Çevreci yeni nesil ya da yeni nesil hedonizm
Çevreci yeni nesil… Dijital çağın göz bebeği, sürdürülebilirliğin savunucuları... Global Web Index Raporu’na göre Z kuşağının yüzde 72’si üretim yapan markaların, olumsuz çevresel etkilerden sorumlu tutulmaları gerektiğine inanıyor.
Yüzde 82'si alışveriş değerlerini; çevre sorunları, iklim krizi ve geri dönüşüm etrafında örgütlüyor. Ancak dijital ekranların arkasında yankılanan çevrecilik söylemleri gerçek eylemlerle örtüşmüyor. Çünkü görünenin aksine hedonik tüketim alışkanları, çevreci tüketim alışkanlıklarından daha yüksek… Bunu temel nedenlerinden biri ise sosyal medya…
Sosyal medya hedonik tüketimi körüklüyor
Express VPN’in araştırmasına göre bu dijital labirentte fazlaca vakit geçirenlerin gerçek dünyayla ve dünyanın gerçek sorunlarıyla kurdukları bağ son derece zayıf. Çevrimiçi şöhret ve popülerlik arzuları oldukça yüksek olan bu neslin neredeyse yüzde 90’ına yakını sosyal medyanın, kendilerinin mutluluğu üzerinde yüzde 86 etkisi, öz imajları üzerinde ise yüzde 85 etkisi olduğunu söylüyor.
Bir başka deyişle yalnızlık ve içe kapanıklığın hüküm sürdüğü sosyal medyanın gölgelerinde dolaşanlar, benmerkezcilik duvarlarına çarpıyor ve teknolojik cihazlar, bir neslin yalnızlığını ve benmerkezciliğini besleyen kısır bir döngüye dönüşüyor. Empati gerektiren durumlar, bu sanal dünyada nadiren karşılarına çıktığından söylemleri ile eylemleri arasındaki gerçekliğin makası da doğal olarak gittikçe açılıyor.
Z kuşağının gizli yüzü: hedonik tüketim eğilimi
Hedonik tüketim ise tam bu noktada devreye giriyor. Bireylerin istek ve ihtiyaçları dışında haz almak ve tatmin olmak amacıyla yaptıkları satın alma davranışının karşılığı olan hedonik tüketimde ürün veya hizmetin sağlamış olduğu yarardan ziyade duygusal olarak alınan haz ve mutluluk hissi ön planda.
Yani çevreci ve sürdürülebilir tercihlerle gerçek bir bağı bulunmuyor. Jenerasyonun, hedonik tüketim odaklılığının en önemli vesikalarından biri de moda sektörü. Mckinsey’nin hazırladığı En Son Moda Durumu Raporu’na göre moda çekimleri ve tekstil ürünlerinin sergilenmesi, sosyal medyada en çok izlenen ve en çok üretilen içeriklerin başında geliyor.
Döngüsel ekonomiyi ve sürdürülebilirliği desteklemek için yapıldığı öne sürülen “ikinci el giyim” ürünlerinin satışı ise fiyatlarının yeni ürünlerden daha fazla olması nedeniyle, bu hareketin sürdürülebilirlikten ve çevrecilikten uzak bir tutum olduğunu, kullanılmış giysilerin fiyatını yükselterek yeniden satmanın psikolojik olarak hedonik tüketimle ilişkili olduğunu gösteriyor.
Nesiller boyu süren umut ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri
Her yeni nesil, bir önceki jenerasyona göre dünyayı değiştirmek adına yeni bir umut… Her neslin, kendinden sonra gelenlere daha yaşanabilir ve daha sağlıklı bir dünya bırakmak konusunda tarihi bir görevi var. Ancak tüm bu veriler bize şunu gösteriyor: sanayi devriminden bu yana, dünyanın tüketim alışkanlıklarını bile değiştirmeye gücü yeten bir nesil henüz gelmemişken; insanlık, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen “açlığı ortadan kaldırmak”, “yoksulluğu sona erdirmek”, “iklim adaletini sağlamak” gibi sürdürülebilir kalkınma hedeflerini nasıl gerçekleştirebilir?