Ceynak Lojistik, liman odaklı lojistik ağ stratejisi ile büyüdü
Tek sektörde derinleşerek, kendi modelini yaratmada önemli bir örnek Ceynak Lojistik… 1969 yılında kurulan şirket başka bir iş yapmadan özellikle tarım ürünleri lojistiğinde önemli bir know how oluşturmuş… Cey Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı Türkiye’nin İlk liman işletmesi alan lojistik şirketi olduk. Bu entegrasyonla verimliliği yakaladık. Bu girişim Türkiye için örnek bir model oluşturdu. Türkiye’nin 4 tarafındaki limanlarla entegre İthalat ve ihracat ürünleri lojistiğine yönelik bir ağ oluşturmuş olduk” diyor. Dışardan sadece ‘lojistik’ gibi görünen bir alanda uzun yıllara dayanan strateji belki şimdi en verimli dönemine ulaşıyor. Bu sisteme depoculuğun eklenmesiyle TMO’dan sonra en büyük kapasiteye sahip şirket Ceynak Lojistik olmuş. Ali Avcı, piyasanın regülasyonu ve fiyat istikrarı için son yıllardaki en önemli kararlardan biri diyor. Bu stratejinin öyküsünü konuştuk…
İşimizin gereği çok fazla insan ile tanışıyoruz. Ama bazen keşke daha önceden tanışsaydık dediğimiz kişiler de oluyor. Bunu karşılıklı, dostluk ve değer yaratma açsından söylüyorum. Ali Avcı bu işadamlarından biri… Grubun mütevazi ama önemli bir stratejik başarısı var. İstikrar, sabır ve samimiyetle gelen stratejiyi birkaç satırla bu hafta anlatmaya çalışalım. Ali Avcı buna mütevaziliği ile “Örnek olması açısından anlatıyorum” diyor ve aynen iletiyorum… Biraz başlara dönersek Ali Avcı başlangıcı şöyle özetliyor: “Ceynak Lojistik 1969 yılında kuruldu ve kurulduğu günden bu yana da yaptığı işin dışına çıkmamış bir şirketiz… Sektörün gelişmesiyle birlikte de gelişmiş bir şirketiz… Ceyhan’da kurulup Mersin’e geldik… Kamunun taşımalarında etkin işler yaptık o dönemlerde… Bir de bizim önemli uzmanlıklarımızdan biri tarım ürünleri taşımacılığı oldu“.
Deniz kıyısı 4 bölgeye yayıldı
Bundan sonra limanlar odaklı yayılma başlamış ve bunun gelişimini baktığımızda kritik yerlerde üsler kurulması dikkat çekiyor: “1989’da İstanbul’a geldik… Merkezimizi de o dönemlerde İstanbul’a getirdik. O zamanlar bu işin ana noktalarından biri Mersin’di… Marmara Bölgesi’nde İstanbul-İzmit’ti, Gebze ve Dilovası Liman’larında faaliyet göstermeye başladık. Burada depolarımız oldu. Arkasından İzmir geldi, Aliağa’da önemli bir yapılanmamız var. Biz İzmir’in bu bölgesinin gelecekte bir lojistik merkez olacağını söylemiştik nitekim de bugün böyle oldu. İstanbul’da da yapılanmamıza devam ettik. İstanbul’un yanı sıra Marmara Bölgesi için, Tekirdağ Limanı yine bize ait… Ambarlı Limanı’nda da varız. Orada da limanın içinde tesislerimiz var. Bugün dış ticaretin olduğu her bölgede varız. Denizlerle çevrili Türkiye’nin bu bölgelerinin tamamında yayılmaya başlamıştık.
