CEO sadece şirketi değil, şirketin yaşadığı dünyayı da yönetebilmeli

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

İş dünyasının ve kurumlarının bugün ve gelecekte en hayati ihtiyacı, tüm paydaşlarına karşı güven inşa etmek. Kurumsal yönetişim, sürdürülebilir güven inşa etmenin temelini oluşturuyor.
Bugün, küresel ısınmadan, dijitalleşmeye şirketlerin iş yapma biçimlerini değiştiren çok fazla etkenle karşı karşıya olduğumuz bir süreçteyiz. Dolayısıyla, iş yapma biçimleri değişirken, şirket yönetimlerinin ve yönetim kurullarının da bu değişime uyum sağlaması gerekiyor. İçinde yaşadığımız çağda, iyi yönetişim ne anlama geliyor? Robotların devreye girdiği, teknolojinin her sektörü etkilediği bir süreçte, “yönetişim” nasıl etkileniyor? Yönetim kurullarındaki değişimler ne yönde gelişiyor?

Argüden Yönetişim Akademisi, geçtiğimiz ay, bu konunun önemini anlatmak ve farkındalık yaratmak amacıyla, Dünya Bankası Grubu organizasyonu olan International Finance Corporation (IFC) işbirliğinde bir sertifika programı gerçekleştirdi. Program kapsamında Türkiye’ye gelen Prof. David Beatty, yönetişim konusunda dünyanın önde gelen isimlerinden biri. Uluslararası Kurumsal Yönetişim Ağı (ICGN) tarafından verilen “Ömür Boyu Başarı Ödülü”nün sahibi olan Prof. Beatty, 35’ten fazla Yönetim Kurulu üyeliği ve sekiz farklı halka şirketin Başkanlığını yapmış ve yaklaşık 6 bin yönetim kurulu üyesine eğitim vermiş.

Görüşlerini aldığım Prof. David Beatty ile Ar-Ge Danışmanlık ve Argüden Yönetişim Akademisi kurucusu Dr. Yılmaz Argüden’in ön plana çıkardıkları en önemli unsurlardan biri; CEO’ların önümüzdeki dönemde şirketi olduğu kadar, şirketin içinde bulunduğu çevreyi de yönetmeleri gerektiği. Günümüzde CEO’nun dünyada ne olup bittiğini anlaması ve bu bilgiyi şirkete taşıması gerekiyor. Yani sadece iş insanı, yönetici değil, aynı zamanda duyarlı bir vatandaş, hatta gerektiğinde politikacı, sosyal bir aktivist ya da bir elçi rolünü üstlenmesi gerekiyor. Çünkü yönetilmesi gereken en büyük zorluk ve değişim, şirket içinde değil, dışında yaşanıyor.

“Yönetim kurulu dışarıdaki ormanı görebilmeli”

“Bundan 10-15 yıl önce S&P 500’de CEO’ların yaş ortalaması 62 idi, bugün 40 civarında” diyen Prof. David Beatty, dijitalleşmenin şirketlerde ciddi bir dönüşüm başlattığını ifade ediyor. Bu dönüşümü Prof. Beatty’den dinleyelim: “Bugün Airbnb gibi bir marka tüm otelleri yerinden edebiliyor. Ya da 1927 yılında kurulan ABD’li oteller zinciri Mariott, Çinli e-ticaret sitesi Alibaba ile işbirliği içine giriyor. Bu işbirliği ile Çin’de tüm otel rezervasyonları akıllı telefondan yapılıyor. Otele geldiğinizde GPS sizi izliyor. Hangi odada kalacağınızı söylüyor. İş yapış modelleri bu kadar değişirken, yönetim kurulları ve CEO’ların gündemi de değişiyor tabi ki. Şirketler bu değişen gündeme çözüm üretecek farklı komiteler kuruyorlar. Bir tır şirketi bile rekabet edebilmek için teknoloji şirketi satın alabiliyor. Ya da Exxon Mobil, yönetim kuruluna Yale Üniversitesi Okyanus Bilimleri Enstitüsü’nden bir kadın profesörü dahil ediyor. Sürdürülebilirlik kavramı her geçen gün çok daha fazla önem kazanmaya başlıyor. Bu süreçte sosyal ağların etkisi de ciddi oranda artmış durumda. Bir CEO, ne kadar başarılı olursa olsun, sosyal hayatta herhangi bir yanlış hareketinden dolayı işinden olabiliyor. Bugün iyi bir şirket olmak sadece finansal göstergelere bağlı değil, finansal olmayan sonuçlar da çok büyük önem taşıyor. Topluma karşı sorumluluk sahibi, kısa vadeli karlılığa odaklanmayıp, orta ve uzun vadeli düşünen şirketler ‘iyi şirket’ olarak değerlendiriliyor. Ve tabi ki, yönetim kurulu ve CEO’nun tüm bu süreci uyum ve sürekli paylaşım içinde yönetmesi gerekiyor. Birlikte hareket etmek ve şeffaf olmak çok önemli. Bir diğer önemli konu da, yönetim kurulunun şirkete değer yaratması. Değer yaratma sürecinde en önemli unsur, dışardaki bilginin şirket yönetimine taşınması. Yani dışardaki ormanı görebilmek... Ancak bu sayede alternatif bakış açıları ve yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi mümkün olabilir.”

Yönetmek değil, “ebeveynlik yapmak”

“İyi yönetişim kurumlara duyulan güvenin artırılmasıdır. İyi yönetişim, başkalarının kaynaklarını kullananların gücünün kontrol edilmesini içerir. Bu nedenle, başarının sürdürülebilirliğini tutarlı, sorumlu, hesap verebilir, adil, şeff af ve katılımcı bir yaklaşım belirler” yorumunu yapan Dr. Yılmaz Argüden, kurumsal yönetişim sürecinin doğru yapılandırılabilmesi ve sürdürülebilir olarak yönetilmesi için yönetim kurulu ve yönetim kurulu başkanlarına çok önemli görevler düştüğünü ifade ediyor. Dr. Argüden’in yorumları şöyle: “Yönetim kurulu temelde, şirket politikalarının en tepede belirlenmesinden, bu politikaların hayata geçirilebilmesi için doğru iklim ve kültürün oluşturulmasından sorumlu. Aslında yönetim kurulu ile CEO’nun ilişkisini ‘Yin-Yang’ olarak değerlendirebiliriz. Bugün Türkiye’da aile şirketlerinin yaşadığı en önemli sorun, yönetim ve sahiplenmeyi ayıramadıklarında yaşanıyor. Bu durum şirketin değer kaybetmesine neden oluyor. Bu konuda örnek alınması gereken isim Vehbi Koç'tur. Vehbi Koç, yönetişim ve yönetim arasındaki farkı her zaman ortaya koydu: Yöneticilerine asla emir vermezdi. ‘Bunu nasıl yapmalıyız? Sen bu konuya nasıl yaklaşıyorsun?’ gibi sorular sorar ve onlardan kendi önerilerini dile getirmelerini beklerdi. Aslında yönetmekten çok, yol gösterirdi, bir nevi ‘ebeveynlik’ yapardı. Yöneticilerinin tüm fırsat ve risklerini anlamalarını, kendi öneri ile gelmelerini sağlardı. Onlara sorumluluk verirdi. Önemli olan yol göstermek ve gözetmekdir. Aynı çocuklarınızla ilişkinizde olduğu gibi. Onların sizin gibi değil, farklı bireyler olmasını istersiniz; yoldan çıkmamalarına dikkat edersiniz ama kendi yollarını bulmaları gerekir. Şirketleri de yöneticiler yönetir. Sizin göreviniz en iyi insanları bulup, onları yetiştirmektir. İşte tüm bu süreçte, birbirimizin yerine geçip rolleri karıştırmadan, birlikte çalışmak gerekir. Aksi taktirde tüm şirket acı çeker.”

“İyi yönetişim bir kültür, bir iklim ve bir davranışlar bütünüdür"

Argüden Yönetişim Akademisi, ulusal ve uluslararası arenada rol alan özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşlarında iyi yönetişimin geliştirilmesini destekliyor, kurumlar ile paydaşları arasındaki güven duygusunu geliştirerek yaşam kalitesini artırmayı ve sürdürülebilir değer yaratmayı hedefliyor. Akademi, yönetişim alanında “ilk başvuru noktası” haline gelmiş bir bilgi merkezi olmayı amaçlarken, bu alanda tez yazan lisansüstü eğitim öğrencilerine burs imkanı sağlıyor. Akademi tarafından Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim merkezi İşbirliği ile düzenlenen Kamuda İyi Yönetişim Sertifika Programı, kamu politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasına katılımcı demokrasiyi geliştirmek ve yenilikçi yöntemler ile kamu işletmelerinde hizmet kalitesini artırmak üzere geleceğin lider kamu yöneticilerini geliştirmeyi amaçlıyor. Bu programa ek olarak, IFC işbirliğinde Özel Sektörde İyi Yönetişim programı ve ayrıca Sivil Toplumda İyi Yönetişim programı da her alanda yönetişim kalitesinin artmasını hedefliyor. Dr. Argüden yönetişimin bir kurumda sadece karar vericileri değil, tüm paydaşları kapsadığına dikkat çekiyor ve iyi yönetişimin olmazsa olmazlarını şöyle tanımlıyor:

- “Yönetişim, bir kurumun hedeflerine ulaşması açısından kritik öneme sahip. Bu hedefin gerçekleşebilmesi için kurum ve tüm paydaşların, tutarlılık, sorumluluk, hesap verebilirlik, adillik, şeffaflık, etkililik ve katılımcılık ilkelerini temel almaları gerekiyor.

- İyi yönetişim kurallarla değil, davranışlarla sağlanır. İyi yönetişim bir kültürdür, bir iklimdir ve bir davranışlar bütünüdür.

- Katılımcılığı, tek sesliliği değil, çoksesliliği hedefleyen yönetişim anlayışının en önemli ön koşullarından biri de insanların hayatlarını ilgilendiren konularda bilgilenebilmeleri ve bunun için gerekli araçlara sahip olmalarıdır.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar