Cari açık bu gidişle sıfırlanacak, sonra?
Geçen yıl şubatta 4.5 milyar dolar olan cari açık bu yıl 718 milyon dolarda kaldı.
Yine geçen yılın ilk iki ayı toplamında 11.5 milyar dolar olarak gerçekleşen açık bu yıl aynı dönemde yalnızca 1.3 milyar dolar oldu.
Bir de yıllıklandırımış veriye bakalım. Geçen yılın şubatında geriye doğru bir yılda 53.6 milyar dolar açık verilmişken bu yıl şubattaki yıllık açık 17 milyar dolara kadar indi.
Eğer düz mantıkla bakar, nedenlerini ve sonuçlarını okuma gereği duymazsak cari açığın böylesine hızlı bir şekilde azalıyor olmasından hepimizin mutluluk duyması gerekir.
Öyle ya daha az açık vermekle daha az dövize ihtiyaç duyacağız. Daha az açık vermekle gelecekte ödeyeceğimiz dış borç giderek azalacak.
Ama dedik ya, cari açıktaki bu hızlı azalmanın nedenlerine eğilmek, bu nedenleri iyi okumak zorundayız.
Cari işlemler dengesinin en önemli kalemi dış ticaret. Ve biliyoruz ki dış ticaret dengesindeki iyileşmenin en önemli nedeni ithalattaki gerileme. Daha iki gün önce, 10 Nisan’da yazdık. İthalatımız genelde azalıyor; özellikle de yatırım malı ve hammadde ithalatındaki azalma dikkati çekiyor.
Daha az ithalat, daha az yatırım, daha az üretim... Bu yıl yeni ekonomi programındaki tahmin olan yüzde 2.3’lük büyümeye ulaşabilecek miyiz, yoksa IMF’nin tahmini olan yüzde 2.5 küçülmeyi mi yaşayacağız?
Bedeli var
İhracatımızı çok artırabilecek bir ekonomik yapıya kavuşmuş ve dış ticaret açığımızı bu şekilde kapatmış olsak cari dengedeki azalmayı, hatta fazlaya geçebilecek tempoyu yakalamış olmayı kimse yadırgamaz elbette.
Cari dengede fazla vermenin neresi kötü ki... Ama böylesi kötü işte.
Biz üretimsizliğe mahkum olarak, işsizliğin daha da artmasını ister istemez kabullenerek cari fazlaya doğru gidiyorsak bu refah artışı getirmeyecek ki... Tam tersine giderek yoksullaşacağız...
Finans hesabına dikkat!
Cari denge, ödemeler dengesinin bir bölümü tabii ki. Finans hesabını da dikkatle izlemek gerekiyor.
Doğrudan yatırım, portföy yatırımı ve diğer yatırımlardan oluşan brüt finans hesabında şubatta geçen yılla aynı düzeyde bir döviz girişi varsa da iki aylık ve yıllık verilerde belirgin bir ayrışma dikkati çekiyor.
Geçen yıl iki ayda 14.8 milyar dolar döviz bulmuştuk, bu yıl 8.4 milyar dolarda kaldık.
Ama son bir yılın verileri çok daha dikkat çekici. Geçen yılın şubatında yıllık bazda 46.6 milyar dolar döviz temin edilmişti. Bu yıl şubatta ise son bir yıl itibarıyla döviz girişi olmadığı gibi tam 9.9 milyar dolarlık çıkış var.
Mart ve sonrası önemli
Bu yıl ilk iki ayda geçen yılın altında kalsa da 8.4 milyar dolarlık bir döviz girişi gerçekleşti. Ama ithalat öylesine düştü ve cari açık bu yüzden öylesine azaldı ki finans hesabındaki döviz cari açığı karşıladığı gibi arttı da... Haliyle bu fazla döviz Merkez Bankası rezervine eklendi. Rezervdeki iki aylık artış 6.4 milyar doları buldu.
Ancak Merkez Bankası mart ayında önemli bir rezerv kaybına uğradı. Rezervin temelde iki nedenle eksildiğini biliyoruz.
Birincisi cari işlemler dengesinde büyük bir açık verilmiştir. Ama mart ayı için öyle bir olasılık yok. Yok, çünkü ithalattaki gerileme eğiliminin tersine döndüğüne ilişkin bir işaret bulunmuyor. Öte yandan ihracat da normal temposunda gidiyor.
İkincisi ise finans hesabında ciddi bir çıkış gerçekleşmiş olması ihtimalidir. Martta yaşananın finans hesabındaki hareketten kaynaklandığı tahmin ediliyor. Öyle görünüyor ki Türkiye martta şubattakine yakın bir cari açık verdi, brüt finans hesabında önemli tutarda bir döviz çıkışı yaşandı ve bu çıkışı karşılamak için de Merkez Bankası rezervi kullanıldı.