‘Çelik ithalatı ABD için tehditse Türkiye için daha büyük tehdit’

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Bir grup ekonomi gazetecisi, Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ile sohbetteyiz…

Masada Fuat Tosyalı olunca konu dönüp dolaşıp üretime ve yatırıma geliyor.

Kısaca özetleyeyim:

3 kıtada, 20 tesiste üretim yapıyor. Geçen yıl 10 milyon ton çelik üretti. Cezayir’deki yatırımına bu yıl 2.2 milyon tonluk yeni bir kapasite daha ekledi. Yıl sonu itibariyle 12 milyon ton çelik üretim hedefi var.

Osmaniye’de mevcut yatırımlarının yanında, şimdi de cevherden çelik üretimi yapacak dev bir yatırıma hazırlanıyor. Dile kolay, yatırım miktarı 2.5 milyar dolar! Bu entegre tesise yıl sonunda ilk kazmanın vurulması planlanıyor.

Sohbette, Afrika’ya yeni yatırımlar dahil pek çok şey konuştuk. Anlattıkları arasından bir gelişmenin altını özellikle çizmek istiyorum.

Biliyorsunuz, ABD Başkanı Donald Trump, ithal ettiği çeliğe yüzde 25 gümrük vergisi getirilmesi kararını aldı. Sonra Güney Kore, Arjantin ve diğer bazı ülkeleri muaf tuttu. Türkiye ise muaf tutulmadı. Oysa Amerika, vergiyi getirirken bunun ‘cari açık verdiği alanlar ve ülkeleri hedeflediğini’ ilan etmişti. Türkiye, çok net biçimde her iki kritere de uymuyor.

Türkiye’nin ABD’ye çelik ihracatı yaklaşık 1 milyar dolar. Buna karşılık ithalatı 1.3 milyar dolar. Yani, ABD çelikte Türkiye’ye açık değil, aksine fazla veriyor.

Öte yandan, Türkiye’nin 8 küsur milyar dolarlık ihracatına karşın, ABD’nin Türkiye’ye ihracatı yaklaşık 11 milyar dolar.

                                                                              ★ ★ ★

Hasılı, ABD, Türkiye’ye karşı ne çelik sektörü bazında, ne de ülke bazında cari açık veriyor.

Görüşüp anlaşma çabasından sonuç çıkmayınca geçen hafta, Türkiye’nin misillemesi geldi…

Ceviz-bademden kozmetiğe ABD’den ithal ettiğimiz 22 ürüne vergi uygulanacağını Dünya Ticaret Örgütü’ne ilettik. ABD’ye çelikte getirdiği vergi yüküne denk gelecek şekilde 266.5 milyon dolarlık vergi yükü oluşturacak karşı tedbir uygulanacak…

Gelişmeyi TRT’de Elif Saygılıer ile 7/24 Ekonomi programında değerlendirmiştik. Fuat Tosyalı da izlemiş. “Az bile söylediniz” dedi ve devam etti:

“Normal şartlarda Amerika’nın bu uygulamasında muhatap biz değiliz. Ticaret dengesi tarafından baktığımızda biz alacaklıyız. Kaldı ki oradan hurda getiriyoruz, atık ürün alıyoruz ve nitelikli ürün satıyoruz. Getirdiğimiz atık ürün ise sattığımız kaliteli üründen daha fazla…”

Çelişkiye dikkat çekti:

“Yani normalde bizim bas bas bağırmamız; ‘kardeşim senden 15- 16 milyon ton hurda alıyorum, karşılığında benden 15-16 milyon ton ürün al’ dememiz lazım. Fakat Amerika bizi de ticari dengesinin bozuk olduğu ülkelerle aynı teraziye koyuyor. Çok iyi anlatıp müzakere etmemiz lazım. Amerika’nın çelik ürünlerinde en ucuz tedarikçisi yine Türkiye. Aynı zamanda en güvenli tedarikçi konumunda... Olay biraz da siyasi… Eninde sonunda düzeleceğini düşünüyorum.”

