Çevre bilincine Instagram darbesi
Gezegenimizin karşı karşıya olduğu büyük sorunlara çözüm arayışı içinde, kitleleri bilinçlendirmek ve harekete geçirmek hayati önem taşıyor. Bu noktada, sosyal medya en etkili ve en hızlı iletişim aracı… Özellikle Instagram, Türkiye’de 57,10 milyon kullanıcı ile en popüler sosyal medya platformlarından biri… Kullanıcılar günlük ortalama 2 saatlerini bu platformda geçiriyor.
Bilhassa, Z kuşağı gibi sosyal medyanın karnında doğmuş milyonlarca insana ulaşmak hayati bir rol oynuyor. Çünkü gezegenimiz karşı karşıya kaldığı kriz, sadece doğal kaynaklarımızın tükenmesiyle sınırlı değil; aynı zamanda bu durum hakkında farkındalık yaratma ve çözüm üretme hızımızla da ilgili. Bu perspektifte göre çevre bilincinin yayılması ve sürdürülebilir yaşam tarzlarının benimsenmesi, hayati önem taşıyor. Peki, bu konuda en güçlü silahımız ne? Elbette ki kullanıcı sayısı nedeniyle önemli bir kitle iletişim aracı olarak sosyal medya…
Çevre için sosyal medyanın gücü
Küresel ısınma, sera gazı ve iklim değişikliği gibi bir üçgenin ortasında biyolojik çeşitliliğin azalması gibi devasa çevresel sorunlarla karşı karşıyayız. Geleneksel medya kanalları, bu sorunları yeterince gündeme getirmekte zorlanırken, sosyal medya adeta bir kurtarıcı rolü üstleniyor. Günümüzde, Instagram, Facebook, X ve TikTok gibi platformlar, milyonlarca insana anında ulaşarak çevre bilincini artırma ve harekete geçirme konusunda muazzam bir potansiyele sahip. Düşünün bir kere, Greta Thunberg’in küresel bir ikon haline gelmesi sosyal medya sayesinde oldu.
Genç bir kızın tek başına başladığı iklim grevi, sosyal medya aracılığıyla dünyanın dört bir yanına yayıldı ve milyonlarca insanı sokaklara döktü. İşte birkaç saniyelik bir video, binlerce kelimeden daha etkili olabiliyor. Instagram’da izlediğimiz bir kaplumbağanın plastik atıkla boğuşması, deniz kirliliği ile ilgili olarak kaleme alınmış bir makaleden çok daha etkileyici. Çünkü insanlar, görsel içeriklerle rasyonel bir bağ kurar ve bu da çevre bilincini artırmada kritik bir rol oynar. Sosyal medya, bu açıdan iki yönlü iletişim sağlıyor: bilgi edinme ve bilgiyi tabana yayma…
Çevre kirliliğine karşı eko-etkileyicilerin rolü
Sosyal medyanın bir diğer önemli yönü ise influencerlar… Çevre örgütleri, bireyler ve aktivistler, sosyal medya aracılığıyla doğrudan kitleleriyle iletişim kurabiliyor, soruları yanıtlayabiliyor ve onları bilgilendiriyor. Bu etkileşim, toplumsal bilinci artırmak ve sürdürülebilir davranışları teşvik etmek için oldukça önemli. Milyonlarca takipçisi olan etkileyiciler, sürdürülebilirlik mesajlarını geniş kitlelere ulaştırmada büyük bir etkiye sahip. Özellikle çevre dostu yaşam stilini paylaşarak, takipçilerini bu yönde teşvik influencerlar, bugün dünyanın ve insanlığın çok ihtiyaç duyduğu küçük değişimleri tetikliyorlar. Bu, bireylerin günlük yaşamlarında küçük ama etkili değişiklikler yapmalarını sağlıyor. Bu küçük adımlar, eşiği geçilmiş çevresel felaketlerin büyümesini önlemek için aslında oldukça büyük ve son derece önemli adımlar.
SKA 17 ile çelişen durumlar
Instagram’ın kapalı kalmasının Türkiye ekonomisine günlük maliyetinin 1,9 milyar TL. Ancak bundan daha da vahimi, dijital platformların erişime kapatılması veya kısıtlanmasının, “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” ile çelişiyor olması. Örneğin SKA 17: Bilgiye erişim, küresel iş birliği ve ortaklıkların güçlenmesi ile ilgili. Yani erişim engeli, Paris İklim Anlaşması’nda verdiğimiz taahhüttü ve SKA 17’yi doğrudan göz ardı ettiğimizi gösteriyor. Gezegenimiz için zaman daralırken çevre bilincinin artırılması her zamankinden daha önemli. Sosyal medya, bu mücadelede en güçlü müttefiklerimizden biri. Bu nedenle bilgiye erişim ve dijital iletişim, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya için küresel iş birliğini teşvik etmeye devam etmeli…