Cari açık da "Büyüme yavaş" diyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

Geçen yıl martta yaklaşık 6.3 milyar dolar olan cari açık, bu yıl 5.4 milyarda kaldı. 868 milyon dolarlık bir azalma var. Bardağın bir tarafından bakarak bu azalma için "iyi bir gelişme" demek mümkün. Ama aynı taraftan bakarak bu kez, "bu gerileme pek de hayra alamet değil" değerlendirmesi yapmak da mümkün...

Cari açığın gerilemesi, yani daha az açık verilmesi tek başına olumlu bir gelişme ama, bir de Türkiye ekonomisinin büyümesi paralelinde daha çok açık verildiği gerçeği var. En tipik ve taze örneği önceki iki yılda yaşamadık mı? 75 milyar dolar cari açık verdiğimiz 2011 yılında yüzde 8.8 büyüdük, cari açığı 47.5 milyara indirdiğimiz 2012'de ise büyümenin yüzde 2.2'de kalmasını önleyemedik. Bu tabloda başka etkenler de vardı kuşkusuz ama en önemli etken büyüme-cari açık bağlantısıydı.
Dolayısıyla mart ayındaki açığın geçen yılın çok altında kalmasına sevinmeli mi, yoksa üzülmek değilse de biraz kaygıyla mı yaklaşmalı, tartışılır doğrusu.

27 ayın en düşük yıllık açığı

Yıllıklandırılmış cari açık mart ayında 47.1 milyar dolar oldu. Bu rakam, 2010'un aralık ayındaki 45.4 milyar dolardan sonraki en düşük rakam; yani son 27 ayın en düşük rakamı.

Yıllık cari açık, son dört aydır iyice yatay bir görünüm sergilemeye başladı. Geçen yılın sonunda 47.5 milyar dolar olan yıllık açık, bu yıl ocakta 47.3 milyar, şubatta 48 milyar, martta da biraz önce de belirttik, 47.1 milyar oldu.
Durağanlık yalnızca yıllık rakamda görülüyor değil ki... Bu yılın ilk çeyreğinde 15.9 milyar dolar cari açık verildi. Geçen yılın aynı dönemindeki açık 16.3 milyar dolardı.

Düşük büyümeye bir kanıt daha!

Türkiye ekonomisi ne kadar hızlı büyürse o kadar çok cari açık veriyor. Ya da cümleyi tersinden kurgulayalım; Türkiye ekonomisi ne kadar çok cari açık verirse, o kadar hızlı büyüyebiliyor. Kuşkusuz cari açık artışında büyümeye katkıda bulunmayacak başta enerji gibi yüklerin çok artması da etkili olabiliyor. O tür arızi durumlardan söz etmiyoruz.

Bu sütunlarda dün ilk çeyrekteki sanayi üretimi artışından yola çıkarak GSYH kapsamındaki sanayi sektörü büyümesinin ve toplam GSYH artışının ne olabileceği tahminine yer verdik. Yaptığımız hesaplar bizi ilk çeyrek için yüzde 1.1 dolayında çok düşük bir büyümeye götürdü.

Merkez Bankası'nın dün açıkladığı mart ayına ve dolayısıyla ilk çeyreğe ilişkin ödemeler dengesi verileri de, bir anlamda ilk çeyrekteki büyümenin düşük geleceğinin işaretlerini taşıyor gibiydi.

Babacan: "Büyüme biraz düşük"

Ayrıca çok önemli bir işaret de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan geldi. NTV'de arkadaşım Ahmet Ergen'in sorularını yanıtlayan Ali Babacan, büyümenin ilk çeyrekte tahminlerin biraz altında kalacağını, ancak bundan dolayı yüzde 4'lük yıllık hedefi revize etmelerinin söz konusu olmadığını söyledi.

Tabii ki yıllık yüzde 4'lük hedefin "resmi" olarak şu aşamada revize edilmesi söz konusu değildi, olamazdı da zaten. Hem Türkiye'nin büyüme hızına ilişkin hedefleri revize edilmezdi ki; yalnızca bir sonraki yılın programı yapılırken söz konusu yılın hedefi tahmin olarak değiştirilirdi. Örneğin geçen yıl yüzde 4 olarak öngörülen büyüme hızının, 2013-2015 dönemi orta vadeli programı yapılırken yüzde 3.2 olarak tahmin edilmesi gibi. Altını bir kez daha çizelim; yapılan hedefin revizesi değil, yeni bir tahmin ortaya konulmasıydı.
Babacan'ın "Büyüme hızını şimdiden revize etmeye gerek yok" demesinin altında büyük olasılıkla kamuoyuna açıklanmadan yapılan revizyonlar yatıyordur. Kalkınma Bakanlığı'nda, Hazine'de elbette yılsonuna yaklaşmadan tahminler yapılıyordur, ama bunlar kamuoyuna açıklanmıyordur.

Dolayısıyla yüzde 4 daha bugünden tabii ki revize edilmez, olsa olsa yılsonuna doğru 2014-2106 orta vadeli programı yapılırken tahmin bazında değiştirilir. Hem kaldı ki şimdiden o kadar da umutsuz olmaya gerek yok; ilk çeyrek büyümesi yüzde 1.1 dolayında kalsa bile son üç çeyrekte yüzde 4.9 yakalandığı takdirde yıllık oran yüzde 4'ü yine de bulacak demektir.

 

aaktas14052013.jpg 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar