Cari açıktaki bu gerileme aslında canımızı sıkmalı
Cari işlemler dengesinde üst üste üç aydır fazla veriyoruz. Ağustos, eylül ve ekim ayları toplamındaki fazla 6.5 milyar doları buldu. Geçen yılın aynı aylarını 9.2 milyar dolar açıkla kapatmıştık.
Yıllık cari açık temmuz ayı sonunda 55 milyar dolardı, ekim sonundaki açık ise artık 39.4 milyar dolar.
2018 yılı açığı yeni ekonomi programında 36 milyar dolar olarak tahmin edilmişti. Program açıklandığında yılı 36 milyar dolarda kapatmanın mümkün olamayacağını dile getirilmişti. Biz de bu görüşteydik. Ama kasım ayının resmi olmayan dış ticaret verileri de belli ve bu ayda da cari fazla vereceğiz. Böylece yılı en fazla 30 milyar dolayında bir cari açıkla kapatacağız.
Daha ne istiyoruz, değil mi. Cari işlemler dengesinde “Gerçekleştirilmesi mümkün olamaz” denilen bir iyileşme sağlıyor, hatta ekonomi programında öngördüğümüz düzeyin bile altına iniyoruz.
Ama bunu nasıl sağlıyoruz ya da başka bir ifadeyle bu iyileşme ne pahasına gerçekleşiyor?
Petrol mü bulduk, altın mı?
Öyle ya, ihracatımız mı tırmandı gidiyor, petrol ya da doğalgaz bulduk da ithalatımız bu yüzden mi çok çok azaldı; ne yaptık da döviz gelir gider dengemizi birden fazla verir hale getirdik. Ya da dünyanın en büyük altın yataklarını keşfettik de işletmeye mi başladık.
Girişte de belirttik; geçen yılın ağustos, eylül ve ekim aylarında 9.2 milyar dolar açık vermişken, bu yılın aynı aylarını 6.5 milyar dolar fazlayla geride bıraktık. 9.2 milyar dolar açıktan, 6.5 milyar dolar fazlaya; yani tam 15.7 milyar dolarlık bir iyileşme.
Bu üç ayın dış ticaretinde geçen yıla göre nasıl bir değişim yaşanmış, onu da aktaralım.
Ağustos, eylül ve ekimde geçen yıl 39 milyar dolar olan ihracat bu yıl 42.5 milyar dolara çıkmış. 3.5 milyar dolarlık bir artış var.
Söz konusu aylar toplamında geçen yıl 60.4 milyar dolar olan ithalat ise bu yıl 47.3 milyar dolarda kalmış. Tam 13.1 milyar dolarlık bir azalma yaşanmış.
Toplayalım ihracat artışı ile ithalat düşüşünü; 16.6 milyar. Cari açıktaki iyileşme ne kadardı, 15.7 milyar. Tablo tüm açıklığıyla ortada...
Ne olmuş da ne olmuş!
Dış ticaret açığımız azalmış, bu sayede de cari işlemlerde öngördüğümüzün üstünde bir iyileşme sağlanmış.
Dış ticaret açığındaki azalmanın nedeni de belli, ithalatı çok aşağı çekmişiz.
İthalatımızın niye azaldığı da ortada. Petrole, doğalgaza çok daha az para ödememiz söz konusu olmadığına göre ithalatı yatırım mallarından, ara mallardan kısmışız.
Bu ithalatı niye kısmışız, çünkü içeride üretim frenine sonuna kadar basmışız. Üretimi kısma nedenimiz mi; çünkü kur yüksek- ithalat pahalı, çünkü ürettiğimizi satmak zor, çünkü piyasada para dönmez olmuş.
Üretim kısılınca üçüncü çeyrekteki sanayi üretimi yüzde 0.5 büyümüş, GSYH kapsamındaki sanayi üretiminde yalnızca yüzde 0.3 büyüme kaydedilmiş.
Dün de yazdığımız gibi GSYH üçüncü çeyrekte yüzde 1.6 artmış ama bu yalnızca hizmetler sektöründeki büyüme sayesinde gerçekleşmiş.
Biz tutup hala “Cari dengede bakın nasıl da fazla veriyoruz” diye övünüyor, mutlu oluyoruz.
Son çeyrek GSYH verileriyle birlikte cari dengedeki bu iyileşmenin(!) faturasının nasıl büyük olduğu ortaya çıkacak. 11 Mart 2019 tarihini bir kenara not edin. Bu tarihte son çeyreğin büyüme verileri açıklanacak ve şu günlerde yapılan tahminlere göre en iyi olasılıkla yüzde 3 dolayında bir gerileme göreceğiz.
Büyüme-açık ilişkisi çok güçlü
Büyüme hızıyla cari açık arasındaki ilişkiyi tüm açıklığıyla gözler önüne seren bir grafiğimiz var. Bu grafiğe köşemizde yakın zamanda yine yer vermiştik. Bu kez 2018 yılı gerçekleşme tahminini güncellediğimiz grafiğimize 2019 hedefini de ekledik.
Hemen hemen tüm yıllarda büyüme ile cari açık arasında çok belirgin bir ilişki olduğu somut biçimde görülüyor. İşte bu yıl... 2017'ye göre hem büyüme çok hızlı bir şekilde düşüyor, hem cari açık.
Cari açığın düşmesi iyi, güzel, hoş, muhteşem, harika da, bu düşüşün büyüme dibe oturduğu için gerçekleşiyor olması tüm bu güzellikleri boşa çıkarıyor. Kaldı ki büyüme hızındaki düşüş, kimi zaman piyasadaki gerçek sıkıntıyı tam olarak yansıtmayabiliyor da...