Cari açık çok mu tehlikeli?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

 

Başlığı okuyanlar arasında "Böyle soru mu olur, tabii ki çok tehlikeli, öyle olmasa herkes bu konuya dikkat çeker miydi" diye düşünenler elbette çıkacaktır. Ama biz ısrarla sormaya devam edelim ve hatta soruyu biraz provoke edercesine daha ileri götürelim:

"Cari açık tehlikeli mi?"

Bu soruya yanıt aramadan önce detayda bazı soruları yanıtlamak gerekiyor. Örneğin cari açık nedir; örneğin bitmek bilmez bir şekilde yıllardır sakız gibi çiğnediğimiz, ya cari açık finanse edilemezse safsatasının gerçekle uzaktan yakından hiç ilgisi var mıdır; örneğin Türkiye hangi nedenlerle cari açık vermektedir, hangi ithalat kalemleri bu açığın büyümesine yol açmaktadır, gibi...

Cari açık verince; birincisi başkasının, yani başka bir ülkenin kaynağını, tasarrufunu kullanıyorsunuz demektir. Bu çok kötü müdür, tartışılır. Bu durum, kendi öz kaynağı olduğu halde krediyle iş yapan, fabrika kuran bir işadamının durumuna bir ölçüde de olsa benzetilebilir.

Bu sütunlarda kaç kez değindiğimizi unuttuk. Cari açığın finanse edilememesi gibi bir durum olmaz, olamaz. Bu, ekonomideki en büyük safsatadır, yanlıştır. Hem cari açık kimi aylarda "finanse edilememiştir", bu finansman konusunu dile getirenlerin de bundan haberi bile olmamıştır. Cari açık bir bilançodur ve toplamı hep sıfır olur. Dış kaynak girişinin yetersiz kaldığı aylarda Merkez Bankası rezervi kullanılmıştır ve bundan sonra da öyle olacaktır. Ne zaman ki Merkez Bankası rezervi yetersiz kalır, dış kaynak girişi de durur, zaten o zaman cari açık verilemez. Olmayan para harcanmaz, gelmeyen dış kaynak da doğal olarak kullanılamaz. Önce cari açık verip sonra bu açığı finanse etmek gibi bir durum söz konusu değildir ki...

Cari açığın nedeni ve tehlikesi

Türkiye'nin cari açığının görece yüksek seyretmesindeki en büyük etken ithalatın büyüklüğü. İthalat, dış ticaret açığını, dış ticaret açığı da cari açığı yukarı itiyor.

Cari açıktan çok korkmak gerekip gerekmediğini irdelerken, bu açığın temelinde yatan ithalatın kompozisyonuna bakmak gerekiyor. Türkiye, ağırlıkla tüketime dönük mallar mı ithal ediyor, yoksa yatırım amaçlı mallar mı? Biliniyor ki Türkiye ağırlıkla yatırım malı ithal ediyor. Hem zaten ithalatın arttığı yıllarda büyümenin hızlanması da bunu göstermiyor mu ya da tersi olmuyor mu?

Kaldı ki Türkiye enerjide çok büyük oranda dışa bağımlı bir ülke. Zaten enerji ithalatı çıkarılınca cari açık neredeyse kalmıyor.

Ölçme hatası ve net hata noksan

Kalkınma Bakanlığı bile net hata ve noksan kalemini pozitif olduğunda bir finans kalemi, negatif olduğunda gider kalemi gibi kayda alabiliyor ama net hata noksan çok farklı bir anlam taşıyor. Bu kalemdeki hareketler ne finans kalemi sayılabilir, ne gider kalemi. Net hata noksan, ödemeler dengesinin bir anlamda "defosu", hesaplama hatası!

Net hata ve noksanı, çok özet olarak, dokuz aydaki 6.3 milyar dolar pozitif olduğu için "gelirlerin olduğundan az ya da giderlerin olduğundan fazla" yazılması olarak yorumlamak gerekiyor. Eğer cari işlemler dengesi kapsamındaki döviz gelirleri, net anlamda, net hata noksan kadar, yani 6.3 milyar dolar daha fazla olsaydı, varsayım 1'deki tablo oluşacak ve cari açık 32.9 milyar dolara inecekti.

Çok döviz gelirse...

Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu artırmasından sonra neredeyse çok döviz gelecek, diye kaygılanır olduk. Döviz girişi çok artarsa ve bu durum TL'nin daha da değer kazanmasına yol açarsa o durumda zaten ithalat artar ve kendiliğinden bir dengelenme olur. Kaldı ki Merkez Bankası TL'nin daha da değerlenmesine izin vermeyeceğini açıkça ortaya koydu.

Ödemeler dengesinde ikinci varsayım olarak çok döviz geldiğini, ama çeşitli nedenlerle ithalatın artmadığını ve cari açığın çok gerilediğini düşünelim. Bu yılın ilk dokuz ayında finans hesapları kapsamında 49.4 milyar dolar döviz girişi oldu. Bu girişe karşılık 39.3 milyar dolar cari açık verildi, net hata ve noksan da pozitif 6.3 milyar dolar olarak gerçekleşti ve finans hesaplarıyla gelen dövizin 16.5 milyar doları Merkez Bankası rezervine eklendi.

Varsayalım finans hesabı kapsamında doğrudan yatırım, portföy yatırımı ve diğer yatırımlarda yine 49.4 milyar dolar döviz gelmiş olsun. Ama cari açık, gerçek düzeyin tam 20 milyar dolar altında kalsın ve 19.3 milyar olsun; net hata noksan da aynı düzeyde, yani 6.3 milyar dolar olarak gerçekleşsin. Bu durumda, gelen döviz aynı olduğu, cari açık da 20 milyar daha düşük gerçekleştiği için, söz konusu 20 milyar dolar rezerv varlıklara eklenecek ve rezervdeki artış 36.5 milyar dolara çıkacaktır.
Şimdi bir kez daha soralım; cari açık çok mu tehlikeli, yoksa bu biraz da dilimize pelesenk olmuş bir değerlendirme mi? Döviz bulamayınca açık veremeyeceğimize göre, ufukta da öyle bir tehlike görünmediğine göre, bu soruya ciddi ciddi yanıt aramak durumundayız. Önemli olan açığı finanse eden döviz girişinin ağırlıkla borç mu, burada para kazanmak için park eden sıcak para mı, doğrudan yatırım mı olduğudur. Bu, apayrı bir konudur zaten...

 

aaktas.20121122074445.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar