Cemaat kültüründen toplum kültürüne geçme zamanı

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Üniversitedeyken aldığım Amerikan Siyasal Hayatı dersin okumalarından bugün de hatırladığım bir hikaye var. Biliyorsunuz, 19. yüzyılın ortasında patatese musallat olan bir böceğin büyük kıtlığa sebep olması sonucu İrlanda’dan Amerika’ya büyük göç yaşanır. Göçmenler fakirdir, gruplar halinde kentlere yerleşirler, “ne iş olsa yaparak” hayata tutunurlar. Yoğun rekabetin yaşandığı bireyci ortamda ayakta kalabilmenin sırrı aynı kentte yaşayan İrlandalılar cemaatinin yüksek iç dayanışma sergilemesidir. Herkes diğerlerine karşı birbirini kollar, destekler. Dayanışma ve topluca hareket edebilme, siyasi başarıyı beraberinde getirir. Örneğin, bazı büyük kentlerde belediye başkanlığı İrlanda kökenlilere geçer. İrlandalılar zamanla zenginleşir, Amerikan toplumuyla kaynaşırlar; cemaat dayanışması zayıflar. Yakın zamana kadar Şikago’yu İrlanda kökenli başkanlar yönetmiştir. Nakledeceğim olay da geçen yüzyılın başlarında, henüz İrlanda kökenlilerin cemaat anlayışıyla hareket ettikleri bir dönemde geçiyor. İrlanda kökenli başkan, belediyenin tüm ihalelerini ailesine ve yakınlarına verince şikayetler yoğunlaşır, olaylar yargıya intikal eder. Yargıç başkana sorar: “Sizin belediye ihalelerini ailenizin mensuplarına ve dostlarınıza verdiğiniz iddia ediliyor. Ne dersiniz?” Başkan böyle bir itham karşısında şaşırmıştır: “Pekiyi ama başka kime verebilirdim ki?” diye mırıldanır. Başkan yaptığını tabii bulmakta, yanlış bir iş yaptığını bile anlamamaktadır. 

Hikayeyi neden aktardığımı tahmin etmiş olmalısınız. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın ailesine ait olan şirketin kendisi bakan iken devletten aldığı bir arazi, kar paylaşımı anlaşması yaptığı müteahhit tarafından kentsel dönüşüme sokulmuş, inşaat alanı genişlemiş, vergi muafiyeti sağlanmış, büyük varlık artışı gerçekleşmiştir. Bakan, arazinin statü değişikliğini ortağın yaptığını, değişikliği onaylamadığını beyan etmektedir. Bakan görevde bulunduğu esnada böyle bir satışın aile firmasına yapılması klasik bir çıkar çatışması örneğidir, ancak Sayın Bakanın aynen Şikago eski belediye başkanı gibi, “Ben kötü bir şey yapmamıştım ki,” diyebilmektedir. Bu tutumu da yadırgamamak lazım, çünkü iktidar katının genelinde esen havalar bundan farklı değil. Gerek bakanlar ve milletvekilleri, gerek iktidar partisini destekleyenlerin azımsanmayacak bir bölümü, uzun süreler siyasetten dışlandıklarını, güçlü bir iç dayanışma sayesinde iktidara geldiklerini, şimdi de kuralları eğip, bükerek çıkar dağıtımından yararlanmaya hakları olduğunu düşünüyor. Bu ortamda, yetkilerini yakınları lehine kullanmaları bir çıkar çatışması olarak görülmüyor, sakıncalı bulunmuyor. 

İktidar ve destekleyenlerinin cemaat kültüründen toplum kültürüne geçmeleri, ilişkilerin değil kuralların egemen olması gerektiğini özümsemeleri lazım ama gidiş bu dönüşümün pek kolay olmayacağına işaret ediyor. Ne diyelim, Amerika’daki İrlandalıların dönüşümü kadar uzun sürmemesini temenni edelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019