Cari açığın, pembe resimlerle oyalanacak hali yok
Türkiye ekonomisinin “Aşil topuğu”, yani en zayıf, en öldürücü noktası cari açık. Cari açığın boyutu, dünyada ucuz paranın cirit attığı yakın geçmişte bu kadar dikkat çekmiyordu.Ancak ABD merkez Bankası’nın (FED) piyasaya pompaladığı beleş para miktarını kısmaya başlayacağı şu dönemde, ekonominin bu defosu en büyük sıkıntı haline gelecek.
Ekonominin canlılığı, diyaliz makinesine mahkum bir hasta gibi dışarıdan gelecek sıcak paraya bağlı hale gelmiş durumda. ABD’nin pompaladığı paranın azalması, en fazla bizim gibi cari açığı ve sıcak para bağımlılığı yüksek ülkeleri sıkıntıya sokacak. Türkiye, “topun ağzında” görülen ülkeler içinde de ön sıralarda.
Manzara buyken, büyüme ve cari açık verileri hiç de pembe tablolar çizmiyor. Yılın üçüncü çeyreğinde büyüme hızı yüzde 4.35 oldu. Buna karşın yılın üçüncü çeyreğine ait cari açığın, üçüncü çeyrek gayrı safi yurtiçi hasılasına (GSYİH) oranı yüzde 5.7 ile kabul edilebilir sınırların üzerinde.
Geçen yılın üçüncü çeyreğine ait GSYİH dolar bazında 208.87 milyar dolardı. Bu yıl yüzde 1.14 artarak 211.25 milyar dolar oldu. Buna karşın geçen yılın üçüncü çeyreğinde 8.1 milyar dolar olan cari açık, yüzde 48.24 artarar 12 milyar doları aştı.
Bu değerlendirmeyi, yılın sadece üç ayını kapsayan verilerle değil, 4 çeyreğin toplamı olan yıllık verilerle yapmak daha yerinde. Çünkü uluslararası karşılaştırmalarda esas yıllık verilere bakılıyor.
Bu durumda manzara şöyle gözüküyor: Yıllık toplam GSYİH’daki büyüme hala yüzde 3.33 düzeyinde. Buna karşın yıllık cari açığın yıllık milli gelire oranı yüzde 7.20. Bu da dünyanın en yüksek cari açık oranlarından birisi durumunda.
Dolar bazında yıllık toplam GSYİH, geçen yılın üçüncü çeyreğinde 767.93 milyar dolardı. Bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yıla göre yüzde 7.03 artarak 821.88 milyar dolara çıktı.Yıllık toplam cari açık ise geçen yılın üçüncü çeyreğinde 54.26 milyar dolardı. Bu yılın üçüncü çeyreğinde ise geçen yıla göre yüzde 9 ve yaklaşık 5 milyar dolar artarak 59.15 milyar dolara çıktı.
Bu noktada cari açıktaki artışta, özel sektör yatırımlarının 1.5 yıl süren gerilemeden sonra ilk kez artmış olmasının da rolü olduğu söylenebilir. Ancak bu etkiyi pek de abartmamak gerek. Çünkü özel sektör yatırımları, daha çok inşaatta artmış, makine ve teçhizat yatırımlarındaki artış daha düşük düzeyde.
Özel sektörün makine teçhizat yatırımları 7 çeyrek süren gerilemeden sonra sadece yüzde 4.22 arttı. 5 çeyrektir gerileyen özel sektör inşaat yatırımları ise yüzde 7.52 arttı. Kamunun inşaat yatırımları yüzde 11.52 artarken, makine teçhizat yatırımları yüzde 0.41 geriledi.
Sonuç olarak toplam yatırımlardaki yüzde 5.98’lik büyümenin inşaat ayağı, ortalama yüzde 8.88 büyürken, makine teçhizat yatırımlarındaki büyüme yüzde 3.94’te kaldı. Yani cari açığı esas etkileyecek olan makine teçhizat yatırımlarındaki büyüme, görünen ortalama yatırım artışından 2 puan daha düşük. Yatırımlardaki artış daha çok inşaatta olmasına rağmen, üçüncü çeyrek cari açık miktarının geçen yıla göre yüzde 48 artması, cari açık artışının sadece yatırım artışıyla açıklanamayacağını gösteriyor.
Ortada yapısal bir sorun var. Ekonomi ve üretim, ithalata ve sıcak paraya bağımlı hali gelmiş durumda. Ekonomideki yavaşlama da, kurlardaki artış da resmi değiştirmeye yetmiyor.Vaziyetin, dışarıdan sıcak paranın akmaya devam edeceğini hayal ederek pembe resimler çizmeyi kaldıracak hali yok. Sorun, sadece faiz, kredi hacmi, kur ile oynayarak çözülecekkadar basit ve geçici de değil.