Liman alan ilk firma oldu
Aslında dönüm noktalarından biri ve Türkiye’de yeni model yaratan girişim Samsun Liman’ının alınması oluyor. “2008’de biz Karadeniz’de Samsun Limanı’nı aldık ve liman alan ilk lojistik firma olduk. Çünkü limancılık ve lojistik birbirinden ayrı bir iş gibi görünüyordu. Kamudayken liman sadece yükleme, boşaltma yapılan bir yer olarak değerlendirilirdi. Arkasındaki tüm hizmetleri de taşeron ya da başka firmalar yapardı. Acenteliğini, gümrükçülüğünü başkaları yapardı. Halbuki esas karlılık geri sahadaki hizmetlerdedir. Bunu entegre yapabilirseniz doğru modeldir. Tabii bunu yapabilmeniz için limanın sahibi olmanız gerekir. Yoksa bunu gerçekleştirme imkanınız yok. Yoksa Aynı uyum ve sekronizasyon olmuyor. Biz pek çok arayıştan sonra orayı aldık. Günün şartlarına göre yüksek bir fiyat verdik. Hatta bu adam deli mi burayı niye bu fiyata alıyor dendi. 125 milyon dolar para verdik ve üzerine ciddi bir yatırım yaptık. Neredeyse yeni bir liman yaptık. Fakat güzel bir model oldu. Geri sahadaki hizmetle limancılığı Türkiye’de ilk kez birleştirdik. Böylece büyük verimlilik, maliyet avantajı ve hız kazandık”.
Depolamayınca ithal ediliyor
Ali Avcı özellikle ‘lisanslı depoculuk’ konusunun piyasa açısından önemine değiniyor ve şöyle diyor: “Tabii bizim depoculuğa ilk başlayan şirketlerden olduğumuzu söylemiştim. Biz şimdi lisanslı depoculuk da önemli projeleri hayata geçirdik. Biraz geç kalınsa da Türkiye için önemli bir uygulama oldu. Avrupa’nın 50-100 yıl önce yaptığı sistem bu aslında… Bunu Toprak Mahsulleri Ofisi 10 yıl önce de denemişti aslında… Sonra bu gerçekleşemedi. Türkiye için kritik projelerden biri… Çünkü biz liman ve ticaret bölgelerine depo yapıyoruz. Ama İç Anadolu Bölgesi’ne depo yapmak risklidir. Buna kim garantör olacak. Birisi dolum garantisi vermezse nasıl yapacaksınız. Buradaki sorunu çözecek devlettir. En büyük sorun depolama… Depolayıp saklanamadığı için ithalat yoluna gidiyorsun. Yine ikinci nokta adamın sağlayacak yeri olmadığı için ürününü yok pahasına satıyor. Böylece fiyat istikrarsızlıkları doğuyor. Hem borsanın oluşması, hem piyasanın regüle edilmesi açısından aslında çok kritik, önemli bir karardır”.
Depoculukta en büyük kapasite
Ali Avcı ‘lisanslı depoculuk’ konusunda kendilerinin ne yaptığını da şöyle anlatıyor: “Biz Ceyhan’da TMO’dan 180 bin tonluk bir ihale aldık ve yaklaşık 200 bin tonluk bir tesis kuruyoruz. Tek noktada, 100 bin metre kare alanda bunu yapacağız. Tekirdağ’da liman haricinde 50 bin tonluk bir projemiz var. Lisanslı depoculuğun içine biz de bir taraftan girmiş olduk. Fakat kendi alanlarımızda da büyümeler, yatırımlar yapacağız bu ihalelerin dışında. Biz böylece Türkiye’nin özellikle denize kıyısı olan 4 yanında büyük ve önemli bir entegrasyonu gerçekleştirdik. Ayrıca tarım lojistiğinde öne çıkarak da bir ihtisaslaşma yarattık. Başka işler de yapıyoruz ancak ağırlığımızı bu oluşturuyor. Bu alanda 1.5 milyon ton gibi ciddi bir depolama kapasitemiz var. TMO’nun yapılanmasından sonra Türkiye’nin en büyük depolama kapasitesi bizde. Bu tek bir şirket için çok ciddi bir kapasite… Bunu daha da artırıyoruz. 2 milyon tonun üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu aynı anda kapasite, siz ayda bir devir yaparsanız 10 milyon tona kadar çıkar bu kapasite…”.