Cari açık azalıyor, ama zaten bu kadar finansmanla başka ne olacaktı ki

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Cari işlemler dengesinde ağustos ayında yalnızca 163 milyon dolar açık verildi. Bu, son yıllarda görülmedik ölçüde düşük bir açığa işaret ediyor. Aslında ağustos ayı dış ticaret verilerinin belli olmasından sonra cari açığın böylesine düşük geleceği zaten tahmin ediliyordu. Hatta bir miktar fazla bile verilmesi sürpriz olmayacaktı. Dolayısıyla ağustos ayındaki açığın bu düzeye inmesi şaşırtıcı değil.

İlk sekiz ayda geçen yıl 29.2 milyar dolar olan açık da bu yıl 25.7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ağustos itibariyle yıllık açık ise 43 milyar dolara indi. Bu da, çok uzun süredir görülmedik düzeyde düşük bir rakam.

Ağustos ayı cari açığının sıfır düzeyine yaklaşmasını sağlayan başlıca etken dış ticaret açığındaki daralma. Dış ticaret açığı, ödemeler dengesi kapsamındaki tanımıyla, geçen yılın ağustos ayında 6.2 milyar dolardı. Açık, bu yıl ise 3.6 milyar dolara düştü. Yani tam 2.6 milyar dolarlık bir iyileşme var. Geçen yılın ağustosundaki cari açık, 6.2 milyar dolarlık ticaret açığına rağmen 2.2 milyar dolar olmuştu. Dolayısıyla, dış ticaret açığındaki 2.6 milyarlık iyileşme tam yansımış olsa, bu yıl cari dengede fazla vermemiz gerekiyordu. Yani, "Bu yıl cari açığımız ne kadar da düştü" diye sevinirken, bunun tümüyle dış ticaretteki daralmadan kaynaklandığını, dış ticaretteki bu gelişmeye de ağustos ayı ithalatının azalmasının neden olduğunu unutmamak gerekiyor.

Finansman yok ki açık verilsin

Cari açığın düşük gerçekleşmesini sağlayan tek etken ne dış ticaret açığının küçülmesi, ne de iç piyasanın çok canlı olmaması ve büyümenin yavaş seyrediyor olması. Bileşik kaplar teorisindeki gibi bir durum var bu konuda. Ama asıl etkenlerden biri, yeteri kadar finansman sağlanamıyor olması. Hani, rahmetli Süleyman Demirel'in "Benzin vardı da içtik mi" sözü gibi, "Oluk oluk döviz aktı da harcamadık mı" durumuyla karşı karşıyayız.

Geçen yılın ilk sekiz ayında finans hesabındaki döviz girişi 23.4 milyar dolar olmuş, bu dövizin 3.4 milyarı rezerve eklenmişti. Bu yıl ise döviz girişi 11.8 milyar dolara düştü, bu tutar yeterli olmadığı için Merkez Bankası rezervinden de 2.9 milyar dolar kullanıldı.

Finans hesabı kapsamındaki üç temel kalem içinde yalnızca portföy yatırımlarında çıkış yaşandı. Geçen yıl sekiz ayda portföy yatırımları yoluyla 12.3 milyar dolarlık giriş olmuşken, yabancılar bu yıl 8.8 milyar dolarlık çıkış gerçekleştirdiler.

Doğrudan yatırımlardaki giriş 4.5 milyar dolardan 8.5 milyar dolara, diğer yatırımlardaki giriş ise 6.6 milyar dolardan 12.1 milyar dolara çıktı.

Yıllık tahmine göre durum  

2016-2018 dönemine ilişkin orta vadeli programda, bu yılın cari açık gerçekleşmesinin 36.7 milyar dolar olarak tahmin edildiği belirtiliyor. Yani, ilk sekiz aydaki açık 25.7 milyar dolar olduğuna göre, yılın son dört ayında 11 milyar dolarlık bir açık bekleniyor. Bu tahmin, biraz iyimser görünüyor. 

Geçen yılın ilk sekiz ayında 29.2 milyar dolar açık verilmiş, son dört aydaki 17.3 milyar dolarlık açıkla birlikte yıllık gerçekleşme 46.5 milyarı bulmuştu. 

Şimdi, ilk sekiz ayda 3.5 milyar dolarlık düşüşle 29.2 milyardan 25.7 milyara inen açığın, son dört ayda 6.2 milyarlık düşüşle 17.3 milyardan 11.1 milyara gerileyeceği varsayılıyor, hesaplamalar bu rakamlara göre yapılıyor. 

İşte bu da pek gerçekçi görünmüyor. Son dört ayda cari açığın böylesine daralmasını sağlayacak ne gibi gelişmeler olacağı umuluyor, doğrusu pek belli değil. 

Yıllık cari açık, ağustos sonu itibariyle 43 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Bu açığı, aralık ayına geldiğimizde 40 milyar doların tutmanın pek mümkün olabileceği sanılmıyor. 40 milyar dolarlık açık da, 704 milyar dolar olarak tahmin edilen GSYH'nin yüzde 5.8'i kadar bir büyüklük oluşturuyor. OVP'de bu oranın yüzde 5.2 olarak öngörüldüğünü de belirtelim.

aav-g.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar