Cari açık, işsizlik, yerlileştirme

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

Önceki gün açıklanan ödemeler dengesi rakamları ve dün belli olan işsizlik rakamları, Sanayi Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı, KOSGEB, KGF ve ajansların ortaya koyacağı yeni desteklerle güçlendirilecek olan ‘yerlileştirme programı’nın önemini bir kez daha gösteriyor…

Genç işsizliğinin tarihi rekor seviyelerde devam etmesi ise, eğitimde yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor…

* * *

Basit anlatımıyla tükettiğimiz ürettiğimizden çok ise cari açık veriyoruz…

Son 40 yılda tükettiğimizin ürettiğimizden çok olduğunu ise ödemeler dengesi rakamlarından görüyoruz…

1985 yılından 2000 yılına kadar geçen 15 yıllık süreçte ‘toplam 13 milyar dolar’ civarında cari açık vermişiz…

O dönem aralığında, artıya geçtiğimiz yılar da olmuş…

Hatta kriz yılları diye nitelendirdiğimiz 2001, 2002 yıllarında toplamda 3 milyar doların üzerinde cari fazla üretmişiz…

Cari açıkta ‘yıllık’ 10 milyar doların üzeri rakamları ise 2004 yılından sonra görmeye başlamışız…

2003 yılından 2018 yılına kadar geçen 15 yıllık süreçte ‘toplam 550 milyar dolar’ cari açık rakamına ulaşmışız…

Ancak, ödemeler dengesinde bu karşılaştırmayı yaparken, iki dönem arasındaki dış ticaret hacmi, GSYİH, teknolojik gelişmeler, tüketim eğilimindeki değişimler, hayat standardındaki gelişmeler gibi faktörlerdeki artış oranlarını göz ardı etmememiz gerekiyor.

2011 yılında gördüğümüz yıllık 74.4 milyar dolarlık rekor açıktan sonra, emtia fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle 2015 ve 2016 yıllarını 33 milyar dolarlık açık ortalaması ile geçirmişiz…

Önceki gün açıklanan verilere göre 2017 yılını 47 milyar dolarlık açıkla kapatmışız…

* * *

Cari açık rekorunu gördüğümüz 2011 yılı, işsizlik oranını yeniden tek haneli rakamlara çektiğimiz yıl olarak da ön plana çıkıyor…

Yine cari açığımızın çok yüksek olduğu 2012 ve 2013’te de işsizlikte tek hanede kalmayı başarmışız…

Yani cari açıkla büyüdüğümüz yıllarda işsizliği makul düzeylere çekebilmişiz…

* * *

Beklentisizlikten yatırımsızlığa, yüksek faizden enflasyona kadar ekonominin ana unsurlarını olumsuz etkileyen ve sürdürülebilir olmayan bu hantal yapının birçok nedeni var…

En önemlilerinden biri, o kadar üniversite kurmamıza rağmen, gençlerimizi üretime, araştırmaya yönlendiremeyişimiz…

Mesela…

Tüm desteklere rağmen, yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payını yüzde 4’ün üzerine çıkaramamışız…

Son 5 yılda bu ürün grubunda 108 milyar 955 milyon dolarlık dış ticaret açık vermişiz…

Orta yüksek teknolojiyle birlikte bu alandaki toplam açık 267 milyar 583 milyon dolara ulaşmışız…

2017 yılında yüksek teknolojili ürün ihracatı önceki yıla göre 1 milyar 31 milyon dolar artmasına rağmen, bu ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 3.9’a yükseltebilmişiz…

* * *

Sanayi Bakanı Faruk Özlü’nün dün İzmir’de MAKFED’in düzenlediği Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı konulu toplantıdaki, “Kalkınma politikamızın temeline yerli ve milli üretimi koymuş bulunuyoruz. Unutmayalım ki; kalkınma, yerlileşme ile başlar. Bu anlamda; kanun yaparken, mevzuat hazırlarken, destek paketleri oluştururken, teknik düzenlemeler yaparken, sizlerle birlikte, uyum içinde hareket etmek istiyoruz.” cümlesi, farkındalığın yükseldiğini, uygulama adımlarının hızlanacağını gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kayıtdışına rağbet! 13 Aralık 2024
Parası olanı desteklemek! 12 Aralık 2024