Çeyrek yüzyıl öncesinin refah ülkesi Venezuela, işleyen demokrasiyi bekliyor

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Dünün petrol ve mader zengini Venezuela, Amerika’nın da etkisiyle bir yandan ülkede çift başlı yönetim yaşıyor. Bir yandan da elindeki petrol ve maden zenginliğini kullanamıyor. Bakalım Venezuela’rıın yarını zenginliklerine sahip çıkan demokrasisini geliştiren bir ülke olması sonucunu getirebilecek mi? Yoksa kendi zenginliklerini halkının refahı için kullanamayan yoksul bir ülke olmayı sürdürecek mi?

Çok değil çeyrek yüzyıl önce Latin Amerika’rın en zengin petrolü ve madenleri bol, toprağı verimli ülkesiydi Venezuela. Bugün ise iki başlı liderlik yapısı içerisinde sorunlar boğuşuyor, petrol zenginliğinden yararlanamadan milyonluk enflasyona tahammül etmeye ve yeniden demokrasisi işleyen bir ülke olmayı hem bekliyor/hem de hak ediyor.

1988’deülkede iktidara gelen binbaşı Hugo Chavez, kendisini “Bolivar devriminin öncüsü ve yoksulların babası” ilan eden bir politik tavrı benimsedi. Collectivos Hareketine dahil olanlara topraklar dağıtılıp, konutlar tahsis edildi. 2007 yılında petrol millileştirilmesine karşın, petrolünün en büyük alıcısı Amerika olmaya devam etti. Yüksek petrol geliri yandaşlara dağıtılırken, ülkede özel güvenlik istihdamı başladı, ülke liderinin koruması için Rusya Wagner isimli bir şirketle sözleşme yaparak 200 özel milis yolladı. 2000 subay ve generale Bolivar Devrimi’ni yürütme sorumluluğu verilip, 23 sektörde üretim yerine talan yaşanmasına yol açıldı.
1992’de Chavez’e karşı başarısız Amerikan darbesinin ardından ismi duyulmaya başlayan Maduro sendikacı bir ailenin çocuğuydu. Chavez tarafından Ekim 2012’de başkan yardımcılığına getirildi. Chavez’in ölümü sonrası 14 Nisan 2013’te devlet başkanı oldu. Hugo Chavez’in ölümü aynı zamanda yüksek petrol fiyatlarının sonlanması dönemine rastladı. Yıllar içinde ülkenin petrol üretime düştü, ülkede enflasyon dörtnala gider şekilde hızla yükseldi. 23 sektörün hemen tamamında üretim durma noktasına geldi. 2018’de hızlı değer kaybı önlenemeyen para birimi Bolivar’ın yanında Kübalı danışman ikinci para birimi olarak Petro’nun çıkarılmasını önerdi. Ancak, madeni para için yeterli maden bulunamadığından emisyona çıkarılamadı. Ülkede yokluklar ve geçim sıkıntısı hızla arttı. Çevre ülkelere ve Kolombiya’ya göç başladı. Basına baskı arttı, Anayasa donduruldu. Ülke Dünya Saydamlık Endeksinde 180 ülke arasında 169’uncu sıraya geriledi.

Bu yıl 10 Ocak’ta muhalefet mecliste çoğunluğu ele alınca, muhalefet içerisinde bile tanınmayan 37 yaşındaki Meclis Başkanı Juan Guaido Amerikan destekli olarak “Geçici başkan” ilan edildi, ABD’nin etkisiyle gerçekleşen bu demokrasi dışı darbe, birçok ülke tarafından desteklendi. 28 Ocak’ta ABD bu kez ülkeye “ambargo “ uygulamaya başlayarak ülkenin Ulusal petrol şirketi PDVSA’nın 7 milyar dolarlık alacak hesabını dondurdu. Ülkenin altın madenlerinin işlendiği alanlara da baskısını artırdı.2002 yılında Chavez’e başarısız darbe yapan Amerika, bu kez Maduro’yu devirmek için farklı bir yol izledi.

Bu konuda “ sonun başlangıcı” yorumları yapılsa da The Economist daha gerçekçi bir gözlemle “Son tango uzayabilir” diyor. Bunun nedeni ülke içinde askerlerin desteği ile uluslararası planda petrol için ön ödeme yapmış olan Rusya ve Çin’in “Biz sana mecburuz” konumunda olmaları gösteriliyor. Çin’in 60, Rusya’nın 15 milyar dolar alacağı var. Ayrıca, Rusya Latin Amerika’daki üssünü ne pahasına olursa olsun elinde tutmak istiyor. Küba ise bu ülkeyi kendine has “sosyalist uygulaması” açısından desteklemeyi sürdürüyor. 55 yaşındaki eski kamyon şoförü Maduro’nun Amerikan baskısı ile ülkeden ayrılmak zorunda kalması halinde gideceği ülkenin Küba olacağı yorumları da yapılıyor.

Kendini geçici başkan ilan eden Guiado, bir yandan Maduro’ya destek veren subaylar terk etmeleri halinde “demokrasiye el verecekleri için” af edeceğini açıklayan bir yasa çıkardı. Bir yandan da 30 bin Bolivar maaş alan özel güvenlik FAES militanlarının 15 dolara düşen gelirleri nedeniyle “gemiyi terk eden fareler “ konumuna gelmelerinin hızlanmasını bekliyor.

Bakalım bu oyunun son tablosu nasıl oynanacak. Amerika’nın istediği gibi Maduro, dışarıdan destekle devrilecek ve yeni bir dış destekli iktidar değişikliği gerçekleşecek mi? Yoksa bir başka dış destek Rusya-Çin-Küba üçlüsünün desteğiyle yeni seçime giderek iktidarını sürdürebilecek mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar