Cep telefonu ile gelen kazalarda sorumluluk kimde?

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Telefonla gelen kazalar

Valerie Walker, arabası ile işe giderken bir yandan da cep telefonu ile konuşuyor, bir müşterisinden randevu almaya çalışıyormuş. Telefon konuşmasına öylesine dalmış ki, trafiğin yavaşladığını fark edememiş. Önündeki arabanın stop lambalarını gördüğünde frene basmış ama çok geç kalmış. Valerie Walker'ın arabası öndeki arabaya çarpmış ve önüne alıp sürüklemiş. Öndeki arabanın sürücüsünün kolu araba ile kaldırım arasında kalmış. Uzun tedaviler çare olmamış, kadının kolunu kesmişler. Kolu kesilen dört çocuklu dul kadın Walker'ı ve şirketini dava etmiş. Mahkemeye gitmeden şirket, kaza kurbanı kadın ile anlaşmış ve 5,2 milyon dolar ödemeyi kabul etmiş.

Araba sürerken telefon kullanımından dolayı meydana gelen kazalarda Amerika'da şirketlerin tazminat ödemeleri ilk değil. Örneğin, kaza kurbanı bir aile kazaya neden olan kişinin  şirketini mahkemeye vermiş. Jüri, şirketi 20 milyon dolar ödemeye mahkum etmiş. Aile, şirketten 16 milyon dolar alarak uzlaşmış. Yine benzer bir kazada Arkansas jürisi bir kereste şirketini suçlu bulmuş. Şirket kaza mağduruna, 16 milyon vererek mahkemenin vereceği cezadan kurtulmuş. Bir başka olayda bir bayan avukat müşteri ile telefonda konuşurken arabası ile 15 yaşındaki bir kıza çarpıp öldürmüş. Kızın ailesine  avukat 2 milyon dolar, şirketi de açıklanmayan yüklü bir para. ödemiş.

İnsanın değeri

Yukarıdaki olaylarda iki önemli boyut var. Birincisi, insana verilen değer. Amerikan mahkemeleri, insana gelen zararın tazmininde, hatırı sayılır rakamları ceza olarak verebiliyor. Her ülkenin koşulları farklı. Örneğin üç ülke alalım. Afganistan, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu üç ülkede kazada zarar gören kimselere ödenecek paralar farklı olacaktır.  Çünkü kişilerin bu ülkelerdeki para kazanma potansiyelleri, ekonomik değerleri farklıdır. Kişilerin ekonomik değeri, geleceğe dönük gelirlerinin o günkü değeri baz alınarak hesaplanır. Evet, insan hayatına değer biçilemez. Evet, o dört çocuklu dul kadın aldığı 5.2 milyon dolar ile kolunun yerine yeni bir kol alamaz. Ama en azından  ekonomik sorunlarını çözebilir. Geçirdiği travmayı, bu paranın sağlayacağı kolaylıklarla biraz olsun unutabilir.

Şirketlerin sorumluluğu

Bu olaylardaki önemli bir diğer boyut da, çalışan telefonla iş konuşurken  kaza yaptığında şirketin bundan sorumlu tutulması. Çalışan, şirket dışında da olsa, şirket adına çalışıyordu mantığından hareket ediliyor. Örneğin,  Valerie Walker şirket işi için telefonda konuşuyordu. Telefonda konuştuğu için  kaza yaptı.  Bu nedenle, verilen zarar şirketin verdiği bir zarardır. Mahkemeler "Sorumluluk şirketindir" mantığından hareket ediyor.

Sanırım bizim ülkedeki uygulamalar yukarıda gördüğümüz örneklerden burada ayrılıyor. "Suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz"  sözü, aslında ülkemizde "Suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz; hele samur kürkü olanlar hiç almaz" diye değişmeli.  Suç şirketin de olsa,  suç sonunda en alttaki garibanda kalır bizde.Örneğin, bir tren kazasında makinisti atarsın içeri, iş tamam.

Ateş, düştüğü yeri yakar. Eğer ateş  şirkete düşerse, şirketi yakar ve şirket de bir daha yanmasın diye gereken tedbirleri alır. Örneğin, yanımdan hızla geçen  beton karıştırıcı kamyonlarını görünce korkuyorum. O  hız ve o kütlenin çarptığı yerlerde açacağı zararı tahmin edebiliyorum. Sürücülerin yüzlerindeki ifadeyi ve ellerindeki telefonları görünce daha da ürküyorum. Diyelim ki, sürücü kaza yaptı. "Tut kelin perçeminden" misali para ödenemiyor, sürücü hapse giriyor. Şirket, beton karıştırıcı kamyonunu yeni işe aldığı başka bir cahil caniye teslim ediyor.  Ama sürücünün yaptığı kazanın bedelini, yukarıdaki olaylarda anlatıldığı biçimde, kamyonun sahibi  şirket ödeyecek olsa, durum değişik olacaktır. İşte o zaman o şirket, cahil ve cani bir sürücüye bu öldürücü suç aletini teslim etmeyecektir. Sürücüsünü ona göre seçecek ve eğitecektir. Mesele, şirketlere ağır cezalar ödetme meselesi değildir. Cezanın caydırıcı rolünün olması meselesidir.

Haksızlık yapmak istemem. Beton karıştırıcı kamyon sürücülerini bir örnek olarak  verdim. Seyir halinde iken cep telefonu ile konuşan İETT otobüsü sürücüleri de, halk otobüsü sürücüleri de, hormonlu cip sürücüleri de beni aynı şekilde korkutuyor. Kimse bunlara dur demiyor. Örneğin, otoyollar Allaha emanet, korumasız;otoyollarda bir polise rastlamak mucize. Onlar sanırım çok büyük büyüklerimizi korumakla meşguller.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019