Ukrayna ve Rusya Türk pazarına göz dikti

Fuat Tosyalı, ABD’nin Türk çeliğine vergi uygulamasının farklı bir boyutunu gündeme getirdi:

“Demir-çelik ithalatı Amerika için gerçekten tehditse, Türkiye için çok daha büyük bir tehdit. Rus üreticiler Amerika’ya kesinlikle mal satamıyor. Yaptırımlar var. Avrupa Birliği de, Rus ürünlerine 100 euroya varan vergi marjları koydu. Rus ve Ukraynalı üreticiler, Avrupa’ya da satamadıkları ürünleri, aktarmak üzere korumasız olan Türk pazarına göz dikti.”

Örnek verdi:

“Mesela Ukrayna’ya bakıyorsunuz üretilen çeliğin yüzde 20’si içeride kullanılıyor. Gerisi ihracat... Ukrayna’daki bütün çelikçiler devlet destekli. Onun fiyatıyla nasıl mücadele edeceksiniz? Şimdi, Ukrayna bakıyor ki, Serbest Ticaret Anlaşması yapalım. İmkansız bir şey! Biz bunla uğraşırken şimdi Rus üreticiler de gözünü bize dikti. Yapılacak tek şey ithalata karşı koruma önlemi alınması…”

Ekledi:

“Ve bunlar testi kırıldıktan sonra değil, hemen yapılmalı…”

"İran’dan dünya kadar inşaat demiri giriyor”

Tartışma malum... İnşaatçılar, demir- çelik üreticilerinin fiyatları aşırı artırdığından, bunun da inşaat maliyetlerini yukarı çektiğinden şikayetçi. Demir-çelikçiler de kendi maliyetlerinin artışına dikkat çekiyor. Karşılıklı açıklamalar zaman zaman tansiyonu yükseltiyor. Değerlendirmesini sormaya hazırlanıyorduk ki, Tosyalı farklı bir açıdan konuya girdi:

“Bir taraftan da İran’dan Türkiye’ye dünya kadar inşaat demiri giriyor şu anda. Neden? Gümrük vergisi sıfıra indirildi. Yani Türk çelik üreticisi bırakın teşviki, kesinlikle korumasız kaldı. Türkiye’nin de mutlaka koruma önlemleri alması lazım. Çelik ithalatı Amerika’nın ulusal güvenliğini tehditse, daha büyük tehdit Türkiye için…”

Ekonomi yönetimine ilettiniz mi?

“Anlatmaya çalışıyoruz tabii… Ama şurası da gerçek ki, siyaset zaman zaman piyasada oluşturulan inşaat demiri fiyatlarına ilişkin yapılan spekülasyonların etkisinde kalıyor. Eğer fiyatta spekülasyon varsa bunun denetim araçları bellidir. Bunu ithalat duvarını indirerek denetlemeye kalkarsanız farklı yere gider bu. O zaman durmadan gümrük oranlarını indirip kaldırmak lazım…”

                                                                              ★ ★ ★

Fuat Tosyalı, aynı zamanda Türkiye Çelik Üreticileri Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı… Sorduk:

Nasıl demir-çelik üreticisinin genel olarak durumu?

“Her şeye rağmen çelik üreticisi kapasitesini kullanıyor ve Türkiye’deki üretimi destekliyor” dedi ve şöyle sürdürdü sözlerini:

“20 yılı aşkın süredir hiçbir teşvik almadan destek almadan, hatta daha düne dek TRT payına kadar, şu an mesela enerjide kayıp kaçak oranına kadar, üzerindeki her türlü yüke rağmen çelik endüstrisi yatırımlarını yapıyor. Kapasitesini de artırıyor, dönüşüm yatırımını da yapıyor.“

Türkiye’nin yassı çelikteki gelişimine vurgu yaptı:

“Yassı çelik üretimi gelişmişlik göstergesidir. Türkiye’de yassı çelik üretiminde bir tek devletin Erdemir fabrikası vardı. Özel sektörde ilk yası demiri biz ürettik. Şimdi bambaşka bir tablo var…”

                                                                                ★ ★ ★

Geçen yıl Türkiye’nin ham çelik üretimi 37.5 milyon ton ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.

Toplam üretimin yüzde 31’i slab, yani levha…

Yüzde 69’u ise kütük, yani uzun ürünlerden oluşuyor. Uzun ürünlerin payı istikrarlı biçimde düşüyor, yassı ürünlerin ise artıyor.

