Cehennem korkusu da büyümeyi etkiliyormuş

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Son yıllarda ekonomik büyümeyi sermaye malları yatırımı ve işgücü dışında başka birtakım faktörlerle açıklama konusunda yoğun bir çaba var. Birçok yazar ekonomik gelişmenin açıklanmasında kültürel faktörlere de yer verilmesi gerektiği düşüncesinde. Bu bağlamda, toplumların kültürel varlığı olarak tanımlanabilecek teknoloji, eğitim, hukuk ve hatta dinin aralarında yer aldığı çalışmaların sayısı giderek artıyor. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı'nın 1990'ların başında dağılmasından sonra dini ve muhafazakar görüşlerin dünyada ağırlığının arttığı bir gerçek. Dünya siyasetinde ibrenin yönü sağ partiler lehine kayıyor. Sadece bizde değil, İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak üzere AB'nin önde gelen birçok ülkesinde muhafazakar iktidarlar işbaşında. Önümüzdeki kasım ayında yeni başkanı seçmek için sandık başına gidecek Amerikalıların, tercihlerini Demokrat Obama'dan yana mı, yoksa Cumhuriyetçi Parti'den muhafazakar bir aday için mi kullanacakları soru işareti. Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayları dini grupların, özellikle de Protestanların desteklerini almak için yarışıyorlar. Seçim kampanyasına "İnanç, Aile ve Özgürlük Turu" adını veren muhafazakar adaylardan Rick Santorum, ekonomi kadar dini inancın ve aile kurumunun da önemli olduğunu; Amerika'yı geleneksel değerlerine bağlı kalarak ileriye götüreceğini

savunuyor. Yedi çocuk sahibi, kürtaj ve eşcinseller arasında evliliğe karşı olan Santorum'un aşırıya kaçan düşünceleri başta Romney olmak üzere diğer adayları zorlamakta. Daha önce

kürtaj ve eşcinseller arasında evliliğe sessizce onay veren Mormon Tarikatı'na mensup Romney'nin geri adım atıp atmayacağı merak konusu. Geçen hafta Texas'da biraraya gelen dini liderler, Rick Santorum ve Newt Gingrich'i destekleyeceklerini açıkladılar. Ancak, Cumhuriyetçi çevrelerde Romney'nin adaylığı konusunda büyük bir baskı var. New York eski Belediye Başkanı Rudy Giuliani ve Arizona Senatörü John McCain'den sonra adaylıktan vazgeçen Jon Huntsman da Romney'i destekleyeceğini söyledi.

***

ABD'de sağcı adayların desteklerini almaya çalıştıkları Protestanların başta ABD olmak üzere Batı dünyasında kapitalizmin gelişmesinde paylarının olmadığı söylenemez. Ünlü Alman toplum bilimcisi Max Weber de "Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu" adlı eserinde buna değinir. Yazar eserinde maddi başarıların temelinde yatan iş ahlakının, kaynağını büyük ölçüde 16. ve 17. yüzyılda Puritan kiliselerinde filizlenen Protestan ahlakından aldığını savunur. Weber'e göre dini inanç, iş ahlakı, dürüstlük, tutumluluk ve hayırseverlik gibi veçheleriyle yatırımları ve ekonomik büyümeyi etkilemektedir. Kalvinist, Presbiteryen, Methodist ve Baptist mezheplerine bağlı dini bütün hristiyanların hayatında çok önemli bir yer işgal eden çalışma ve maddi anlamda üretim, aile, dostluk ve arkadaşlık gibi kavramların zaman zaman önüne bile geçmiştir.

***

Din ve ekonomi ilişkisi üzerine yapılan çalışmaların sonuçları farklı. Çalışmaların ortaya koyduğu sonuç, genel olarak, ekonomik gelişmenin sekülerleşmeye yol açtığı, dini inançları zayıflattığı, toplu ibadetlere katılımı azalttığı ve dini kurumların idari mekanizma üzerindeki etkisinin kaybolmasına neden olduğu yönünde. Harvard'lı iktisatçı Robert Barro'nun din ve ekonomi üzerine birçok çalışması var. Barro'nun McCleary'i ile birlikte yaptığı 2006 tarihli çalışmasının sonuçları ekonomik gelişmeyle birlikte inançların zayıfladığını, cehennem korkusunun ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğini, buna karşılık toplu formal ibadetlere katılımın büyüme üzerinde etkisinin olumsuz olduğunu gösteriyor. Yine çalışmanın sonuçlarına göre, en dindar ülke İrlanda. Bu ülkede ibadetlere katılım oranı yüzde 68, cehennem inancı ise yüzde 53 olarak belirlenmiş. İtalya ve İspanya İrlanda'dan daha az; İngiltere, Fransa ve İskandinav ülkelerinden daha dindar iki ülke. Barro ve McLeary çalışmasından çıkan bir diğer sonuç, toplu ibadetlere katılımdaki artışın, kıt kaynakların dini kurumlar tarafından daha fazla kullanımına neden olacağı gerekçesiyle büyümeyi azaltabileceğini gösteriyor. İbadet etme, cennet ve cehennemin varlığına inanç eğitim seviyesiyle doğrudan alakalı. Eğitim düzeyi arttıkça bunların varlığı konusundaki inanç azalıyor. Dini inançları etkileyen bir diğer etken kentleşme.

Kentleşme oranındaki artış dini inancı zayıflatırken, kırsal kesimlerde yaşayanlar arasında dine bağlılık artıyor. Bunun önemli bir nedeni, ibadet kurumlarının aynı zamanda cemaat üyelerinin biraraya geldiği sosyal bir ortam oluşu. Çalışmadan çıkan diğer bir sonuç, İslam inancının ekonomik büyümeyi engellemediği yönünde.

***

Barro ve Leary'nin çalışmasında cennet-cehennem inancının en yaygın olduğu dinin müslümanlık olduğu belirtiliyor. Müslüman ülkeler arasında cehennem korkusunun en yüksek olduğu ülke yüzde 99'la Endonezya. Bu ülkeyi yüzde 98 ve 94 oranlarla İran ve Türkiye izliyor. Acaba, bizim son yıllardaki hızlı büyümemizde bunun da katkısı olmuş mudur? Bence araştırmaya değer. Eğer gerçekten büyüme ve cehennem korkusu arasındaki ilişki Türkiye için de geçerliyse, sorunu büyük ölçüde hallettik demektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016