Cari denge sorunu çözüldü mü?
Siyasi gerilimden kaynaklanan risk algısı bozulması yaşıyoruz. Bu bozulma hemen bütün mali fiyatlara yansıdı. Faizler ufak marjda da olsa yukarıya gitti. Döviz kuru 3.00 civarında dolaşmaya başladı. Beklentiler karamsarlaştı. Bu arada iyimserlik aşısı gibi olan gelişmeler de oldu. Bunlardan birisi enflasyon. Nisan ayında tüketici fiyatlarındaki artış hız kesti. Enflasyon oranı düştü. İkincisi de dış ödeme tablosundaki olumlu gelişmeler.
En iyi haber dış dengeden geldi. Mart ayında cari açık beklentilere paralel olarak 3.6 milyar dolar düzeyinde kaldı. Bu durumda 2015 yılının Ocak-Mart döneminde 10. 5 milyar dolar düzeyinde olan cari açık bu yılın aynı döneminde 7.9 milyar dolara geriledi. Yıllıklandırılmış (12aylık) cari açık ise Şubat ayındaki 30.6 milyar dolarlık düzeyinden Mart ayında 29.5 milyar dolar seviyesine indi. Bunlar olumlu işaretler kuşkusuz. Mart ayı dış ödemeler dengesi açısından diğer bir iyi haber açığın finansmanı ile ilgiliydi. Mart ayında sermaye girişi 4.1 milyar dolara yükseldi. Şubat ayındaki güçlü çıkıştan sonra bu boyutta bir mart ayı performansı açığın finansmanı açısından olumlu bir gelişmeydi kuşkusuz. Net hata kaleminden de 1.1 milyar dolar girmesi sonucunda mart ayında dış ödemeler tablosunun genel dengesi 1.5 milyar dolar fazla verecek şekilde gerçekleşti. 2016 yılında ilk kez dengede bu ölçüde pozitif bir bakiye oluştu.
Dış ödemeler tablosundaki bu gelişmelerin arka planında iki ters yönlü hareketin etkili olduğu görülüyor. Bunlardan birisi enerji faturasında devam eden pozitif katkı. Mart ayında görece hız kesmesine rağmen enerji faturasındaki gerileme devam etti. Bu dış ödemeler tablosunun genel dengesindeki düzelmeye katkı yaptı. İkinci gelişme bunun tersi yönünde oldu. Turizm gelirlerinde başlamış olan gerileme mart ayında da sürdü. Yıllık bazda (12 aylık) turizm gelirlerindeki daralmanın boyutu mart ayı itibariyle yüzde 35 civarına yükseldi. Turizm bazındaki olumsuz gelişme mart ayında dış ödeme dengesindeki düzelmenin sınırlı kalması sonucunu doğurdu.
Dış ödemelerdeki bu olumlu gelişme bağlamında iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bunlardan birisi bu gelişme tablosunun mart ayına ait olması. Nisan ile başlayan, özellikle de Mayısa yansıyan gelişmelerin bu denli olumlu bir tablo çizmesi olasılığı düşük. Mayıs ayında Türkiye’ye dönük risk algısının yükselmiş ve riskin sistemik bir karakter kazanmış olmasının özellikle cari açığın finansmanı açısından mart ayındaki olumlu tabloyu değiştirme potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. Öte yandan, mart ayında turizm gelirlerinde görülen gerilemenin yaz aylarında daha da yoğunlaşması olasılığı yüksek. Bu da tabloyu bozucu bir etki yaratacak kuşkusuz. Kısacası, yılın birinci çeyreği sonunda dış ödemeler tablosunda ortaya çıkan olumlu işaretlerin sürdürülebilirliği bir hayli kuşkulu görünüyor.
Mart ayı dış ödemeler verilerinin işaret ettiği dış denge açığındaki düzelme bağlamında dikkati çekmek istediğim ikinci nokta bu gelişmenin niteliği ile ilgili. Türkiye ekonomisi adeta geleneksel olarak dış açık üreten bir ekonomi. Bu onun yapı özelliği. Olumsuzlukların yoğun olduğu dönemlerde cari açığın GSMH’ye oranının neredeyse yüzde 8 dolayına yükseldiği görüldü. İçinde yaşadığımız konjonktürde ise, düşen petrol fiyatlarının katkısıyla, bu oran yüzde 4 civarına gerilemiş gibi görünüyor. 2016 yılının Mart ayında cari açık mutlak büyüklük olarak da 30 milyar doların altına indi. Petrol fiyatının düşüşe geçmesi ve bizde açığın mutlak ve oransal olarak gerileme eğiliminin başlamasından bu yana genel kabul gören söylemde dış açığın 30 milyar düzeyine ineceği beklentisi vardı. 30 milyar dolar adeta bir eşik gibi görünüyordu. Mart ayında bu eşik aşılmış oldu. Bu kuşkusuz çok önemli. 30 milyar doların altında kalan bir ödeme açığı ve yüzde 4 oranında bir dış dengesizlik Türkiye ekonomisinin belki de en önemli yapı sorunun çözüldüğü izlenimini veriyor.
Bu noktada karşımıza tarihi bir soru çıkıyor. Dış ödeme açığının 30 milyar doların altına inmesi bizim cari açık sorununu çözdüğümüz anlamına mı geliyor sorusu bu. Bana kalırsa gelişmelerden böyle bir sonuç çıkartmak doğru olmaz. Zira dış açıktaki daralma sürecin temel yapı taşlarındaki gelişmelerden çok konjonktürdeki salınım özelliklerinden kaynaklanıyor. Açığın daralması sürecinde açığı belirleyen iki yapı taşı olan ithalat ve ihracatta ciddi bir yapı dönüşmesi ve bu yönde alınan ciddi bir mesafe olduğunu söylemek zor. Yapı aynen devam ettikçe cari açık sorununun çözülmesi de zor.