Cari açık oranındaki 4. çeyrek zıplamasına dikkat
Sayfada büyüme hızı ile cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranının seyrini gösteren iki ayrı grafik yer alıyor. Bunlardan birincisi üç aylık dönemlerin büyümesi ile cari açık oranını karşılaştırıyor. İkinci grafik ise her üç aylık dönemde 12 aylık toplam milli gelir büyümesi ile 12 aylık toplam cari açık oranındaki gidişi gösteriyor.
12 aylık toplamları karşılaştıran ikinci grafiğe göre cari açık ile büyüme oranları arasındaki ilişki 2012 öncesi ve sonrası şeklinde ikiye ayrılıyor. 2010 ve 2011’deki sıcak paraya dayalı hızlı büyüme döneminde büyüme hızı, cari açık oranından daha yüksek seyrediyor. İki oran 2011’in ortalarında eşit hale geliyor.
Ama cari açık/GSYİH oranı da yüzde 10 gibi aşırı ölçüde tehlikeli ve ani krizler yaratabilecek hassas bir düzeye dayanıyor. Dolayısıyla cari açığı düşürecek adımlar atmak kaçınılmaz hale geliyor. 2011 seçimleri atlatıldıktan sonra devreye giren önlemlerle cari açık oranı düşmeye başlıyor.
Ancak cari açık oranı yavaş düşerken, büyüme hızı çok hızlı düşüyor. Büyüme hızı 2012 sonunda yüzde 2.1’e kadar düşmesine rağmen cari açık oranı hala yüzde 6’nın üzerinde kalıyor.
Büyüme bu kadar düşünce yaklaşan seçimlerin de etkisiyle 2012’den itibaren başta kamu harcamaları olmak üzere büyümeye biraz gaz veriliyor. 2013 sonunda büyüme ancak yüzde 4’lere çıkarken cari açık oranı yüzde 8’e doğru tırmanıyor.
2014’te büyüme yüzde 3’ün de altına inerken cari açık oranı hala yüzde 5.7 düzeyinde kalıyor. Cari açık oranı, büyüme hızının neredeyse iki katı düzeyde.
Yıllık grafikteki seyir böyle gözükürken, üç aylık dönemleri yansıtan birinci grafikte 2014’ün son çeyreğinde cari açık oranındaki sıçrama göze batıyor. 3. çeyrekte yüzde 1.9’a kadar düşen büyüme hızı, 4. çeyrekte yüzde 2.6’ya çıkarken cari açık oranı yüzde 3.1’den yüzde 7.5’e zıplıyor. Büyüme hızı, sadece 0.64 puan artarken, cari açık oranı 4.37 puan birden artıyor. 2013’ün son çeyreğinde 2014’e göre biraz daha yüksek bir cari açık oranıyla gerçekleşen büyüme hızı 2014’tekinden 2 puan daha yüksekti. 2013’ün son çeyreğinde cari açık oranı yüzde 7.9, büyüme hızı yüzde 4.6 idi.
Bu kadar açık, hangi koşullarda gerçekleşiyor? Özel kesim tüketim harcamaları, 2014’te sadece yüzde 1.3 artmış. Nüfus artışını da hesaba katarsak özel tüketim yerinde sayıyor. Yatırımlar ise 2014’te yüzde 1.33 daralmış. Cari açığı etkileyen faktörlerden sayılan makine ve teçhizat yatırımları ise kamuda yüzde 1.13, özel kesimde yüzde 3.69 küçülmüş. Yani özel tüketimin yerinde saymasına ve yatırımların daralmasına rağmen cari açık oranı hala tehlike sınırının üzerinde.
Üstelik bu durum, cari açığın en önemli bileşenlerinden birisi olan petrol fiyatlarında yılın ikinci yarısında meydana gelen büyük düşüşe rağmen gerçekleşiyor. Bu koşullarda bile cari açık oranı son çeyrekte yüzde 7.5’e çıkabiliyor.
Büyüme ve cari açık ilişkisinde tatmin edici ve dengeli olmaktan çok uzak bir tablo var. Üstelik bu tablo gelecek açısından da kaygı yaratıyor. Çünkü bu resim gösteriyor ki mevcut ekonomik yapı içinde cari açık oranının tehlike sınırı sayılan yüzde 5’in altına çekilmesi için büyüme hızının yüzde 2’ye yaklaşması belki de altına inmesi gerekecek. Bu da Türkiye için işsizlik ve yoksulluğun artması demek. Cari açığın bu düzeylerde kalmaya devam etmesi ise Türkiye’nin dünyanın en kırılgan ekonomileri arasında kalmaya devam etmesi demek.
Global bol para döneminin politik istismarı olan sıcak paraya dayalı hormonlu büyüme sürecinin faturasını, öyle gözüküyor ki, daha yıllarca ödemeye devam edeceğiz.