“Cats” ve “Hatıra”lar...
“Geceyarısı, kaldırımlarda çıt yok / Acaba ay hatıralarını mı kaybetti?” Kimbilir kaç kez mırıldanmışımdır şarkının bu dizelerini. 80’lerin başlarında, o karanlık günlerdeki duygularımızla yakınlık kurabildiğim için midir, Barbra Streisand söylediğinden midir? Nedeni önemli değil... “Hatıra” (Memory) belleğime kazınmış işte.
Kedi Grizebella’dan da dinlemiştim epey sonra, 90’ların başlarında bu kez New York’ta... Zaten Broadway bir rüyaydı. “Sunset Boulevard”ı da izlemiştim o gidişimde. Salonlar, ses ve ışık düzeni beni tek kelime ile çarpmış, sonraki yıllarda her New York yolculuğumun her gecesini müzikallerle doldurmaya çalışmıştım. Bir istisna, “Sefiller”i ikinci kez seyretme yerine caz dinlemeyi tercih ettiğimde tiyatronun önünde yaşadığımdı. Biletlerin çoktan tükendiği o gecede biletini hediye etmek isteyen adam, durumu doğrusu çok hoşuma gitmiş; Bütün Dünya’da yıllar önce okuduğum “Operanın Meleği” adlı anekdottaki Enrico Caruso gibi hissetmiştim kendimi!
“Hatıra”yı üne kavuşturan “Cats”in Zorlu Center PSM’ye geleceğini duyunca bir kez daha izlemek istedim. Şair, yazar T. S. Eliot’un “Yaşlı Sıçan’ın Pratik Kediler Kitabı”ndan (The Old Possum’s Book of Practical Cats) esinlenerek kurgulamıştı Andrew Lloyd Webber 20 küsur sene önce.
Ben Eliot’u, 1922’de kaleme aldığı “Çorak Ülke” (The Waste Land) ile tanımıştım. Galiba Binbirdirek Yayınları’nından 80’lerin sonlarında çıkmıştı. Şiirin ilk dizesi “Nisan ayların en zalimidir” yıllarca dilimden düşmeyecekti.
Yeniden “Hatıra”ya dönecek olursak Eliot’ın “Rüzgârlı Gecede Rapsodi” şiirinden yararlanılarak Trevor Nunn tarafından kaleme alınmış, Webber bir gecede bestelemişti. Ancak, sahnelenme öncesinde talihsizlikler yaşanmış, Grizabella rolünü oynayacak sanatçı, ayağını kırmış; ilk gece bomba ihbarı nedeniyle müzikal yarım kalmıştı.
Ama başarı kısa sürede yakalanmış, bildiğiniz gibi bütün dünyada binlerce kez sahnelenen oyun, 200’e yakın farklı şarkıcı tarafından seslendirilen “Memory” hep dorukta kalmayı başarmıştı.
Bir kez daha keyifle izledim “Cats”i. Salondan çıkarken “Memory” ezberimden dudaklarıma akıp gidiyordu:
“Günışığı bak ayçiçeğinin üzerindeki çiğe / Ve bir gül soluyor, güller ayçiçeğinin döndüğü yere gidiyor / Yüzümü şafağa dönüyor / Günü bekliyorum //Gece yarısı kaldırımlarda çıt yok / Acaba ay hatıralarını mı kaybetti? / Yalnız başına tebessüm ediyor / Sokak lambasının ışığında / dökülmüş yapraklar ayağımda toplanıyor / Ve rüzgâr uğuldamaya başlıyor // Hatıra ay ışığında tamamıyla yalnız / Eski günlere gülümseyebiliyorum / O zamanlar çok güzeldim / Mutluğunun ne olduğunu bildiğim zamanı hatırlıyorum / Bırak hatıralar tekrar canlansın // Her sokak lambası kaderci bir uyarı gibi /Birisi mırıldanıyor ve sokak lambası cılızlaşıyor yakında sabah olacak // Günışığı gündoğumunu beklemeliyim / Yeni bir hayatı düşünmeliyim / Şafak söktüğünde teslim olmayacağım/ Bu gece de bir hatıra olacak / Ve yeni bir gün başlayacak // Sisli günler ateşte sona eriyor / Sabahın adi soğuk kokusu / Sokak lambası ölüyor, bir başka gece sona eriyor, bir başka gün sökün ediyor //Dokun bana beni bırakmak öyle kolay ki / Anılarımla tamamıyla yalnız / Güneşli günlerden kalan / Eğer bana dokunursan mutluluğun ne olduğunu anlayacaksın / Bak, yeni bir gün başladı.