Çevre ve güvenlik sorunumuz kalmamış gibi
Ya meslektaşlarımız üçüncü sayfa haberlerini "uyduruyorlar" ya da istatistikler bu kez doğruyu söylemekten uzak kalıyor.
TÜİK'in konut ve çevre sorunlarıyla ilgili son on bir yılı kapsayan araştırması, Türk halkının konutla ilgili sorunlarını pek aşamadığını, ama çevre ve güvenlikle ilgili sorunlarının neredeyse bitmek üzere olduğunu gösteriyor.
TÜİK'in çalışması 2006 yılından 2016 yılına kadar olan dönemi kapsıyor. Biz bu çalışmada 2006 ile 2016 yıllarını karşılaştırdık.
Konutla ilgili sorunlar biraz hafifl ese de sürüyor. Birkaç örnek verelim:
Konutunda sızdıran çatı, nemli duvar, çürümüş pencere çerçevesi olduğunu söyleyenlerin 2006 yılında yüzde 44.8 olan oranı geçen yıl yüzde 38.1'e inmiş. Tüm gelir grupları bu sorunun azalmakta olduğunu belirtmişler.
Konutunun izolasyondan dolayı iyi ısınmadığını söyleyenlerin oranı düşmüş. Medyan geliri yüzde 60'ın altında olan, yani görece yoksul kesimlerde ise iyi ısınamama sorununun arttığı gözleniyor. Düşüş, toplamda.
Odaların karanlık olması ya da yeterli ışık alamamasından yakınanların oranı da tüm gelir grupları itibariyle azalma göstermiş.
Yok olmaya yüz tutan sorunlar!
TÜİK'in çalışması bir yönüyle konutla ilgili durumu ortaya koyuyor, bir yönüyle de hanelerin çevreyle ve komşularıyla olan ilişkilerini gözler önüne seriyor.
Ve görüyoruz ki biz farkında değiliz ama "çiçekler, böcekler, kol kola şarkılarla lay lay lom" yaşıyormuşuz.
Trafikte neredeyse herkes patlamaya hazır bir bomba. Daha birkaç gün önce üç kardeşin kendilerine korna çaldığı gerekçesiyle bir sürücüyü öldüresiye dövüp sonra araçla üstünden geçtiklerini okuduk, televizyon haberlerinde de izledik.
Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti işlenmiyor olsun. Kılık kıyafetinden ötürü genç kadınların rahatsız edilmesini giderek olağan karşılayan bir grup oluşmadı mı?
Ya hayvanlara saldıranlar... Bunu yapanlar hiçbir gün bir kedinin, bir köpeğin gözlerindeki masumiyeti anlamamışlardır zaten.
Türkiye bu duruma gelmiş; ama TÜİK'in çalışmasına bakarsanız 2006'ya göre çevre konusunda da, ikili ilişkilerde de çok daha esnek ve iyi durumdayız. İşte size birkaç örnek:
Komşulardan ya da sokaktan gelen gürültüden rahatsız olanların oranı yüzde 25'ten yüzde 16'ya düşmüş.
Ya komşular birbirlerine karşı eskiye göre çok ama çok saygılı, kimsenin çıtı çıkmıyor; ya evler ses izolasyonu yönünden muhteşem inşa ediliyor ve isteseniz de komşuyu rahatsız edemiyorsunuz, sokaktan da tabii ki gürültü gelmiyor, etrafta ne seyyar satıcı kalmış, ne sürücüler olur olmaz yerde kornaya basıyor.
Hava ve çevre kirliliği ve diğer çevresel sorunların varlığına işaret edenlerin oranında da düşme var. Bu tür sorunlarının arttığını söyleyenler görece yoksul kesim.
Bu kesim ya bu sorunlar konusunda daha bilinçli hareket ediyor ya da bu tür sorunları daha ağır yaşıyor.
Bir soru da şu: Suç ve şiddet olaylarıyla yoğun şekilde karşılaşıyor musunuz? Yanıtlara bakıyoruz, tüm gelir gruplarındakiler 2016'da 2006'ya göre daha az suç ve şiddet olayıyla karşılaştıklarını söylemişler. Bu soruya 2006 yılında yüzde 21'lik bir kesim evet derken, 2016'da evet diyenlerin oranı yarı yarıya azalmış ve yüzde 11'e düşmüş.
Bu yanıt karşısında yorum yapamadık ve bu kez yorumu sizlere bırakmayı tercih ettik...