Cari işlemler açığı ve alınan önlemler
Cari işlemler açığı Ekim'de 1.9 milyar $. 2012 cari açık beklentimiz 50 milyar $; milli gelirin %6.2'si ve OVP öngörüsünün (%7.3) oldukça altında.
Cari açığın konjonktürel ve yapısal faktörleri var: Konjonktürel faktörün kredi büyümesi ile korelasyonu yüksek. Kredi büyümesinin %35'i geçtiği 2011 yılında, cari işlemler açığının milli gelire oranı %10 ile zirvedeydi.
Makro ihtiyati önlemlerle kredi büyümesi %17.5 seviyelerine geriledi. TCMB, finansal istikrar ve fiyat istikrarı için reel döviz kurunun 120-125 seviyesinin üzerinde değerlenmesini istemiyor. Bu seviyenin üzerinde bir reel döviz kuru rekabet gücüne sekte vuracak. Ayrıca TCMB %5 enflasyon + %5 büyüme oranı ile uyumlu gördüğü kredi büyümesi ~%15.
Yapısal cari açığın kontrolü için 4 alanda tedbirler alınıyor: 1. Yurt içi tasarrufların artırılması. 2. Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması. 3. Rekabetçiliğin artırılması 4. Finansman kalitesinin iyileştirilmesi.
Yurt içi tasarrufların artırılmasında kamu sektöründe kayıt dışı ekonominin azaltılması önemli. Schneider'in (2012) hesaplamalarına göre Türkiye, milli gelirinin %27'sine ulaşan kayıt dışılık ile incelenen 32 ülkede kayıt dışı ekonomiye sahip en büyük 4. ülke. Reform gündeminde vergi takibi için elektronik alt yapı yatırımları devam edecek. Ancak sonuçları görmek zaman alacak.
Özel sektörde son beş yıl ortalamasına göre hane halkı tasarruf oranı %8.8 (2003: %17.7). Ocak 2003'de uygulanacak yeni özel emeklilik sistemi uygulaması ile hanehalkı tasarruflarının %1.5-%3 oranında artabileceği tahmin ediliyor. Yeni emeklilik sisteminde devlet katkısına (%25) geçiliyor. Şirket tasarruflarının olumlu belirleyicilerinden bazıları; net kar, firmanın büyüklüğü, finansmana erişim kolaylığı. Alternatif finansman araçlarının (risk sermayesi, girişim sermayesi, vb.) firmaların büyüyebilmesi için daha yaygın kullanılıyor olması gerekiyor.
Enerjide ise yatırımlar hızlandırılıyor. 2023 yılına kadar 120 milyar $ yatırım yapılacak. Yenilenebilir enerjinin üretim kapasitesindeki payının %47'ye, nükleer enerjinin elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının ise 2023'de %20'ye ulaşması hedefleniyor.
Rekabetçiliğin artırılması için çalışmalar iki koldan yürütülüyor. İhracatı artırmak için "Yeni Teşvik Sistemi öne çıkıyor. Ar-Ge içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli "stratejik" olarak değerlendirilen yatırımlar özellikle desteklenecek. Türkiye'nin ileri teknolojili üretimi çok kısıtlı ve ihracatının sadece %4'ü ileri teknoloji içerikli. Ar-Ge harcamalarının ve triadik patent sayısının çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Örneğin; Almanya'nın patent sayısı Türkiye'nin 500 katı.
İthalatın yönetilmesinde "Girdi Tedarik Stratejisini (GİTES)" belirtebiliriz. Bu kapsamda ithal bağımlılığı yüksek 6 sektörde (demir-çelik ve madencilik otomotiv ve makina, kimyasallar, tarım, tekstil) 100'ün üzerinde firma ile görüşülerek eylem planları hazırlanmış durumda. Bu aksiyonlar 2013 yılında uygulamaya geçecek.
Son olarak finansman kalitesinin artırılması da kritik bir konu. Bu alanda alınmış bir çok önlem var. Uzun vadeli mevduatta stopajın düşürülmesi, özel sektör ve bankaların bono ihracının teşviki, kamu borçlanma enstrümanlarının çeşitlendirilmesi (Sukuk), girişim sermayesi ve risk sermayesi fonları için vergi teşviklerini belirtebiliriz. Ancak tüm yapısal önlemler "tanım gereği" olarak orta-uzun vadede etkisini gösterecek.