorluk derecesine göre tercih edilen "defansif 4-3-3" ya da "4-3-2-1" taktiğinden başka, mavilerin kullandığı bir diğer taktik de klasik 4-4-2 dizilişiydi. Bu anlayışa göre Chelsea'nin elindeki birbirinden değerli merkezi orta saha oyuncularından ikisi göbekte kullanılıyor ve bu sayede Drogba'nın yükünü hafifletecek ekstra bir santrfora da yer açılmış oluyordu. Esasen Chelsea'nin maç başında tercih edeceği taktik varyasyon aynı zamanda Fenerbahçe'ye hangi gözle baktığını da belli edecekti. İngiliz devi ya tek santrforla maça temkinli başlayacak ya da bir an önce sonuca gitmek üzere çift santrfora kanatlardan bolca top indirmeyi deneyecekti. İlk maçta Drogba'ya çok fazla pozisyon vermeyen Fenerbahçe defansı, kanatlarda J.Cole ve Malouda'nın yollarını da tıkamayı başarınca 60 dakika baskı yemesine rağmen gayet güzel direnebilmişti. Fakat tipik İngiliz futboluna karşı Fenerbahçe'nin aynı direnci gösterip gösteremeyeceğini açıkçası hepimiz merak ediyorduk. Chelsea ilk maçtaki gibi bir oyun hakimiyeti kurarsa bu kez beklerini de hücuma göndererek bindirmelerle sonuca gidebilirdi. Bu her ne kadar sarı-lacivertliler açısından ciddi bir tehdit ise de aynı zamanda çok değerli kontratak fırsatları demekti. Bu bakımdan Fenerbahçe'de Alex kilit oyuncu olarak öne çıkıyor bahsettiğimiz yan topa dayalı taktik anlayıştan dolayı bir başka önemli oyuncu da kaleci Volkan oluyordu. Alman hakem Herbert Fandel'in başlama düdüğü Chelsea'nin defansif kaygıları elden bırakmadığını ve 4-3-2-1 dizilişiyle beşli bir orta saha kurgusuna sarıldığını görmemizi sağladı. İlk maçtaki oyun yapısını koruyan İngiliz ekibi Malouda'nın yerine daha süratli ve içeri kat edebilen Kalou'yu sahaya sürmüş ve orta sahanın ortasındaki üç oyunculuk bloğu Makalele, Lampard ve Ballack'tan kurmuştu. Joe Cole ve Drogba da bilindik görevlerindeydiler. İlk dakikalarda beklenen Chelsea baskısı tahmin edildiği şekilde gerçekleşti. Sağ kanattan Essien-Joe Cole soldan A.Cole-Kalou ikilileriyle Fenerbahçe kalesine yüklenen Chelsea, kazandığı ilk duran topta Ballack'ın kafasından üstünlük sayısını buldu. Devamında belki tüm İngiliz taraftarlar mavilerin oyunu domine ederek kısa sürede farka gideceğini düşünseler de 8.dakikada Joe Cole'un serseri topu direkten döndükten sonra Fenerbahçe oyunu soğutmayı başardı. Bu dakikalardan başlayarak Maldonado, Aurelio, Alex ve Deivid, Fenerbahçe'nin o bilinen kısa paslı oyununu gayet soğukkanlı biçimde sahaya yansıtarak Chelsea'nin hücum hevesini kırdı. Kalabalık orta sahalar içinde her iki takımın da oyun kurmakta zorluk çektiğini gördük. Belki Fenerbahçe 30. dakikaya kadar ciddi bir gol pozisyonu üretemedi ama kendi ceza sahası ön bölgesinden başlayarak kademeli bir savunma anlayışıyla rakibine de gol fırsatı tanımadı. Maçın ikinci yarısı aslında Chelsea'nin neden uzun zamandır hedeflediği Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'na uzanamadığının da bir göstergesi gibiydi. Maç 1-0 olmasına ve Fenerbahçe'nin bulacağı bir golün Chelsea'nin elenmesi anlamına gelmesine rağmen geride çok adamla kapanmayı seçen Avram Grant, büyük değil küçük düşünen taraftı. Fenerbahçe ligde de bu tip maçlar oynuyor ve tüm spor basını rakipler geriye yaslanıp defansif değişiklikler yapınca (doğru bir tespitle) yenilgiyi hak ettiklerini yazıyor. İki noktadan tek bir doğru geçtiğine göre Türkiye ile İngiltere arasındaki doğruyu saptırmanın bir anlamı yok. İki transfer daha yapsa değeri yarım trilyon Euro'ya ulaşacak olan Chelsea, ikinci 45 dakikada topuyla tüfeğiyle kendi yarı sahasına yığılarak Kanije savunmasından örnekler sundu. Aslında "Çanakkale geçilmez" yazmak var ama analiz hamaset eksenine kaymasın. 60.dakikada Zico, Maldonado-Kezman hamlesini yapmak zorundaydı ve yaptı. Chelsea'nin ikinci yarıdaki tehlikeli atakları da ancak bu noktadan sonra geldi. Burada bir parantez açmak gerekirse Maldonado Fenerbahçe'nin tempo yapması gereken ve zorlu rakiplerle oynadığı maçlarda sarı-lacivertlilere çok büyük fayda sağlayabilecek bir oyuncu değil. Bilhassa Avrupa'da büyük aşama yaptığı bu sezon Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan oyuncu Appiah'tı ama bu futbolcudan yararlanmak kısmet olmadı. Netice itibariyle Chelsea, Fenerbahçe'nin gol için yüklendiği 87. dakikada Lampard ile tura uzandı ama şahsi kanaatim Chelsea'nin Şampiyonlar Ligi'nde Avram Grant'ın da Chelsea'nin başında uzun ömürlü olmayacağı yönünde. Diğer eşleşmenin galibi Liverpool ile Chelsea'nin mücedelesini herkes gibi ben de ilgiyle izleyeceğim. Bakalım kimi otoritelerin savunduğu gibi kuru kabalığa varan takım savunması mavilere finali getirebilecek mi? Bu sezon gösterdiği performansla yüzümüzü güldüren Fenerbahçe'yi can-ı gönülden kutluyorum! FB, İngilizler'e karşı 1 kez turu geçebildi Şampiyonlar Ligi çeyrek final rövanşında deplasmanda Chelsea'ye konuk olan Fenerbahçe, Avrupa kupalarında 142. maçına çıktı. Sarı-lacivertli ekip, Avrupa arenasında Chelsea rövanşına kadar yaptığı 141 maçta 47 galibiyet, 22 beraberlik ve 72 yenilgi almıştı. Rakip filelere toplam 170 gol atan sarı-lacivertliler, kalesinde ise 239 gol görmüştü. Şampiyonlar Ligi'nde, İngiltere'nin Chelsea takımıyla çeyrek final mücadelesi yapan Fenerbahçe, Avrupa kupalarında turlu mücadelelerde daha önce İngiliz rakiplerine karşı bir kez gülen taraf olmuştu. Sarı-lacivertliler, Avrupa kupalarında Şampiyon Kulüpler Kupası, Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası ve Kupa Galipleri Kupası'nda İngiliz ekiplerle toplam 7 kez eşleşti. İngiliz ekiplere karşı 3 kez tur mücadelesi yapan sarı-lacivertliler, 1 kez turu geçebildi. Sarı-lacivertliler, 1968-1969 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası 1. Tur mücadelesinde karşılaştığı Manchester City karşısında deplasmanda aldığı 0-0'lık beraberlik ve kendi sahasındaki 2-1'lik galibiyetle turu geçen taraf olmuştu.Çeyrek finalin ilk ayağıyla birlikte İngiliz ekiplere karşı Avrupa kupalarında yaptığı 12 maçta 4 galibiyeti bulunan Fenerbahçe, rakipleri karşısında 2 beraberlik, 6 mağlubiyet almıştı. Sarı-lacivertli ekibin, güçlü İngiliz temsilcilerinden Manchester United karşısında da Avrupa kupalarında 2 galibiyeti bulunuyor. Manchester United'ı 1996-1997 sezonunda deplasmanda 1-0 yenen sarı-lacivertiler, rakibini 2004-2005 sezonunda da Kadıköy'de 3-0 mağlup etmişti. Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi çeyrek final turundaki rakibi FC Chelsea ile yaptığı rövanş maçıyla rakibiyle Avrupa kupalarında 2. kez karşılaşmış oldu. İngiltere'nin güçlü temsilcisi, Avrupa kupalarında daha önce Türk takımlarıyla yaptığı 5 maçın 3'ünü kazanırken, 2 de mağlubiyet almıştı. Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde 1999-2000 sezonunda 1. tur (H) Grubu'nda Galatasaray ile 2003-2004 sezonunda da (G) Grubu'nda Beşiktaş ile 2'şer maç yapan İngiliz devi, sarı-kırmızılı ekibe karşı 2 galibiyet, Beşiktaş'a karşı da 1 galibiyet ve 1 mağlubiyet almıştı. Hatırlanacağı gibi Chelsea, Fenerbahçe ile yaptığı çeyrek finalin ilk maçını Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda 2-1 kaybetmişti. Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final rövanşında Londra'da Chelsea ile karşılaşan Fenerbahçe, deplasmanda 72. maçına çıkmış oldu. Chelsea deplasmanına kadar Avrupa kupalarında çıktığı 71 dış saha maçında 12 galibiyeti bulunan sarı-lacivertliler, 11 beraberlik, 48 de yenilgi almışlardı. Avrupa macerasında deplasmanda yaptığı son maçı, İspanya'nın Sevilla takımına karşı 3-2 kaybeden Kanaryalar, İstanbul'daki ilk maçı 3-2 kazanmaları sebebiyle penaltılara kalan maçta 2. turu geçerek Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükselmişti. Çeyrek finalin ilk maçında Kadıköy'de Chelsea'yi 2-1 yenen sarı-lacivertli ekibe yarı finale çıkması için, rakip her türlü beraberlik ve galibiyet yetiyordu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016