Çarşı pazar karıştı
Bu sıra reel sektörde yer alan firmalar için işler bir hayli karışık. Elbette halkın da kafası karışık, acaba fiyatlar oturdu mu, yatırım yapılabilir mi, yoksa seçim sonrası bizi bir mucize mi bekliyor, herkes bir bekleyiş içerisinde. Kime neyi sorsam, seçimden sonra bakarız der durumda. Bir tarafta piyasalar depremin etkisinden kurtulup normalleşmeye çalışırken, diğer tarafta para piyasalarında ve sektörlerde pek çok sıkıntı aynı anda yaşanıyor. Şöyle bir göz atalım.
Mesela bankacılık sektörü bir hayli karışık. Regülasyonlarda ardı ardına yeni düzenlemeler yapılıp, sürekli değişime uğrarken, seçim öncesi pek çok belirsizlik işletmeler tarafından algılanmaya çalışılıyor. Merkez Bankası’nın uygulama değişiklikleri ile birlikte tahvil zorunluluğu getirmesi sonrasında, firmaların kredi kullanabilmesi artık neredeyse imkansıza yakın. İhtiyaç kredilerinde ise 70 bin liranın üzerinde kredi kullandırılmadığı da gelen bilgiler arasında, yani bireyler açısından da durum pek alışılageldik değil.
Yine KOBİ’lerin de kredi kullanımında önemli bir yavaşlama söz konusu. Perakende sektöründe de durumlar karışık. Verilere göre sabit fiyatlarla perakende satış hacmi Şubat ayında, bir önceki aya göre yüzde 6,5 azalmış. Gerileme pek çok sektörde gerçekleşmiş. Gıda, içecek ve tütün satışlarında yüzde 0,3, gıda dışı satışlarda yüzde 8,7, otomotiv yakıtı satışlarda ise yüzde 8,8 gerileme gerçekleşmiş.
Şubat ayındaki cari fiyatlarla oluşan tüm perakende cirosu ise önceki aya göre yüzde 5,5 gerilemiş. Uzun lafın kısası perakende sektöründeki bu düşüş pek de iyiye alamet değil. Perakende demek insanların alım gücü demek. Az önce bahsettiğim bankacılık sektöründeki kredilere yönelik daralmanın, tüketici harcamaları üzerine etkisini ise henüz görmediğimizi de eklemeliyim. Dedim ya, perakende de durumlar karışık. Gelelim endüstriye ve diğer bazı sektörlere. Orada da durumlar karışık.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun Şubat ayı toplam ciro endeksi, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış bakıldığında, aylık bazda yüzde 5,1 gerileme olduğunu söylüyor. Sanayi ciro endeksi ise söz konusu ayda bir önceki aya oranla yüzde 5 azaldı. İnşaat sektöründe ise yüzde 5,1 yükseliş mevcut iken, ticarette yüzde 7,3 düşüş, hizmet sektöründe ise yüzde 1,5’luk düşüş var.
Döviz kurlarında da durum karışık. Kapalıçarşı piyasası ile ve bankalar arasındaki döviz fiyatları arasında 40-50 kuruşa varan farklar oluşmaya başladı. Bu da piyasa dengelerinin kaybolmasına sebep olmuş durumda. Bu durum dış ticaretçilerin fiyatlama yapmasını zor hale getiriyor.
Yükselmeyen döviz kuru ile oluşan satış kaybı, dolar-euro paritesinin Euro lehine dönmemesi, ihracat bedelinin önemli bir bölümünü TL’ye çevirmek zorunda kalması ile yaşanılan kayıp ve üzerine son dönemde bankaların sıkılaştırdığı politikalar ve krediye ulaşamama ile yaşanılan sıkıntılar. Özetle dış ticaretçiler için de durumlar hayli karışık. Gelelim Merkez Bankası’na.
Bence TCMB’de hem işler, hem de kafalar karışık. Nedenine gelince; geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası bankalardan döviz talebi yaratabilecek her adımdan kaçınmalarını ve yeni getirilen mevduatta her ay yüzde 5’e kadar düzenli dövizden TL’ye dönüşüm öngören hedeflerine odaklanmalarını talep etti.
Merkez Bankası’nın bu sıra tek odağı dövize olan bağlılığı ve ihtiyacı azaltabilmek. Ama Türkiye’nin ihracatının en az %70-80 oranlarında ithalata dayalı olduğunu pek de hesaba katmıyor. Önümüzde bir seçim var. Haliyle iktidar parti ve bürokrasi seçime odaklanarak adımlar atmaya çalışırken, batıdaki resesyon endişesini ve Çin’deki üretimin azalması ile elde edilebilecek fırsatları şu aşamada göremiyor ve tümüyle odağını içeriye vermiş durumda.
Ne diyeyim, galiba şunun şurasında seçime sayılı günler var ve bu duruma katlanacağız. Zira bir süreden beri, çarşı pazar karışmış durumda. Seçim sonrası bir an önce piyasaların kendi akışına bırakılması ve dengelerin yeniden sağlanması şart. Aksi halde çarşı da kalmayacak para da. Benden söylemesi.