“Bu muazzam endüstriyi korumamız gerekiyor” diyor Fuat Tosyalı; “Hiç olmazsa bu dönemde etrafımızdaki siyasi ve ticari dalgalanmalardan asgari şekilde etkilenmemiz lazım…”

Avrupa ile Gümrük Birliği güncellenmesi ağır gidiyor

‘Etraf’ derken Avrupa Birliği’ni unuttuk. Avrupa ile durum nasıl? Gümrük Birliği anlaşması nasıl etkiliyor sektörü?

“Avrupa bize istediği kadar mal satabiliyor. Biraz da biz satalım deyince hemen damping soruşturması açıyorlar. Özetle durum bu” dedi Tosyalı. Sonra ayrıntı verdi:

“Tamam gümrük yok ama damping vergisi var. Üretimi sınırladığı gibi ihracatımızı da kontrol ediyor. İhtiyacı varsa aldırıyor ama kendi piyasasını etkilediğini hissettiği an hemen soruşturma başlatıyor. Soruşturmada bir ceza yediğiniz zaman da bu domino gibi başka gelişmeleri de etkiliyor.”

Şu sırada Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gündemde, görüşmeler de var… “Evet, var ama vakit geldi, geçiyor. Doğrusu, süreç biraz ağır işliyor. Güncellemeyi Türkiye talep ediyor. Avrupa Birliği’nin ise ‘aynen devam etsin’ gibi bir tavrı var. Arzu ettikleri yere de getirdiler Türkiye’yi. Sağımıza solumuza bir sürü dert getirdiler. Oralara bakmaktan önümüze bakamıyoruz ki…”

                                                                               ★ ★ ★

"Vadeleri açtık, normalin üstünde satış yapıyoruz"

Şu sıralar hemen her sohbette olduğu gibi kurlardaki yükseliş Fuat Tosyalı ile sohbetimize de konu oldu. Değerlendirmesini sorduk. İlk yorumu şöyleydi:

“Kurdaki bu hızlı yükselişi kimse istemez tabii. Ama kendi içimizde bunu yönetmek zorundayız. Sürekli ekranlara bakıp, ağlayıp sızlamanın manası yok…”

Sizi etkilemiyor mu?

“Ticaretin aktif olarak içindeyiz. Büyük bir bayi-müşteri ağımız var. Etkiliyor tabii… Ama son günlerde gözlemlediğim şey şu; İş dünyasının bir bölümü, artık sürekli kur yükseldi mi, düştü mü diye bakmayı bir tarafa bıraktı. Nereden biliyoruz? Çünkü satışlarda çok ilginç bir artış var. Bugün mesela, rekor demeyeyim ama normalin üzerinde satışlar yaptık. Ciddi miktarda bir satış… Ben buna şoku atlatma diyorum. Piyasa artık ‘tamam arkadaş, bu işin seviyesi burası, biz işimize bakalım’ diyor. Geçen ay çok daha gergindi piyasa mesela…” Siz özel bir önlem aldınız mı? “Müşterinin borcu var, ödemesi var. Dövizle… Ertelemeye dönük talepler oluyordu, ‘çok çıktı, düşebilir, zarar etmeyeyim’ diye… Bir süre, ‘zaten işler kesat, kurlar fırladı’ deyip idare ediyorduk. Müşterilerimizi zorlamadık bu süreçte… Hatta rahatlasınlar diye vadeleri açtık. Bizim piyasada normalde 45 gün vadeli satardık. 60’a çıktık.”

Fuat Tosyalı’nın anlattıkları bugün demir-çelik sektöründen çok önemli bir kesit sunuyor.

Ama verdiği mesajlar kesinlikle bununla sınırlı değil.

Şöyle bir düşündüm de…

Dünya sisteminin ‘serbest piyasa’ üzerinde yükseleceği varsayılıyordu. Oysa güçlenen korumacılık rüzgarları… Daha kuralsız bir yer haline geliyor dünya. Büyük güçler arasındaki hegemonya rekabeti de sertleşiyor. Güçler arasındaki ‘hegemonya rekabeti’ tarihte benzer sonuçlara yol açtı.

Doğrusu, sistemin dinamikleri bakımından bugünkü manzara, 1900’lü yılların başında büyük güçlerin birbiriyle kapışmasına yol açan tabloyu anımsatıyor.

Bu karmaşık sürecin tarihte bir adı da var:

Tukidides Kapanı...

Konu önemli.

Devam edeceğiz…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar