Cenevre’ye dair
Tüm dünyada otomotiv sektörünün kalbi geçen hafta İsviçre’nin Cenevre kentinde attı. Dünyada faaliyet gösteren tüm şirketlerin en üst yöneticileri, fuara katılarak markaları hakkında bilgi verdi. Fuarda, Türkiye’de üretilen ve üretilecek modeller de yer aldı. Honda, Toyota önümüzdeki dönemde ülkemizde üretecekleri modelleri sergilerken, Tofaş ise Egea ailesinin iki yeni üyesini en üst düzey katılımla tanıttı.
Cenevre’den yansıyanlara bakıldığında öncelikle sektörün son birkaç yıldır gözlemlenen ölü toprağını üstünden attığını görüyoruz. Yansıyanlara diyorum çünkü 20 yıldır aralıksız katıldığım fuara bu yıl özel bir sebep nedeniyle gidemedim. Ama, İstanbul’dan takip edince bazı noktalarda fuar yoğunluğundan kaçan detayları da yakalama şansını da bulabildik.
Fuar daha hareketliydi
2000’li yılların başında hemen tüm standlarda gözlemlediğimiz pahalı ve şaşalı şovlar muhtemelen bir daha geri dönmeyecek, ama fuarın daha hareketli olduğu da bir gerçek. Özellikle süper lükslerin yarattığı beygir canavarları oldukça dikkat çekiyor. Hep söylediğim gibi otomotiv dünyası her ne kadar çevre duyarlılığı nedeniyle limitlerini aşağı çekmiş olsa da sadece bazı dolar milyarderlerinin sahip olabileceği süper oyuncaklara uzaktan bakmak bile bir keyif.
Emisyon denildiğinde Volkswagen standında yapılan şov ya da protesto da oldukça sevimliydi.
VW’nin başkanı basın sunumu sırasında konuşurken, servis elemanı kıyafetiyle “Cheat Box” yani “hile kutusu” yazılı temsili bir otomobil parçası ile sahneye dalan İngiliz komedyen, aynı zamanda hoşgörü ve protesto konusunda da bir ders verdi. Genel olarak yansıyan haberler Avrupa’nın eski günlerine dönmesinin çok uzak olmadığını vurguluyor. Türkiye gibi gelişmekte olan piyasaların sürat motoru gibi hareket etmesinin aksine, daha çok büyük tonajlı petrol tankerleri davranan Avrupa pazarı artık uzun bir süre rotasından çıkmaz gibi duruyor.
İhracatta AB'nin payı artıyor
Kriz ortamlarına geç tepki verip, ağır ağır yavaşlayan, krizden çıkarken de yine aynı şekilde aheste aheste yol alan Avrupa pazarı, artık istimini almış durumda. Nitekim istatistiki veriler de bu noktayı doğrular nitelikte. Avrupa pazarının büyümesi, büyüme momentumunu koruması Türkiye açısından da çok önemli. Zira, resmi açıklamalar her ne kadar aksini söylese de iç pazarda bir gerginliğin olduğu da aşikar. İşte böyle bir durumda, artan bir Avrupa pazarı, en azından Türk sanayisinin lokomotifi konumundaki otomotiv ihracatına olumlu yansıyacak ve ekonomiye bir nebze de olsa nefes aldıracaktır.
Nitekim, şubat ayında yüzde 17 artışla 1 milyar 985 milyon dolar ihracat gerçekleştirilirken, bu rakam Türkiye ihracatından son yıllarda otomotivin aldığı en yüksek pay olarak da dikkat çekti. Söz konusu rakamla birlikte , AB ülkelerinin ihracattan aldığı payda da bugüne kadarki en yüksek oran olan yüzde 81’e ulaşıldı.
Bunun ardında ise AB’nin çok önemli pazarları olan İngiltere, Almanya, İspanya gibi ülkelere yapılan ihracatın yüzde 48 artması yatıyor. Yani sözün özü, Cenevre’den gelen sinyallerin, ihracatçının yüzünü güldüreceği kesin gibi duruyor.